İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, cezaevlerinde başlatılan açlık grevine işaret ederek, İmralı’daki tecridin sürmesi halinde önümüzdeki süreçte ciddi toplumsal gerilimler yaşanabileceği uyarısında bulundu. Küçükbalaban, birkaç sivil toplum kuruluşu ile CPT’ye de başvuruda bulunmayı düşündüklerini paylaştı
Cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsaklarca “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” talebiyle 27 Kasım’da başlatılan dönüşümlü açlık grevi eylemi 6’ncı gününe girdi. Başlattıkları eylem konusunda aileleri ve avukatları aracığıyla kamuoyunu bilgilendiren tutsaklar, taleplerinin net olduğu ve karşılanıncaya kadar eylemlerini sürdürecekleri mesajı veriyor. Öte yandan eyleme destek olunması ve tecride son verilmesi çağrıları da devam ediyor.
Yapılan eylemi ve tecridi Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Hakan Yalçın’a değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, duyarlılık çağrısı yaparken, devletin de bir an önce tecride son vermesi gerektiğini belirtti.
İmralı’dan bili almak istiyoruz
Küçükbalaban, Türkiye’nin demokratikleşmemesinin önündeki temel engelin Kürt sorunu olduğunu söyleyerek, “Biz insan hakları örgütleri olarak Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözülmesinden yanayız. Aynı şekilde İmralı Cezaevi’nde bulunan tutsakların can güvenlikleri ile sağlık durumları hakkında bilgi almak istiyoruz” dedi.
Açlık grevi haber almamanın bir sonucu
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunu noktasında önemli bir aktör olduğunun altını çizen Küçükbalaban, Öcalan’dan haber alınmamasının Kürt halkında ciddi kaygılara neden olduğunu, Türkiye cezaevlerindeki siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi eylemlerinin de duyulan kaygının sonucu olduğunu kaydetti. Küçükbalaban, “Ailelerin ve avukatların Öcalan ile görüşme başvuruları ‘disiplin cezası’ adı altında engelleniyor. Tecride karşı birçok etkinlik yapıldı. Geçtiğimiz günlerde Gemlik yürüyüşü yapıldı. Çünkü Kürt halkı İmralı’da ne olup bittiğini merak ediyor. Daha öncesinde de 72 aydın, yazar ve aktivist Öcalan üzerindeki tecritte karşı deklarasyon yayınladılar. Fakat hiçbir gelişme sağlanmadı. Dolayısıyla 27 Kasım’da bütün siyasi tutsaklar 15 Şubat tarihine kadar dönüşümlü açlık grevlerine başlattı” diye konuştu.
CPT’ye başvuracağız
Küçükbalaban, İHD olarak İmralı’da yaşananlara karşı İmralı’ya heyet gönderilmesi için Adalet Bakanlığı’na talepte bulunduklarını, bunun yanı sıra önümüzdeki süreçte birkaç sivil toplum kuruluşu ile CPT’ye de başvuruda bulunmayı düşündüklerini paylaştı.
Tecrit Türkiye barışına uygulanıyor
İmralı’daki tecridin giderek tüm cezaevlerine yayıldığını belirten Küçükbalaban, büyük resimde tecridin aslında Türkiye barışına uygulandığını kaydetti. Küçükbalaban, “Çünkü Abdullah Öcalan, Kürt meselesi konusunda en kritik aktörlerden biridir. Öcalan ile yapılacak görüşmeler, diyaloglar Türkiye barışına ciddi katkılar sunacaktır. Sadece Türkiye’de değil, Orta Doğu’da da hem Kürtlerin hem de diğer halkların yaşadığı şiddet ortamından uzaklaşılmasına vesile olacaktır” ifadelerini kullandı.
Açlık grevlerini yakından takip edeceğiz
Türkiye’nin demokratikleşmenin önündeki en büyük engelin Kürt sorunu olduğunu söyleyen Küçükbalaban, tecrit ve izolasyonun Kürt sorunundan bağımsız olmadığını vurguladı. Küçükbalaban, “Ülkede yaşanan mevcut sorunların kaynağı, Kürt sorununun çözülmemesidir. Bugün cezaevlerinde gerçekleştirilen açlık grevi eylemi talebi ise bu sorunun çözülmesine dönüktür” diyerek. İHD olarak cezaevlerinde başlayan açlık grevlerini yakından takip edeceklerini kaydetti.
Tecrit sürerse süreç gerilimli olur
İmralı’daki tecridin kırılması için açlık grevine giren tutsakların taleplerinin biran önce karşılanması gerektiğini belirten Küçükbalaban, şunları ekledi: “Devlet ve yetkili kurumların İmralı’ya gidecek bir koster ayarlaması, Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüştürülmesi gerekir. Tecrit politikası devam ederse bana göre önümüzdeki süreçte ciddi toplumsal gerilimler yaşanacaktır ve Öcalan tecrit altındayken toplumsal barışı sağlamak mümkün olmayacaktır” diye belirtti.
Duyarlılık çağrısı
İHD Cezaevi Komisyonu’nun, örgütlü oldukları 27 il ve 8 temsilcilik ile ulaşabildikleri tüm cezaevleri ile ilgilendiği bilgisini veren Küçükbalaban, “Geçmiş deneyimlerimiz gösterdi ki, açlık grevi eylemleri önce süreli dönüşümlü olarak başlar, sonrasında ise süresiz dönüşümsüz ve en son da ölüm oruçlarına evrilir. Bu durum ciddi toplumsal gerilimlere sebep oluyor. Onun için tecridin kaldırılması ve tutukluların taleplerinin yerine getirilmesi gerekiyor” diyerek herkese de duyarlılık çağrısı yaptı.
ANKARA