Dünya nükleer sermayesi, inşa edilmek istenen nükleer santraller için ilgi odağı olan Türkiye’de 11. kez buluşacak. Sermaye Adana’da gerçekleşecek buluşmada yağma ve yıkımda işbirlikçi ortaklıklar peşinde
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Nükleer sermaye 11. kez Türkiye’de buluşacak. 2023’ten bu yana İstanbul ve Ankara’da fuar ve diğer etkinlikler kasamın da 10 kez Türkiye’de buluşan nükleer sermaye bu kez Adana’da boy gösterecek. Türkiye’de Akkuyu’dan sonra inşa edilmek istenen 3 santral inşası ve küçük reaktörlerin Türkiye’ye pazarlanması nükleer sermayenin ilgi odağı. Diğer yandan Türkiye sermayesinin hedefi ise küçük modüler santraller ve nükleer sanayi de yedek parça üretimlerine eklemlenmek. Bu amaçla kurulan Türkiye Nükleer AŞ’nin (TÜNAŞ) davetlisi olarak, Türkiye Nükleer İş Platformu Adana’da düzenlenecek olan 2024 etkinliğine dünya devi olarak nitelenen nükleer sermaye ile yerel sanayi kuruluşları ikili iş görüşmeleri gerçekleştirecek.
Kepco, Worley, PGE PAK, GNS
TÜNAŞ’ın ev sahipliğinde düzenlenecek olan Türkiye Nükleer İş Platformu 2024 (TNBP 2024), 30 Ekim – 1 Kasım tarihleri arasında Adana’da gerçekleştirilecek. Etkinlik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Nükleer Düzenleme Kurumu, TSE ve TENMAK gibi kamu kuruluşları tarafından destekleniyor.
Güney Kore’nin sanayi devi KEPCO, mühendislik danışmanlık şirketlerinden biri olan Avusturalyalı Worley, Polonya’da inşa edilmesi planlanan Patnow nükleer santralinin proje firması olan PGE PAK ve nükleer santral projelerine ürün ve hizmet tedarik eden Alman Nükleer Hizmetler Topluluğu (GNS) gibi firmalar etkinliğe katılacak.
Sermaye için fırsat
Bu firmaların yanı sıra, nükleer enerji sektöründe global çapta faaliyet gösteren çok sayıda şirketinde yer alacağı Türkiye Nükleer İş Platformu, bölgedeki sanayi kuruluşlarıyla anlaşmalar yapıp Türkiye’de nükleer santrallerden pay kapma peşindeler. Etkinliğin ikili iş görüşmeleri programını organize eden Ticari Eşleştirme Uzmanı Kaan Şekerciler basına yaptığı açıklamada, özellikle yabancı firmaları kendi tesislerinde ağırlamak ve üretim kapasitelerini tanıtmak isteyen sanayiciler için bu etkinliğin büyük fırsat olduğunu belirtti.
Fırsatlar halklar için değil
Küresel nükleer enerji profesyonellerini bir araya getiren NUCLEARDIRECT© platformunun kurucusu ve yöneticisi olan Ali Kaan Şekerciler, “Yüz milyarlarca dolarlık iş hacmine sahip dünya devi şirketlerin yöneticileri, bölgedeki potansiyel işbirliklerini değerlendirmek üzere iki gün boyunca Adana’da olacaklar. Bu etkinlik yalnızca nükleer enerji sektöründe değil; inşaat, altyapı ve diğer sanayi kollarında faaliyet gösteren bölge sanayicileri için de önemli iş fırsatları sunuyor. Bu çapta bir uluslararası etkinlik Adana ve çevresindeki sanayi gücünü dünya sahnesine taşımak için benzersiz bir fırsat” iddiasına bulunurken, bu fırsatın Türkiye halkları açısından hiçbir anlam ifade etmiyor.
Sermaye SMR’ye eklemleniyor
Büyük bir pazar olduğu iddia edilen nükleer sanayinin özellikle boru, kablo, cıvata, çimento, kazan, madeni yağ gibi birçok alt bileşen için tedarikçi olabilme peşinde koşan Türkiye sanayicisi diğer yandan küçük modüler reaktörler (SMR) üretim süreçlerine eklenmeye çalışıyor. Geçen yıl İstanbul’da gerçekleştirilen Nükleer Santraller zirvesinde konuşan Kaan Çiftçi, “Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’da SMR teknolojilerinin uygulanabilirliğini alanın uzman isimleriyle gündeme taşıyacağız. Türkiye’nin nükleer enerjideki atılım hamlesinde konvansiyonel santral projelerinin yanı sıra enerjide arz güvenliği açısından SMR’ler önemli rol oynayabilir” diye belirmişti.
SMR’ler 35 kat atık üretiyor
İngiliz sanayi devi Rolls-Royce, küçük modüler reaktör (small modular reactors-SMRs) adı verilen yapıları inşa etmeye başladı. Mevcut nükleer santrallerin ihtiyaç duyduğu alanın 1/10’una kurulabileceği belirtilen SMR’ler, nükleer sermayenin yatırım alanı bulamaması nedeniyle yeni bir kapının aralanmak istendiği biliniyor. Türkiye’de elektrik üretiminde yaşanan aşırı arz fazlası nedeniyle, Türkiye’de SMR kurulumun sınırlı olacağı aşikâr. Öte yandan SMR’lerin büyük nükleer santrallere göre 35 kat atık üretiyor olması Türkiye coğrafyasında bir avuç şirketin çıkarı uğruna nükleer çöplüğe dönüşmesi kaçınılmaz olacak. Büyük nükleer santrallerde olduğu gibi SMR projelerinin de güvenilir ve düşük maliyetli bir çözüm olmadığı ise kabul edilmekte.
Akkuyu değil, gayya kuyusu!
AKP iktidarının Rusya ile yaptığı anlaşmayla kurulumu süren Akkuyu Nükleer Santrali için Rusya devlet şirketi Rosatom’a 15 milyar dolara kurup, 15 yıl boyunca Akkuyu’nun üreteceği elektriği 12.35 sent/kWh üzerinden Türkiye’ye satacak olması büyük bir kâr elde edeceğini gösteriyor. Bu anlaşma ile Rusya’ya 15 yıl içinde 35 milyar doları aşan tutar ödenmek zorunda.
Yani bugünkü kurla bu tutar 832 milyar 421 milyon lira. Bu koşullarda 30 yıl sonra eğer Türkiye halen yerinde duruyorsa, Nükleer santrali sökmek için 1 milyar dolar masraf yapılması gerekecek. Geri kalan ve binlerce yıl aktif olan radyoaktif atıklar ise Türkiye’ye miras kalırken, Türkiye coğrafyası cehennem çukurlarına dönüşecek.
Enerji arz güveliği bir yalan
İktidar TEİAŞ eliyle halkın cebinden alınıp ‘kapasite mekanizması’ adı altında her ay milyarlarca para üretmedikleri enerji bedeli olarak sermayeye servet aktarılıyor. Türkiye’de 109 bin MW’ı aşan enerji üretim kapasitesine rağmen bu kapasitenin en çok üçte biri kullanılabilirken, Türkiye’nin enerji arz güvenliğinde söz etmek bir aldatmacadan öte gidemiyor. Türkiye’de elektrikte aşırı arz fazlasının olduğu gerçeği ortadayken, nükleer santrallerin arz güvenliğini sağlayacağı iddiası bir yalandan ibaret.
Nükleerle kalkınma!
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi’nin (UNECE) 2021 Eylül’ünde yayımladığı teknoloji özet raporunda, nükleer enerjinin Paris Anlaşması ve 2030 ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ hedeflerinin gerekliliklerinin yerine getirilmesine yardımcı olabileceği iddiası yapılmıştı. Rapor, nükleerin, küresel enerji sisteminin ve enerji yoğun endüstrilerin karbondan arındırılmasında diğer sürdürülebilir düşük karbonlu veya sıfır karbon teknolojilerinin kullanılmasının yanında daha geniş bir yelpazenin parçası olarak görülebileceğini belirtildi. COP28’te ise nükleer sermaye kendine alan açarak birçok ülkenin ortak bildirge ile küresel ısınmaya çözüm olacak iddiasıyla nükleer santral kurma girişimini başlattı.
Avrupa’da SMR akımı
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Avrupa’da küçük modüler reaktörlerin (SMR) 2030 yılına kadar kurulmasını sağlamak için endüstriyel bir ittifak kurmaya karar verdiklerini açıklamış ve ardından Türkiye sermayesi de buna eklemlenmek amacıyla hareketlendi. AB Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson, Avrupa’nın enerji alanında uzun süre çok yüksek düzeyde yatırım çekmesi gerektiğini belirterek, “2030 ile 2040 arasında enerji sektörüne yılda 670 milyar euro yatırım yapmaya hazır olmalıyız” sözleri dikkat çekiciydi.