Sinan Cemgil ve arkadaşları Dersim, Antep ve Malatya’yı kapsayan bir araştırma sonucu kitle desteği ve ilişkileri göz önünde bulundurarak kır gerillasını Malatya’da başlatmaya karar verir
Hüseyin Kalkan
Sinan Cemgil ve arkadaşları, Ankara’dan sonra kır gerillası başlatmak için Malatya’yı seçtiler. Elbette dağa çıkmadan önce bazı eylemler düzenlediler ve lojistik ihtiyaçlarını karşıladılar. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Malatya’ya gelirken yakalandılar. Yusuf Aslan, Sivas Gemerek’te çıkan çatışmada yaralı yakalandı. O zamana kadar dağa gelmiş olan Sinan Cemgil ve arkadaşları; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını cezaevinden kurtarmak amacıyla, Kürecik’teki ABD üssünü basmak için hareket halindeyken, 31 Mayıs 1971 tarihinde askerlerce pusuya düşürüldüler. Çatışmada Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan yaşamını yitirdi.
Bir isyan ocağı
Malatya, özellikle Kürecik bölgesi rastgele seçilmiş bir bölge değildi. Gençlik mücadelesinin içinden gelen ve daha sonra Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) ismini alan Cemgil ve arkadaşlarının, kır gerillası başlatmadan hangi bölgede halktan destek alacaklarına dair bir araştırma yaptıkları biliniyor. Bir belgesel için kendisi ile yaptığım bir söyleşide Mustafa Yalçıner, araştırma yaptıkları bölgelerin Dersim, Antep ve Malatya olduğunu anlatmıştı. Daha sonra ilişkileri ve kitle tabanı hesaba katılarak kır gerillasını Malatya’da başlatmaya karar verirler. Malatya, özellikle Kürecik, Ören, Karapınar, Gölpınar gibi köyleri devrimci gençlik hareketini yakından tanıyan bölgelerdi. Hem Türkiye İşçi Partisi (TİP) buralarda silme oy almış, hem devrimci gençlerin düzenlediği kitle eylemlerine büyük katılım gerçekleşmişti. Amerika’nın yasaklamasına karşı bölgede haşhaş mitingleri, düşük tütün taban fiyatlarına karşı tütün mitingleri Malatya’da düzenlenen başlıca eylemlerdi.
Kasımoğlu isyanı
Bu bölgeler Osmanlı döneminde başlamak üzere devletle ilişkileri iyi olmayan bölgeydi. Osmanlı döneminde bölgede birkaç isyan meydana gelmiş, devlet bu isyanları bastırmakta hayli zorlanmıştır. Bu isyanlara dair belgeler Osmanlı arşivlerinde mevcuttur ve bazı belgeler araştırmacılar tarafından yayınlanmıştır. Seferberlik dönemlerinde bu yöre insanı askere gitmemek için elinden gelen yapmıştır. Çok sayıda firar yaşandığı ve firar edenlerin isyancılara katıldığı yönünde belgeler de mevcuttur. Bu isyanlardan en çok bilineni Kasımoğlu Mehmet Ali’nin isyanıdır. Kasımoğlu, devlete asker vermemek için ve kendisine sığınan Ermenileri devlete teslim etmemek için dağa çıkmıştır. Daha sonra yakalanıp Elazığ’da bir kadın üç kişi ile birlikte idam edilmiştir. Kasımoğlu için yakılan bazı ağıtlar yörede hala dilden dile dolaşır. Bu bölgenin sosyolojik yapısı biraz böyle isyancı bir temel üzerinde yükselen bir yapı olagelmiştir. Bu geçmişe bakıldığında Sinan Cemgil ve arkadaşlarının kır gerillası başlatmak için neden Malatya’yı seçtikleri daha iyi anlaşılır.
Denizleri kurtarmak
12 Mart 1971 darbesinden sonra kitle halinde tutuklamalar ve bütün demokratik hakların askıya alınması sonucu o güne kadar gençlik içinde mücadele eden bazı devrimci gruplar darbeye karşı silahlı direniş yolunu seçti. THKO ismini alan grup uzun süre önce kır gerillası ile iktidarı devirmeyi ve bir devrim gerçekleştirmeyi programına almıştı. Bu amaçla çeşitli üniversitelerde okuyan bir grup öğrenci Filistin Kurtuluş Örgüt (FKÖ) kamplarında gerilla eğitimi almıştı.
THKO, Ankara ve İstanbul’da bazı eylemler yaptıktan sonra, Malatya’da kır gerillası başlatma kararı aldı. Ancak önder kadronun önemli bir kısmı daha bölgeye varamadan devlet güçleri tarafından yakalandı. Sadece Sinan Cemgil bölgeye ulaşabildi. Cemgil, Kürecik-Ören-Elbistan-Nurhak bölgesinde hareket halinde olan 20 kişilik bir grubu yönetmeye başladı. Bu birkaç aylık süreç boyunca, grup bölge halkından destek gördü, hatta gruba katılanlar oldu. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan bölgeye gelirken yakalanınca, grup yakalanan arkadaşlarını kurtarmak için Kürecik’te bulunan ABD Üssü’ne karşı bir eylem yapmaya karar verdi. Kürecik, Karahan Gediği mevkiinde bulunan ABD üssü, ABD-Türkiye ikili anlaşmaları kapsamında kurulan, Sovyetleri Birliği’nin askeri faaliyetlerini gözleyen bir askeri üstü. O zamanki bilgilere göre bu üste küçük çaplı nükleer silahlar olduğu da söyleniyordu. Sovyet blokunun dağılmasından sonra bu üs bir süre kapalı kaldı. Üste görev yapan ABD askerleri bölgeden ayrıldı. Ancak AKP iktidarı döneminde bu defa İran’ın askeri faaliyetlerini izlemek için tekrar gündeme geldi. Bölge halkının ve muhalefetin karşı çıkmasına rağmen Kürecik üssü bir kere daha açıldı.
Üsse eylen planı
Üste görev yapan personelin bir kısmı her gün bir otobüsle Malatya’dan üsse geliyor, akşamları da ayrılıyordu. Sinan Cemgil ve arkadaşlarının eylem planına göre bu araç durdurulacak ve içindekiler rehin alınacaktı. Bunların serbest bırakılması karşılığında da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılması talep edilecekti. Bu eylemi gerçekleştirmek için hareketlenen grup 31 Mayıs 1971 günü bir ihbar sonucu askerlerle ile çatışmaya girmek durumunda kaldı. Çatışmada lider konumunda olan Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan yaşamını yitirdi. Hacı Tonak ve Mustafa Yalçıner yaralı yakalandı. Grubun geri kalanları ise devlet güçleri tarafından yakalandı. Bu hem Türkiye devrimci hareketi hem de Kürecik halkı için sıradan bir çatışma ve sıradan ölümler değildi.
Birçok Sinan
Güley (Özdoğan) teyze, Sinanların çatışmada öldüklerinin duyulmasından sonra içlerine bir ağıt düştüğünü anlatmıştı. Güley teyze, onları evinde misafir etmiş, onlar için ekmek pişirmiş ve çatışmada öldürülünce arkalarında ağıt yakmıştı. Tabi bu çatışmanın acısı Güley teyze ile sınırlı değildi. Bütün Kürecikliler bu cenazeleri kendi cenazeleri olarak gördü. Kendi cenazesine ağıt yakan her bir Kürecikli bir ağıt da devrimciler için yaktı.
Ondan sonra her doğan çocuğa Sinan, Deniz ismi verildi. Kızlara ise o zaman yakalanıp cezaevine konulan İlkay Demir’e atfen İlkay ismi verildi. Denizlerin yangılanması da gerek Malatya’da gerek Kürecik’te yakinen izlendi. O zamanlar Denizlerin idam edilmesine karşı düzenlenen bir imza kampanyasına okuma-yazması olmayanların parmak basarak katıldığı hala anlatılır Kürecik’te.
Sinan Cemgil ve arkadaşlarının bu girişimi başarısız olduktan sonra başka girişimler de oldu Deniz ve arkadaşlarını kurtarmak için. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanları arkadaşlarını kurtarmak için İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’u kaçırdılar ve Denizlerin serbest bırakılmasını istediler. Talepleri kabul edilmedi. Elrom’un öldürülmesi üzerine Türkiye çapında Balyoz Hareketi olarak adlandırılan bir gözaltı ve işkence kampanyası başlatıldı. Yüzlerce insan aynı gün gözaltına alındı ve işkence yapıldı. Bu dönemde TİP ve DİSK kapatıldı. Mahir Çayan ve arkadaşlarının Denizleri idamdan kurtarmak için giriştiği son hareket bazı İngiliz askerlerinin kaçırılması oldu. Bu eylem de Kızıldere köyünde 11 devrimcinin yaşamını yitirmesi ile sonuçlandı.
Kontr-gerillalı darbe
12 Mart darbesi Türkiye’de gelişen gençlik ve işçi hareketine karşı planlanmıştı. Darbe, 12 Mart 1971 günü saat 13.00’te TRT radyolarından okunan bildiri ile ilan edilmişti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu’nun imzasını taşıyan muhtıra şöyleydi:
- Parlamento ve Hükûmet süregelen tutum, görüş ve icraatı ile yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve Anayasa’nın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.
- Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silâhlı Kuvvetlerinin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliği giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla Meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek ve Anayasa’nın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkilâp kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir Hükûmetin demokratik kurallar içinde teşkili zarurî görülmektedir.
- Bu husus sür’atle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silâhlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idareyi doğrudan doğruya üzerine almağa kararlıdır.
Ziverbey Köşkü
Bu darbenin bir özelliği parlamentonun feshedilmemesidir, Türkiye İşçi Partisi (TİP) hariç hiçbir partinin kapatılmamasıdır. Darbeciler yapacaklarını sivil bir kılıf altında yapmak istiyorlardı. Bunun nedeni ülkede güçlü bir gençlik ve işçi muhalefetinin bulunmasaydı. Askerler bir teknokrat hükûmeti istediklerini açıkladılar. CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim ismi üzerinde anlaşıldı. Erim CHP’den istifa etti. 26 Mart 1971’de hükûmeti kurdu. Özellikle orduda solcu olarak bilinen subaylar tek tek atıldı. Gözaltına alınanlar Ziverbey Köşkü’nde işkenceli sorgudan geçirildi. İlk kez bu darbe sırasında kontr-gerilla ortaya çıktı. Meşhur Ziverbey Köşkü’nde işkence yapanlar kendilerini gerillaya karşı eğitilmiş olan kontr-gerilla elemanları olduklarını söylediler. Darbeciler 1973 seçimlerinde geri çekildikten sonra bütün çabalara rağmen bu kontr-gerilla elemanlarının kimler olduğu ortaya çıkarılamadı. Zaten 12 Mart Darbesi’nden 12 Eylül Darbesi’ne giden süreçte bu elemanlar bol bol kullanıldı.