53 kişinin yargılandığı Nusaybin Davası’nın 5’nci duruşması Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Tutuklular savunmalarında PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecridi protesto ederek, “Leyla Güven’in başlattığı açlık grevine selamlıyor ve talebi talebimizdir” dedi.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının devam ettiği 26 Mayıs 2016 tarihinde ilçeden tahliye edildikten sonra tutuklanan 53 kişinin yargılandığı davanın 5’nci duruşması başladı. Kapasiteye uygun salon bulunamaması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü konferans salonuna kurulan Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava duruşmasına, yargılanan ve haklarında 76’şar kez ayrı ayrı “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası istenen 53 kişiden sadece 10’u getirildi.
Duruşma salonu ve çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, duruşmaya bir kısım tutukluların aileleri ile avukatları katıldı.
Yapılan kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’nden getirilen tutuklulardan Ömer Faruk Engin savunmasını yaptı. Engin, Kürtçe yaptığı savunmasında sözlerine PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasına dikkat çekerek başladı. “Sayın Öcalan üzerindeki tecridi lanetliyor ve kınıyorum” diyen Engin, “Osmaniye Cezaevi ile ilgili sorunları bütün duruşmalarda dile getiriyorum. Sizin cezaevi ile ilgili bir şey yapma isteğiniz yok, benim de sizden umudum yok zaten” dedi. Engin, yazılı olarak sunduğu 26 sayfalık savunmasıyla üzerine atılı suçlamaları, açık ve gizli tanıkların hakkında dile getirdikleri iddiaları reddetti.
Görüntüler istendi
Avukatı Gülbin Şahin Dağhan ise, mahkeme heyetinden müvekkilinin gözaltına alındığı yer olan okula ait görüntü kayıtlarının getirilmesi talebinde bulundu. Müvekkili hakkında verilen bazı ifadelerin baskı altında alındığını söyleyen Av. Dağhan, söz konusu bu ifadelerin dosyadan çıkarılmasını istedi. Dağhan, “Sadık Tan’a ait iddianame yanlışlıkla benim müvekkilime gönderildi. Bir olayda bulunan elbiseden antimon elementi var ama vücutta bu elemente rastlanmadı. Elbisenin incelenmesini istiyoruz. Alınma sonrası işkencenin yapıldığı okul bahçesindeki görüntüleri istiyoruz. Bunu defalarca talep ettik hep reddedildi. Bunu burada da söylüyoruz varsa orda görüntü ya da başka bir kayıt bunların dosyaya eklenmesini istiyoruz. Sanık işkence esnasında çırılçıplak soyuluyor okul bahçesine ve bu şekilde hastaneye götürülüyor. Hastanede bir personelin rızasıyla bir çarşaf alıp, üstüne sarıyor ve uzun bir süre böyle geziyor. Sonra o çarşaf da alınıp, incelenmeye götürülüyor” dedi.
‘İfadeler gerçeği yansıtmıyor’
Bugüne kadar yargılananların aleyhine olan beyanların bizzat söylediği iddia edilen kişiler tarafından yalanlandığı veya baskı altında söyletildiğinin ifade edildiğini hatırlatan Dağhan, “Hiçbir şekilde fotoğraf gösterilmediğini söylediler. Kendilerine bir sürü evrak imzalattırıldı. Biz daha önceki tutuklamaya itirazda Yargıtay’ın genel kurul kararlarını dosyaya sunduk. Tanık beyanları sadece bir fotoğraf üzerinden beyanlara sunulmuş. Yargıtay maddelerinde de sadece fotoğraf üzerinden teşhis yapılamayacağı alınan kararında kaile alınamayacağı söyleniyor. Bu kararı da biz dosyaya ekledik. Hiçbirinin usulü şekilde alınmadığını görüyoruz. Bu ifadelerin dosyadan çıkarılması gerekmektedir. Gözaltı süresinden sonra alınan ifadeler olduğu için bunlar usulsüz delildir. Bu aşamada bir tek ifadelerin içine baktığımızda doğru dürüst iki ifadenin dahi bir birbirini tutmadığını görüyoruz. Bu ifadelerin hiç birinin gerçeği yansıtmadığını o süreçte yaşanan işkenceden kurtulma amaçlı bu ifadelerin verildiğini anlıyoruz” dedi.
Av. Dağhan, savunmasının ardından teşhislerin dosyadan çıkarılmasını, görüntülerin alınmasını, alınan ifadeler dikkate alınarak müvekkilimin tahliye edilmesini aksi takdirde adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasını talep etti.
‘Güven’in talebi talebimizdir’
Ardından tutuklulardan İbrahim Halil Ildız savunması alındı. Ildız da savunmasına PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasını protesto ederek başladı. Ildız, “Buradan Leyla Güven’in başlattığı açlık grevine selamlıyor ve talebi talebimizdir diyorum. Başlatılmış olan bu açlık grevi kuşkusuz Kürt halkına hizmet ediyor. Bu talebe dönük devletin üç maymunu oynamasını kınıyor ve bir kez daha lanetliyorum. Şuan genel olarak Güven’in eylemine destek olarak yüzlerce insan cezaevinde açlık grevine başladı. Bu vesileyle onları da selamlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Tutuklu bulunduğu Tokat Cezaevi’nde karşılaştıkları hak ihlallerine de değinen Ildız, 14 Kasım günü 10 arkadaşıyla birlikte gardiyanların saldırısına maruz kaldıklarını anlattı.
‘Mahkeme iflas etmiştir’
Uğradıkları işkence sonrası kendilerini darp raporu vermediğini belirttiği doktoru şikayet eden Ildız, “Bugün savunma yapacaktım ama Cuma günü cezaevine geldikten sonra savunmam elimden alındı. 27 sayfalık savunmam sadece 7 sayfasıyla bana geri verildi. Savunmam bana geri verildiğinde savunma yapacağım. Ben sağlık sorunlarım yüzünden bundan sonraki duruşmalara katılmak istemiyorum. Zaten mahkemeden de bir umudum yoktur. Bu mahkeme tamamen iflas etmiştir. Savunma yapmadığım içinde soracağınız hiçbir soruya cevap vermeyeceğim” diyerek, savunmasının 7 sayfalık kısmını mahkemeye sundu.
Ildız’ın savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Kaynak: MA