Ülkeyi bugünlere getiren politikaların derinine inmeden, özelliklede 12 Eylül siyasi atmosferinin yanlışlarını irdelemeden ilerlemek mümkün olmuyor, olmaz da. Özellikle de son elli senenin masaya yatırılması elzemdir. Bugünlerin temeli daha eskiye dayanıyor ama yakın tarihte yaşananlar misliyle toplumu ayrıştırmaya yönelikti. Her türlü yaşama “sert müdahale” yapılarak ayrıştırma derinleştirildi. Devletin adını, gücünü kullanarak elde edilen çıkarların hesabı elbette sorulmalı. Onun içindir ki tuğla çekilmeli ve şeffaf bir adalet ve demokrasi anlayışı getirilmeli. Görmeyi körleştiren tek taraflı sözleri değil, yaşanan gerçekleri ve çözümlerini topluma sunmak gerekir.
Nazım Hikmet, “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye sormuştu, mutluluğun malzemesine bile sahip olmadığımız, tarifini bile yapamadığımız ülkede. Sonsuz mutluluk değil bahsettiğim, huzur yolunun varlığını bilebilmek, o yola girebilmek. O meçhul yolu, mutluluğu bir türlü ülkemizde göremedik, yaşayamadık. Hele konu Kürtler olunca durum daha da vahimleşiyor. Babamın dediği gibi, bir azınlık hakkına bile sahip olmadığımız bir çoğunluk durumu. “Kürtler kardeşimizdir” söylemiyle azınlıklara tanınan haklardan dahi yoksun bırakılan Kürtler acaba o mutluluk resminin neresinde yer alacaklar? Kürtlerin haklarıyla içinde yer almadığı bir resim bu ülkeye hiçbir şey getirmez.
Bu seçimlerde Kürtler halen kandırılmak isteniyor. Bir yandan 50 Kürtçe öğretmen atanacak deniyor ama Meclis’teki “x dil” veya “bilinmeyen dil” yerinde duruyor. Kürtçe gibi kadim bir dile yapılan saygısızlık ve cahilce yaklaşımlar.
Şimdi de HÜDA-PAR devreye girdi Cumhur İttifakı’nın bir üyesi olarak. Bu coğrafyada “Hizbu- Kontra” olarak da bilinen, özellikle Batman’da o zamanki hükümetin denetimi altında silah eğitimi alan kişiler bugünkü HÜDA-PAR’ın temelini oluşturanlardır. Şimdilerde ise bu partiyle olan bağlılıklarından bahsedenler ve övgü dolu sözler söyleyen parti başkanları çıktı ortaya. Yaşananlar hiçbir zaman ortadan kaybolmaz. Yani herkesin yaptığı yanına kâr kalmaz. BBP’nin, MHP’nin, AKP’nin ve HÜDA-PAR’ın yaptıklarının bağımsız yargıda sonuçlanacağını kimse unutmasın çünkü bizler unutmayacağız ve unutturmayacağız. Bunlar da o duvarın tuğlalarından.
Seçimler yaklaştıkça ortalığı karıştırmaya yönelik hareketler de çoğalmaya başladı. Lice’de 14 yaşındaki Y.D. adlı çocuk polislerin işkencesine maruz kaldı. İnsanlık dışı bir uygulamadan sonra, basından okuduğumuza göre polisler “kademeli olarak güç kullandık” diyorlar. Bir çocuğa kademeli güç kullanmak.
Duvardan tuğlaların çekilme zamanıdır. Elbette eski anlayışın yeni sahipleri duvarı tamir etmeye çalışacaklar, çalışıyorlar da. Ama nafile, o duvar yıkılacak. Onu inşa edenler ve sürekli yamalarla onarmaya çalışanlar o duvarın altında kalacaklar.