Sivil toplum örgütlerinin Akkuyu Nükleer Santrali’nin milli güvenlik tehdidi oluşturduğu gerekçesiyle ilgili bakanlıklar ve MGK’nin sürece müdahil olması yönündeki talebi Mersin 3’ncü İdare Mahkemesi tarafından kabul edildi
Akkuyu Nükleer Santrali’nin saha zeminin tespiti için keşif ve bilirkişi incelemesi ile santral inşaatında çalışan işçilerin sağlık durumları için 29 Mayıs’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı Danıştay’a başvuru yapıldı. Çevre ve Tüketici Koruma Derneği Adana, Mersin Çevre Dostları Derneği, Antakya Çevre Koruma Derneği, Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası’nın da bulunduğu 11 sivil toplum örgütü, santralin ÇED sürecine başlanmasını ve santralın “Türkiye’nin Milli Güvenliği’ni, ekonomik geleceğini ve halk sağlığı üzerindeki olası yıkıcı riskler” dahilinde ÇED raporunun düzenlenmesini, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve MGK Genel Sekreterliği’nin de davacı olarak dahil olmasını talep etti.
Danıştay’ın bu talebe dair “Mersin İdare Mahkemesi yetkili ve görevlidir. Gayrimenkul bulunduğu yer Mersin bakacak” kararı vermesi üzerine Mersin 3’ncü İdare Mahkemesi’ne başvuru yapıldı. İdare Mahkemesi davaya mecbur olmamakla birlikte bakanlıkların da katılma talebini kabul etti.
Mahkeme davanın ilgili bakanlıkları ve MGK Genel Sekreterliği’ni etkileyeceğinin anlaşıldığını belirterek söz konusu bakanlıklara davanın ihbarına 15 Haziran günü oybirliğiyle karar verdi.
‘İlginç bir durum’
Santralin Türkiye için milli güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirten Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal, Mersin 3’ncü İdare Mahkemesi’nin davaya mecbur olmamakla birlikte bakanlıkların da katılma talebini kabul ettiğini dile getirdi.
Atal, Türkiye’nin santralde hiçbir yetkisi ve söz hakkının bulunmadığını, olası bir kazada sorumluluğunun olduğuna değindi. Atal, “Akkuyu davasında MGK ve Çevre Şehircilik Bakanlığıyla karşı karşıya gelecek. MGK ve diğer bakanlıklar davacı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da davalı olacak. İlginç bir durum ortaya çıkacak. Bu aynı zamanda nükleer, termik ve maden gibi yok edici projelerin bütünsel bir değerlendirmeyle çok yönlü analiz edilerek karar verilmesi gerektiği yönünde de bir tartışma doğuracak” dedi.