Cizre’de polis Enes Aydemir’in tecavüz ettiği 24 yaşındaki S.S., 3 yıldır adalet arıyor. S.S, ‘Ben büyük bir haksızlığa, işkenceye uğradım. Bu kişi ceza alsın, tutuklansın. O fotoğraflar çekiyor, gezip-tozuyor. Ben adeta cezaevinde yaşıyor gibiyim, evden çıkamıyorum.’
Nesli Şahiner
Yaşanan tüm savaşlarda ve çatışmalı süreçlerde ajanlaştırma, uyuşturucuya ve fuhuşa sürükleme, kadın bedenine saldırı, kaybettirme, yoksullaştırma, asimilasyon ve zorla göç bir savaş taktiği olarak kullanılıyor. Günümüzde bu taktik “özel savaş yöntemleri” olarak tanımlanıyor ve Kürdistan kentlerinde de sistematik olarak uygulanıyor. Tüm bu yöntemlerde önemli yer tutan ise kadın bedeni üzerinde geliştirilen politikalar. Çünkü bu politikalar sadece kadını değil, aynı zamanda yaşadığı toplumu, toplumun ahlaki ve kültürel yapısını da çökertmeyi hedefliyor.
Kürt kadın siyasetçiler birçok kez Kürt kentlerinde görev alan uzman çavuşların ve polislerin özellikle genç kadınları “düşürmek” için kafelere konuşlandıklarını, sanal medyadan mesajlar attıklarını aktarmıştı. Çeşitli bahanelerle genç kadınlarla tanışan ve onları “aşk” adı altında kandıran bu kolluk güçleri, şiddet ve tecavüz uygulayarak da “görevlerini” yerine getirmiş oluyorlar. Tabii ki ceza almayacaklarını da çok iyi biliyorlar.
Bu bir savaş hukuku
Bu bilgiler eşliğinde baktığımızda; Dersim’de kaybettirilen Gülistan Doku’nun 2020’den beri bulunmaması, baş şüpheli olduğu bilirkişi raporuyla da ortaya konan Zaynal Abakarov’a dokunulmaması hangi zihniyetin eseri olabilir? Yine 2020’de uzman çavuş Musa Orhan’ın alıkoyup tecavüz ettiği 18 yaşındaki İpek Er’in şikâyetlerinin hasır altı edilmesi hangi hukukla açıklanabilir? Peki ya adalet sağlanmadığı için intihara sürüklenen İpek Er’in faili Orhan’ın 10 yıl cezaya rağmen hala aramızda dolaşması bir savaş taktiği değilse nedir? Ve daha niceleri…
3 yıldır gelmeyen adalet
Amed’li S.S.’nin 2021 yılında yaşadıkları da yukarıdaki örneklerle benzer özellikler taşıyor. 21 yaşındayken polis Enes Aydemir’in alıkoyup tecavüz ettiği S.S., 3 yıldır adalet arıyor. Geçtiğimiz haftalarda S.S., sanal medya hesabından “intihar edeceğine” yönelik bir mesaj paylaştı. Şöyle yazdı: “Ben intihar edicem, ölürsem sorumlusu polis Enes Aydemir’dir. Artık adaletin olmadığı bu dünyada yaşamak bana ağır geliyor. Bana tecavüz edip sonra devletin arka çıktığı adamın hakaretlerinden, tehditlerinden psikolojik baskılarından yoruldum…”
Hafızamız bize hemen adalete erişemediği için intihara sürüklenen gencecik İpek Er’i hatırlattı. S.S. ile görüştük. Bir kez daha yargı-devlet-erkek birliğinin genç bir kadına nasıl topyekün saldırdığını gördük.
Sanal medyadan mesaj
S.S.’nin aktardığına göre olay şöyle gelişiyor: Şırnak’ın Cizre ilçesinde Emniyet Müdürlüğü’nde Asayiş Amiri korumalığı yapan polis Enes Aydemir, 2021 yılında sanal medyadan S.S.’ye mesaj atıyor. Sohbet etmeye başlıyorlar. Aydemir, “Nerelisin” diye soruyor S.S.’ye. O da Amed’in Dicle ilçesinden olduğunu söylüyor. Aydemir, “Ben de oralıyım” diyor. Bu yüzden S.S. ona güven duyuyor, muhabbetleri ilerliyor. Bir süre sonra ‘sevgili’ oluyorlar… “Birbirimizi daha iyi tanırsak evleniriz” diyen polis Aydemir’i görmek için Cizre’ye gidiyor S.S. ve Aydemir onu otogardan alıp bir eve götürüyor.
Karakolda ‘barışın’ denildi
Sonrasında yaşananlar ise tam bir kâbus. Şu sözlerle anlatıyor o kâbusu S.S: “Beni otogardan aldı, sonra bir eve geçtik. Eve girer girmez şiddete maruz kaldım. Sonrasında da cinsel saldırıda bulundu bana. Gitmeme izin vermedi, iki gün zorla tuttu beni. Sonra o uyuduğu bir anda kurtuldum elinden, karakola gittim. Yaşadıklarımı anlattım polislere. Şikâyetçi olduğum kişinin polis olduğunu öğrenince polisler bana bağırmaya başladı. Beni emniyete sevk ettiler. Sonrasında da onunla barıştırmak istediler, ‘arayalım gelsin, barışın’ dediler. Kabul etmeyince hepsi bana tavır takındı.”
Polis gözetiminde muayene
Şikâyetçi olma ısrarıyla saldırıya dair muayene için hastaneye götürülen S.S.’nin muayenesi odadan çıkarılmayan polisler eşliğinde yapılıyor. Daha doğrusu muayenesi geçiştiriliyor, doktor “hiçbir bulgu yok” diyor. Üstelik bedeninin her yerinde saldırı ve şiddetin onlarca izi olmasına rağmen.
Ardından polis Enes Aydemir’in ifadesi de alınıyor. S.S., o süreci de şu sözlerle aktarıyor: “İfadesini aldıktan sonra serbest bıraktılar. Savcı makamına çıktı, orada da ifade verdi, silahını ve her şeyini iade ettiler. Diyarbakır’a döndüm, bir gece sığınma evinde kaldım. Polisler ailemi arayıp haber vermişler. Bir hastaneye gidip darp raporu aldım. Sonrasında ailem aradı, ‘gel sana zarar vermeyeceğiz’ deyince eve döndüm.”
Fail yerine S.S. yargılandı
Evine döndükten sonra ailesinin şiddetine de uğramış S.S., ve 3 ay evden çıkmasına izin verilmemiş. Şikâyetinden sadece bir hafta sonra ise Polis Aydemir’le ilgili soruşturmada “takipsizlik” kararı verilmiş. Kararla birlikte psikolojisi tamamen çökmüş S.S.’nin. Ne davasını üstlenecek bir avukat bulabilmiş ne de tutunacak bir dal… Bu arada hakkında verilen “takipsizlik” kararınden cesaret alan polis Aydemir, S.S.’ye hakaret ve tehditlerde bulunuyor, hatta davalar açtırmaya başlıyor art arda. Fotoğraflarını basına verdiği, hakaret ve iftirada bulunduğu gibi gerekçelerle tam 21 şikâyette bulunuyor S.S. hakkında ve bunlardan çoğu davaya dönüşüyor. Gencecik bir kadının tecavüz, şiddet ve alıkonulduğuna dair beyanlarını esas almayan yargı, polis Aydemir’in neredeyse her şikâyetini dava konusu yapıyor.
Tecavüzü belgeleyen rapor
Her açıdan oldukça yıpranan S.S., ağır bir saldırıya uğramasına rağmen, suçlu oymuş gibi hakkında açılan davalarla boğuşmak zorunda bırakılıyor.
En sonunda Amed’de kadınlar için güçlü bir mücadele yürüten Rosa Kadın Derneği’ne ulaşıyor S.S., onlardan destek alıyor. Dernek S.S.’yi İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’e yönlendiriyor. Sonrasını şöyle aktarıyor S.S: “Eren Keskin avukatım olduktan sonra İstanbul Tıp Fakültesi’nde muayenem yapıldı. Aylar geçmesine rağmen vücudumdaki şiddetin izleri hala geçmemişti. Fotoğraflarını çektiler. Sonra da tecavüze, şiddete uğradığıma dair rapor verdiler. Ama bu rapora rağmen Enes Aydemir için işlem yapılmadı.”
Kürtlere hakarete suç duyurusu
Bir gün sanal medyada dolaşırken Kürtlerin yaşadığı yerlerle ilgili bir paylaşıma rastlıyor S.S. Paylaşımın altında ise yorum yazanlardan birinin de polis Enes Aydemir olduğunu görüyor. Aydemir’in ‘Siz Kürtler pissiniz, vatan hainsiniz, teröristsiniz’ gibi ağır yorumlarını okuyan S.S. Amed’deki avukatı aracılığıyla ‘Kürt halkını alenen aşağılama ve hakaret suçundan’ suç duyurusunda bulunuyor. Aydemir hakkında çalıştığı yere talimat çıkıyor ve hakkında idari soruşturma açılıyor.
S.S., olayın kapatılması için polis Enes Aydemir’in Cizre’deki koruma polisliğinden önce trafik şubeye ardından da İstanbul’a tayininin çıkarıldığını aktarıyor.
İki kere intihara kalkıştı
Yaşadığı ağır olayla hayata bakış açısı değişen S.S., şimdilerde bir yandan sağlık eğitimine devam ediyor, diğer yandan çizdiği karakalem resimleri sanal medyadan satarak ailesine destek oluyor. Fakat yaşadığı ağır şiddetin adaletle sonuçlanmaması onu derinden etkiliyor. “Ben iki kere intihara kalkıştım. Uçurumdan atacaktım kendimi, çevredekiler kurtardı” diyen S.S, failin ceza almasını istiyor.
Devletin kişiye göre adalet sağladığını vurgulayan S.S., son olarak dayanışma çağrısında bulunuyor: “Ben büyük bir haksızlığa, işkenceye uğradım. Bu kişi ceza alsın, tutuklansın. O fotoğraflar çekiyor, gezip-tozuyor. Ben adeta cezaevinde yaşıyor gibiyim, evden çıkamıyorum, arkadaş çevrem benden uzaklaştı. Kadın örgütlerinin, insanların benim davama sahip çıkmasını istiyorum…”
S.S.’den sonra 100 başvuru
2021 yılında şikayetinden sonuç alamayan ve Rosa Kadın Derneği’ne başvuran S.S., o dönem dernek başkanı olan, (şimdi DEM Parti Amed Milletvekili) Adalet Kaya’dan da çok destek görmüş. Hatta Adalet Kaya o dönem, polis Enes Aydemir’in S.S.’ye saldırısının basına yansımasıyla 100 genç kadından aynı şikâyetle derneğe başvuru yapıldığını açıklamıştı. Dolayısıyla bu vahim tablo, 90’lı yıllardan bugüne kadar kolluk güçlerinin sistematik saldırıları ve cezasızlık politikasıyla yeniden yeniden üretilmeye devam ediyor.
Polis ekibi ihbar edilen polisi uyarmış
Olayla ilgili bilgi almak üzere S.S.’nin avukatlığını Eren Keskin’le birlikte üstlenen Avukat Jiyan Kaya ile görüştük. Kaya, şu bilgileri verdi gazetemize: “S.S. ile Enes Aydemir’in bir arkadaşlıkları var ve 8 Nisan 2021’de Aydemir’in evinde görüşüyorlar. 2 günlük bir görüşme planları var. S.S., 9 Nisan’da bir polis merkezini arıyor ve alıkonulduğunu söylüyor. Ekip eve gelmeden önce Enes Aydemir’i arıyor ve ‘Senin hakkında şikâyet var. Nedir bu?’ diye soruyor, Aydemir’in ifadelerinde de geçiyor bu bilgi. Gelmeden önce bilgi veriyorlar aslında Aydemir’e. Ekip Aydemir’i arayınca, Aydemir S.S.’ye baskı uyguluyor. O yüzden ekip geldiğinde S.S. böyle bir şey olmadığını, şikâyetçi olmadığını söylüyor. Ertesi gün yani 10 Nisan’da S.S. Diyarbakır’a geri dönüyor. İki gün sonra 12 Nisan’da ise Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına gidiyor. Cinsel saldırıya uğradığını söylüyor ve bir soruşturma başlatılıyor.”
Dosya hızlıca kapatıldı
“Soruşturmayla S.S. Selahattin Cizrelioğlu Devlet Hastanesi’ne sevk ediliyor muayene için. Muayenesi yapılıyor ancak bu doktor raporunda da yer alıyor, kolluk da giriyor muayene sırasında odaya. Bu kolluk dediğimiz de Enes Aydemir’le aynı polis merkezinde çalışan kolluk güçleri. Çünkü Cizre küçük bir yer. S.S. doktorun düzgün bir muayene yapmadığını söylüyor ve gelen raporda da ‘bir cinsel istismara ya da şiddete rastlanılmadı’ deniyor. Bu raporun ardından 21 Nisan’da, yani yaklaşık 10 gün sonra soruşturmada ‘takipsizlik’ kararı veriliyor. Bu çok hızlı bir karar, hemen dosyayı kapatıyorlar. Bu arada da 13.01.2021’de S.S. Diyarbakır’da bir devlet hastanesine gidiyor ve bir darp cebir raporu alıyor.”
AYM’den 2 yıldır susuyor
Biz bu ‘takipsizlik’ kararı tebliğ edildikten sonra dosyaya müdahil olduk. Hemen itirazda bulunarak Çapa Tıp Kurumu’na da rapor için başvurduk. İtirazımızda alınan doktor raporunun sağlık olmadığını, alternatif bir rapor alınacağını belirttik. Yeni raporun beklenmesini istedik ve dosyadaki diğer eksiklikleri de belirttik. Ancak itiraz başvurumuz da yaklaşık 20 gün içinde reddedildi. Sonrasında Çapa Tıp Kurumu’ndan rapor çıktı. Saldırıdan yaklaşık 9 ay sonrasında yapılan muayene sonucu verilen raporda, S.S.’nin anlattıklarına uygun bir travma yaşadığı, travma sonrası stres bozukluğunun ve major depresif bozukluğunun olduğu, bunun yaşadığı cinsel saldırıyla da uyumlu olduğu kanaatine varıldı. Sonuç olarak biz Mayıs 2022’de dosyayı AYM’ye taşıdık, raporu da sunduk. Cevap bekliyoruz. Eğer sonuç alamazsak dosyayı AİHM’e taşıyacağız. Polis Enes Aydemir ifadesinde, ‘S.S. bana iftira attı” diyor. Ama bir insanın kendisinin hayatını da bu kadar ağır şekilde etkileyecek bir iftira atması hayatına olağan akışına aykırı.”