1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliklerinin temel taleplerinden biri olan Kürt sorununun demokratik çözümü için yoğun çabaları olan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 8 Nisan 2009 tarihli görüşmede ‘Bu, aslında iki yüz yıllık bir savaştır. ‘Barış’ deniyor, barış tek başına anlam ifade etmez, demokratik çözüm ve barış denilmelidir. Demokratik çözüm olmadan barış olmaz’ dedi
Nazilerin 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmesiyle başlayan ve 6 yıl süren İkinci Dünya Savaşı’nda 70 milyonu aşkın insan yaşamını yitirdi. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyeleri, savaşta yaşanan can kayıplarını hatırlatmak ve barışın tesisi için bunun üzerine 1 Eylül tarihini Dünya Barış Günü olarak ilan etti. Birleşmiş Milletler (BM) ise, 1981 yılında 21 Eylül tarihini Dünya Barış Günü ilan etti. Bu nedenle Dünya Barış Günü dünyanın bazı yerlerinde 1 Eylül’de, bazı yerlerinde ise 21 Eylül’de kutlanıyor. Ancak üzerinden 83 yıl geçmesine rağmen ne savaşlar ne de savaşlardan kaynaklı yaşanan acılar son buldu. Ortadoğu coğrafyası bu savaş ve çatışmaların merkezi konumunda.
Türkiye’nin yanı sıra Irak, İran, Suriye ve Arap ülkeleri bu yılda da 1 Eylül’ü savaşların gölgesinde karşılıyor. Türkiye’de yaşayan halklar, yaşanan çatışmalara karşı bugün bir kez daha alanlarda olacak ve en yakıcı sorunların başında gelen Kürt sorunun demokratik yollardan çözümünü haykıracak. Kürt sorununun çözümünde ana aktörlerden biri olan ve buna rağmen İmralı F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, geçmiş yıllarda demokratik çözüm ve kalıcı bir barış için sayısız kez çağrı yaptı. Çağrıları karşılık bulmamasına rağmen barış ısrarından vazgeçmeyen Öcalan’ın geçmiş dönem değerlendirmeleri bugün halen geçerliliğini koruyor.
Öcalan, 7 Haziran 1999 tarihli avukat görüşmesinde, “Her savaşın barışı vardır. Barışı bilmeyenler savaşı gözüne yüzüne bulaştırır. En güzel barış savaştan daha zordur. Savaş ve barış kavramlarını doğru anlayın. Yarın idama da gidebilirim, ama barış çabamı büyük yürüteceğim. Savaş çirkinliklerin yıkılması, barış güzelliklerin yaratılmasıdır. Sıfır düzeyi yoktur. Barış bir sanat gibi işlenmelidir. Bu tavsiyemdir” ifadelerini kullandı.
Öcalan, 19 Haziran 1999 tarihli avukat görüşmesinde barışın teori ve pratiğine değindi. Öcalan, “Bu, barış savaşının ütopyasıdır. Benim yaşamımı böyle anlayın. Barış ütopyasını gerçekleştirmek istiyorum. Barış konusunda oldukça ciddiyim. Taktik olarak anlaşılmamalıdır” diye kaydetti.
Yaşamın barış üzerine yoğunlaşması gerektiğini birçok kez vurgulayan Öcalan, 29 Haziran 1999 tarihli görüşmede, “İnanılmaz bir barış savaşımı var. Çok yoğun kanlı çatışmayla birlikte iki yüzyıllık bir kavga barışa dönüşecek mi, sona erecek mi? Büyük barış çabası başlıyor, tarihidir. Savaşın, barışın en ağırını biz çekiyoruz. Burada geçen her saniye kutsaldır, saygı duymak gerekir. Acımasız savaşı bizden daha çok yaşayan yoktur. Barış için yaşayacağım anlaşıldı mı? Savaşın da barışın da anlamı özgürlüktür; herkes adına özgürlüğün kazanılmasıdır. Umarım herkes bu anlayışta olur” dedi.
‘Barış çalışması derinleşmezse, çatışma gelişir’
Öcalan, barış için savaş verdiğini vurguladığı 2 Aralık 1999 tarihli görüşmede, “24 saat bir savaş içindeyim. Barış savaşı veriyorum. Barış savaşı dışarıdaki savaştan daha zor. Barış yalnız kucaklaşmaktan ibaret değil. Korkunç karşıtları var. Bizim yanımız, benim yanım barış sürecine katkı sunmaktı” diye belirtti.
Öcalan, 6 Aralık 1999 tarihli görüşmede yeni bir barış anlayışın olması gerektiğine işaret ederek, “Ya bir daha çatışma ya da kapsamlı barış süreci. Belirsizlik tehlikeli. Barış çalışması derinleşmezse, çatışma gelişir” şeklinde konuştu.
‘Sahte ulus-devlet mantığıyla sorunlar çözülmez’
Öcalan, Demokratik Ulus anlayışının Ortadoğu’da yaygınlaştırılması gerektiğini belirttiği 13 Aralık 2006 tarihli görüşmede, şunları söyledi: “Ortadoğu’da çözüm ancak böyle olur. Ortadoğu ülkeleri için demokratikleşme olmadan mevcut ulus-devlet yapılarıyla, ulus-devletin kurucusu olan Avrupa devletleri ve ABD ile baş edemezler. Benim daha önce başka filozoflar tarafından da dile getirilen Demokratik Ulus anlayışım, Türkiye’de sorunların barışçıl ve demokratik bir şekilde çözülmesinin tek yoludur. Aksi takdirde MHP ve CHP’nin yaptığı gibi kuru, sahte ulus-devlet mantığıyla sorunlar çözülmez.”
PKK Lideri, 11 Şubat 2009 tarihli avukat görüşmesinde, barış ve çözüm kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Öcalan, “Gazze için gösterilen çabanın yüzde onunu Kürt sorununun demokratik çözümü için gösterse bu kan durur. Gazze’nin yirmi katı kazandırır ve o zaman Ortadoğu’daki barış çabaları daha inandırıcı ve başarılı olur. Operasyonlarla sorun çözülmez. Ben kendimi bunun için yıpratıyorum. Benim amacım, demokratik, barışçıl çözümdür. Bundan sonrada bunun için çabalayacağım. Barış umudumu hep korudum. Her halde barış umudum devam eder. Ben kimseyi tehdit etmiyorum. Eğer barış olmazsa Kürtlere zaten cehennem yaşatılıyor. O zaman herkes kendi kaderini tayin eder. Eğer baharla birlikte demokratik, barışçıl çözüm gelişirse, demokrasi kazanır. Halkların kardeşliği kazanır” ifadelerini kullandı.
8 Nisan 2009 tarihli görüşmede Demokratik çözüm olmadan barışın mümkün olmadığını vurgulayan Öcalan, bu görüşmede, “Bu, aslında iki yüz yıllık bir savaştır. ‘Barış’ deniyor, barış tek başına anlam ifade etmez, demokratik çözüm ve barış denilmelidir. Demokratik çözüm olmadan barış olmaz” uyarısında bulundu.
Öcalan, kendisiyle “çözüm” adı altında 2013 ile 2015 yılları arasında yapılan görüşmelerde de barışın sağlanmasına dair önemli değerlendirmelerde bulundu. İmralı Heyeti ile 3 Ocak 2013’te yapılan ilk görüşmede, “23 yıldır barış için uğraşıyorum” diyen Öcalan, 23 Şubat 2013 tarihli heyet görüşmesinde başlatılan süreci, “Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş” olarak tanımladı.
Barış çabalarının Turgut Özal ile başladığını anımsatan Öcalan, 21 Temmuz 2013 tarihli görüşmede, “Erdoğan’la söylemde ‘Baldıran zehiri içerim’ diyor ama pratik tam tersidir. Biz savaşı AKP’ye karşı başlatmadık ki. Önce Kürt feodallerine karşı, sonra devlete karşı savaştık. Şimdi devletin temsilcileriyle burada çatışmasızlığı barışa doğru evriltmek istiyoruz. Ama AKP adım atmadı. Kırk yıllık çatışmanın barışını yapacağız” dedi.
Hakiki barış olmazsa hakiki savaşın başlayacağı uyarısında bulunan Öcalan, 27 Şubat 2015 tarihli görüşmede, “AKP otoriterleşmek isterse kendini bitirir. AKP hakiki olmazsa bu sefer gerilla hakiki savaşı başlatır. Anlaşma yok, çözüm yok, barış yok, faşizmi dayatırsa savaş başlar” diye uyardı.
Kaynak: MA