Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye için nükleer enerjinin hem ileri teknoloji hem de çevresel politikalar açısından kritik olduğunu belirterek, “Nükleer enerjiyi sadece elektrik üretimi olarak görmüyoruz. Sağlık, endüstri, ulaştırma, haberleşme, uzay teknolojileri gibi ileri teknoloji alanlarda söz sahibi olmak, teknolojide üretim üssü olmak istiyorsak, nükleer enerjiyi Türkiye’ye getirmek zorundayız” dedi. Dönmez, bir otelde düzenlenen Temiz Enerji’nin Geleceği: Nükleerin Rolü Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin yaklaşık 70 yıllık nükleer yolculuğunda geçen yıl önemli bir kavşağın atlandığını söyledi. Bakanın saydığı nükleer kullanım alanlarıyla nükleer santrallerin hiçbir alakası olmadığı, aksine nükleer silahla alakalı olan kısmını niçin gizlediği anlaşılmadı.
Enerji ihtiyacı bir yalan
Akkuyu’nun temelinin atılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük hedeflerinden birinin daha gerçeğe dönüştüğünü ve nükleer enerjinin Türkiye için güç, medeniyet, ileri teknoloji, gelişmişlik göstergesi olduğunu vurgulayan Dönmez, Türkiye’nin bilimde, sanayide, teknolojide, eğitimde, istisnasız her alanda muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için çalıştığını anlattı. Dönmez, Türkiye’nin 2030’a kadar elektrik talebinin bugünkünün yaklaşık 2 katı artacağı ve 500 teravatsaat seviyesine yaklaşacağını söyledi. Bakanın enerji ihtiyacının 2 katına nasıl çıkacağı konusunda bir bilgi vermezken bugün enerji ihtiyacının çok üzerinde bir üretim kapasitesi olduğu gerçeğine de değinmedi.
Nükleer kirli üretim biçimidir
Türkiye’nin bir enerji açığı olmadığını verilere bakan herkes tarafından görülebilir. Nükleer santralle enerji üretmek hedefi bir yalandır. Nükleer santraller nükleer silah üretiminin ilk evresidir. Nükleer santral ekolojik olarak son derece yıkıcıdır. Dünya genelinde nükleer santrallerde sızıntılar yaşanması çok sık görülür. Sadece Fransa’daki nükleer santrallerde her yıl ortalama 900 kaza ve sızıntı meydana geldiği raporlanmıştır. Nükleer atıklar da yüzlerce yıl radyasyon yaymaya devam ettikleri için saklama koşulları bir diğer ekolojik tehditdir. Nükleer santraller su varlıklarının düşmanıdır. Nükleer santrallerin soğutma işlemleri için çok fazla suya ihtiyaçları var. Akkuyu ya da Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santralin bir günde Türkiye’nin günlük kullandığı suyun iki katını kullanacağı yani 28 milyon metreküp su tüketeceği biliniyor. Bu soğutma suyuna herhangi bir radyasyon sızıntısı olması durumunda da yine bir ekolojik felaket yaşanacaktır. Santralden boşaltılacak yüksek miktarda sıcak su santral çevresini deniz ekosistemindeki canlı yaşamını da yok edecektir.
EKOLOJİ SERVİSİ