Kaz Dağları’ndaki ekolojik kıyama karşı başlayan ‘Su ve Yaşam Nöbeti’ 408’inci gününe girdi. Bölgede kesilen ağaçlar nöbet süresince yeniden yeşermeye başladı
Kanadalı Alamos Gold ve yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik tarafından Kaz Dağları’nda kurulmak istenen altın madeni projesine karşı doğa savunucuları geçen yıl 26 Temmuz’da “Su ve Yaşam Nöbeti” başlattı. Eylemin büyük yankı uyandırmasının ardından izin ruhsatı yenilenmeyen şirket, faaliyetlerini kısmi olarak durdurmak zorunda kaldı.
Nöbet eylemi 408’inci gününe girerken, Kaz Dağları’nda dönüşümlü olarak nöbet eyleminde bulunan yaşam savunucuları, son durumu Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Mehmet Aslan’a değerlendirdi. Kesilen ağaçların yeniden yeşermeye başladığını ve bölgede yaşayan canlıların tekrardan bölgeye gelmeye başladığını paylaşan belirten yaşam savunucuları, eko-sisteminin kendini dönüştürmeye başladığını belirtti.
‘Şirket çıkmalı’
Dönüşümlü olarak süren nöbette yer alan yaşam savunucusu Melis Tantan, nöbet eylemlerini ilk günkü kararlılıkla sürdürdüklerini söyledi. Ağaçların kesildiği alanda çadır kurarak nöbetlerini sürdüren Tantan, şirketin alandan tahliye olmasını istediklerini söyledi. Tantan, “Biz ve doğa burada onlara karşı birlikte bir mücadele yürütüyoruz. Kısa bir süre önce doğa yeniden dönüşme sinyalleri vermeye başladı. Şimdiler de ise kökünden kesilen meşe ağaçları yeşermeye başladı” bilgisini paylaştı.
Ayrıca, alana gelip destek vermek isteyen yaşam savunucularının jandarma tarafından engellendiğini aktaran Tantan, jandarmanın gün boyunca alanı abluka altında tutuğunu dile getirdi. Öte yandan destek amaçlı gelen yüzlerce yaşam savunucusuna pandemi gerekçesiyle en az 500 TL para cezası kesildiğini aktaran Tantan, bu şekilde ormana girişlerin engellendiğini belirtti. Tantan, “Nöbetimizi, savunmamıza yönelik bir sindirme yöntemi olarak okuyoruz. İstedikleri kadar ceza kesebilirler. Zaten hukuksuz bir şekilde kesiyorlar. Biz burada durmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
‘Hiçbir şey boşuna değilmiş’
Kaz Dağları’nda nöbet eyleminde bulunan Şeşkin Barbaros ise şirket faaliyetlerinin durmasıyla birlikte başlayan canlı hareketliğine dikkat çekti. Ağaç kıyımının yaşandığı yerler arasında bulunan Balaban Tepesi’nden daha önce Balıkesir-Çanakkale tarafı boyunca Karacaların yaşam alanı olduğunu, ancak şirketin kıyımı sonucunda Karacaların alana gelmemeye başladığını belirtti.
Nöbet eylemlerinin sonuç verdiğine işaret eden Barbaros, “Hiçbir şey boşuna değilmiş. Burada olanı gördükten sonra her şeyin mümkün olabileceğine dair inancımız tazelendi. Doğanın yeniden kazandığını görme duygusu ancak yaşandığında bilinebilir. Yaban hayatı için bir şeyler yapmak mutlu ediyor bizleri. Bu hususla nöbetin niçin hala sürdüğünü tekrardan görmüş olduk” dedi.
HABER MERKEZİ