PKK Lideri Abdullah Öcalan, Türkiye’nin NATO’ya alınmasının ardından komplo imal edildiğini belirterek, ‘Erdoğan şu anda kitle içerisindeki popülaritesi ile götürüyor. Ama popülariteye çok güvenmesin. Geçicidir. Kalıcı olması için radikal demokrasiye geçmesi lazım’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 1985 yılında NATO Gladiosu ve Almanya tarafından devreye konulan, 1990’lı yıllarda İngiltere, 1996 yılından itibaren İsrail ve Yunanistan ile devam eden uluslararası komplo, 1998 yılında ise Suudi Arabistan, Mısır, İran, Suriye, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Fransa, İtalya, Hollanda, Rusya ve son olarak 1999 yılında İsviçre ve Kenya’nın ortaklığında Türkiye’ye getirilmesiyle devam etti. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) öncülük ettiği komployla Türkiye’ye getirilen PKK Lideri, 23 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutuluyor.
‘Ben komployu aşıyorum’
İmralı’da bulunduğu sürece komplonun uluslararası boyutunu ve tarihsel arka planını açığa çıkaran Öcalan, 2013 ile 2015 yılları arasında “çözüm” adı altında devlet heyeti ile yürüttüğü görüşmelerde komplonun nasıl boşa çıkarılacağına dair önemli tespit ve değerlendirmelerde bulundu. Öcalan, “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” sürecinin başarıyla sonuçlanması durumunda komplonun boşa çıkarılacağını belirterek, 23 Şubat 2013 tarihinde İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmede, “Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam ne KCK tutuklusu kalır ne başka tutuklu. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız herkes bilmeli ki ne eskisi gibi yaşayacağız ne de eskisi gibi savaşacağız. Kendime güveniyorum. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş…” dedi.
Bu komplo baş aşağı olacak
Öcalan, Türkiye’ye teslim edilmesinin ardından “sahte önderlik” yaratmak istendiğini ifade ettiği 18 Mart 2013 tarihli görüşmede, “Ama olmadı, başaramadılar. Şimdi doğru olanı yaptılar ve benimle başladılar. Bu hatadan vazgeçtiler, bunun öyle kolay olmadığını gördüler. Beni tüm güçlerden soyutlayıp bana geleceklerdi. Bu, tarihi hataydı. KCK operasyonları da öyle. Dış güçlerin komplo dayatmasıydı. Maalesef Başbakan’a da kabul ettirdiler. O da buna geldi. Güney’dekiler üzerinden denediler, BDP üzerinden denediler, Osman-Botan üzerinden denediler. Sonra Burkay’ı ve benzerlerini denediler olmadı. Şimdi değişti tabii. Ağır da olsa tüm bunları aşmaya çalışacağız. Yasal çözümü bulacağız, bu komplo baş aşağı olacak” diye belirtti.
Kürtleri teslim almak istediler
Öcalan, “paralel devlet” yapılanmasına değindiği 21 Temmuz 2013 tarihli görüşmede, şunları söyledi: “Türkiye’nin NATO’ya alınmasından bu yana üç lobi üzerinden politikalarını oluşturup hayata geçiriyorlar. Menderes’ten beri böyledir. Sürekli komplo imal ediyorlar. Türkeş bile gitti, eğitimini gördü. 90’ların başında Doğan Güreş Londra’ya gitti. Dönünce ‘Bize yeşil ışık yaktılar’ dedi. Kürt tasfiyesi ondan sonra başladı. Bunlar hep lobilerin kararıdır. Aslında önceleri Güney Kürdistan üzerinden Yahudi lobilerinin planları var. Proto İsrail projesidir. Daha sonra Filistin’de karar kılıyorlar. Ta Talat Paşa dönemlerinden beri etkilidirler. Zaten onların yetiştirmesidir. Mustafa Kemal’i de kuşatıp teslim alıyorlar. Musul-Kerkük’e karşılık Cumhuriyet diyorlar. Misak-Milli’yi böylelikle bozuyorlar. Londra o zamanlar ağırlıklı Yahudilerin kontrolündedir. Beni de bu politika buraya getirdi. Demek istediğim bu politika halen devam ediyor. Tarihsel arka planı iyi anlamak gerekir. Kürt ulus-devletçiği üzerinden bütün Kürtleri teslim almak istediler, Saddam’ı da bu yüzden tasfiye ettiler. 1950-60’lardan beri bu soykırım politikalarını uyguluyorlar. Bu politikanın son kurbanı da benim işte.”
‘Öcalan ile uğraşacağınıza, yanı başınızdakilerle uğraşın’
PKK Lideri Öcalan, İmralı Heyeti ile 9 Kasım 2013 tarihinde yaptığı görüşmede, uluslararası komplonun üzerinde durdu. İlk gündem maddesi “Çözüm sürecinde komplo gerçeği” olan Öcalan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Özal’dan bugüne kadar gelen çözüm sürecine komplocu güçlerin yönelimleri devam ediyor. NATO bünyesinde örgütledikleri geniş Özel Harp Dairesi faaldir. İpleri dışarıdadır. Dış güç merkezi Avrupa’dadır, Ortadoğu’dadır. Başbakan örnek istiyorsa, Mursi’ye baksın. Onu kim devirdiyse, burada da aynıdır. Menderes, Özal, Erbakan ve Ecevit’e kim yöneldiyse onlardır. Düşürme, yıpratma hâlâ geçerlidir. Başbakan 7 Şubat’tan kıl payı kurtulmuştur. Bunu da yapan Özel Harp Dairesidir. Bu Özel Harp Dairesi kendini yeniliyor, geliştiriyor. Başbakan’ın en yakınındakiler de buna dahildir. 7 Şubat darbesinde de yanı başında olanlar vardı. Öcalan’la bu kadar uğraşacağınıza, yanı başınızdakilerle uğraşın. Ermeni, Süryani, Rum soykırımının baş aktörü de onlardır.
Erdoğan kalıcı olmak istiyorsa radikal demokrasiye geçmesi lazım
Doğu Perinçek’in bahsettiği darbeyi yapacak ekip de bunlardır. İşte Engin Alan kimdir? Gücünü nereden alıyor zannediyorlar? Beni alan ekipte de vardı. Ama CIA komplosu ve elemanları ile gerçekleşti. Ben Beyaz Rusya’dan kalktığımda, uçağım dünyanın hiçbir havaalanına inemeyecek hale gelmişti. Nairobi dışında bütün havalimanları kapatıldı. Oraya indiğimizde zebani yüzlü mavi gözlü adamlar beni aldıklarında, Engin Alan da yanlarındaydı. Şimdi bu Engin Alan mı yakalamış oluyor beni? Özel Harp Dairesi Başkanı olması da zaten bu yapılarla iç içe olduğunu gösteriyor. Erdoğan bunların kendisini düşürmeyeceklerini zannediyor. İsrail ve benzeri, bunlar da Başbakan’a darbeyi yapabilir. Onu tek şey kurtarır. Demokratik ilkeyi işletmesi gerekir. Erdoğan şu anda kitle içerisindeki popülaritesi ile götürüyor. Ama popülariteye çok güvenmesin. Geçicidir. Kalıcı olması için radikal demokrasiye geçmesi lazım.
Suriye’de Kürtler olmazsa süper faşist güç oluşur
Anti-Kürt ittifakı sürdürülürse, savaş kaçınılmaz olur. Suriye’de duvar neden örülüyor, çılgın mısınız? Tel örgüler niye örülüyor? Mayınlar niye döşeniyor? Çılgın mısınız? Tek istekleri Kürtlerin orada güç olmaması. Ama Kürtler orada olmasa, faşist bir rejim oluşur. Nasıl bir çılgınlıktır bu? Ben bunu aşmak için Misak-ı Milli Komisyonu’nu önermiştim. Halep’in kuzeyinden başlar Misak-ı Milli. Sen oraya tel örgü dikmek yerine, sınırları kaldırmalısın. Var olanları sökmelisin. Suriye’de Kürtler olmazsa süper faşist güç oluşur. Bunlar Esat’ı tanımıyor. Ben yirmi yıl uğraştım. Aslan sırtında siyaset yaptım. Bunlar Türkiye’yi elli yıl uğraştırırlar. PYD’yi destekleyerek bunu önleyebilirsiniz. Amerika’yı, İsrail’i, Esat’ı dengelemek budur.”
Dört kıtanın merkezinde dolaştırıldım
Öcalan, 1 Haziran 2014 tarihli görüşmede, komployla Türkiye’ye getirilmesi sürecini de şöyle anlattı: “Türkiye gladiosu Türkiye toplumunu çökertmek için kurduruldu. Bütün darbe süreçlerinde aktif rol aldılar. Benim durumum da ilginçtir. Ortadoğu’da Şam, Avrupa’da Roma, Asya’da Moskova ve Afrika’da Nairobi’yi düşünün. Dört kıtanın merkezinde dolaştırıldım, bütün bu kamplara imha amaçlı götürüldüm. Ha soykırım kampları ha bu kıta merkezleri, ha tren vagonları ha benim bindiğim ölüm uçakları, hiç fark etmiyor. İşin ilginci beni buralara götürenler de durumu biliyordu. Nairobi’de imhadan kıl payı kurtuldum. Bir gün önce kiliseye ya da BM’ye sığınmam için dışarı çıkmamı istediler, çıkmadım. Çıksaydım öldürüleceğimi, buraya gelen askeri yetkililer de o dönem söylemişti.
Kardeşi kardeşe kırdırtan anlayışı açığa çıkaracağız
Yine havaalanına giderken ısrarla bana silah verilmek istendi, niyet ne idi bilmiyorum. Ama tek bir silahla kendimi koruyamayacağım, hedef olacağım belliydi. O silahı belime alsaydım ya havaalanı yolunda bir komplo ile rastgele taranacaktım ya da uçağa bindirildiğim anda imha edilecektim. O uçağa bindirilme anını hiç unutamam. Ben yerdeydim, üzerimde avını yakalamış kartal misali Engin Alan ve ekibi duruyordu. Tahmin etmedikleri kadar rahattım, o nedenle şaşırdılar. Ardından gözlerimi bağlayıp üç saat sonra açmışlardı. Hoş geldiniz teranelerini o zaman sözde beni küçültmek için kullandılar. İşte bu gladio yapısı Cemal Gürsel, Cevdet Sunay ve Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığını İsrail’deki bir toplantıda kararlaştırdı. Çiller’in CIA ajanı olduğunu herkes biliyor. Doğan Güreş’e Londra’dan yeşil ışık yakıldı. Dört bin köy yakıldı. Biz işte bunun için Hakikat Komisyonu istiyoruz. Bu gladio yapılarıyla yüzleşmek çok önemlidir. Kardeşi kardeşe kırdırtan anlayışı açığa çıkaracağız. Heyetle yaptığım görüşmelerin temeli de gladionun bu niteliğini ortaya çıkarmaktır.
Savaş başlarsa, sonuçlar ağır olur
AKP hiçbir partinin yapamayacağı kadar devletin tüm birimlerini ele geçirmeye çalıştı. Tek bir farkları oldu, Tayyip darbeye karşı direndi. Ben on iki yıldır burada gladionun çözülmesi için açık çek veriyorum. Dinamikleri kendim ayarlıyorum. AKP darbe kendisine yönelmeyinceye kadar bunu fazla fark etmedi. Benimle burada Ergenekoncular, Atilla Uğur vb. görüştüler. ‘Savaşı devam ettir, biz de çözüm getiririz’ diyorlardı. Onlar gladio bizi harcamadan savaş devam etsin istiyorlardı. Umarım bundan sonra anlamlı bir barışın temelini atarız. Savaş başlarsa, sonuçlar ağır olur.”
Kaynak: Özgür Paksoy/DİYARBAKIR-MA