6 Şubat günü yaşadığımız 7.7 ve 7.6 şiddetindeki Pazarcık, Elbistan merkezli depremlerle sarsıldık. Acımız, kederimiz, öfkemiz çok büyük. Ölenlerimizin devri daim olsun. Kalanlarımızın Xızır yardımcısı olsun. Depremi katliama dönüştüren sorumsuzlukta payımızı, bireysel ve toplumsal olarak hepimizin kendine sorması gerek. Birey olarak sorumluluktan kendimi azade saymıyorum. Yaptığı yapacağına örnek, karakteri ortada olan bu yönetimi demokrasiye eviremediğimiz için hepimiz sorumluyuz. Böyle bir ortamda 2023 Newrozu’nu karşılıyoruz. Bir Kürt Alevi olarak Newrozu inançsal ve ulusal kimlik olarak nasıl algıladığıma bakacağım.
İnançsal olarak;
Reya Haq Alevi inancı tüm inançsal ritüellerini, doğanın ve evrenin devinimine göre, cümle canının hakkın görünen yüzü olarak idrak ederek yaşar, yaşatır. 21 Aralık döngüsü ile Khal Gağan şenlikleri yapılır. Özünde dayanışma, paylaşma, yaşama ortaklanma vardır. Kışın zorlu koşulları bu duygu ve inançla aşılır. Yıllık döngünün bittiğini, yenisinin başladığını, buna iyi dilekler, bereket beklentileri ile girmenin heyecanının sevincine sahne olur. Ocaklarda Cem Erkanı yürütülür. Yıl boyunca oluşan sıkıntılar giderilip, toplum sağaltılır. Aile ve ocaklarda dayanışma, dostluk, paylaşım pekiştirilir. Xızır’ı idrak ederiz. Darda ve zorda olana el vermeyi var olmakla eş görürüz. Hefta mallarla güneşin havayla, suyla buluşması, ardından Newroz’da toprağın koynuna girip cümle varlığı doğuma, berekete hazırlamasına tanıklık ederiz. Cümle can doğanın bereketine eşlik eder. Birlikte üretir, paylaşırız. Doğa anayla bizi doğuran ananın yoluna revan oluruz.
Mitolojik olarak;
Uluslar yaşam formlarını bazen dinle, bazen mitoloji ile bazen yaslarla tanımlarlar. Çoğunlukla üçünün de değerlendirildiğini biliriz. Demirci Kawa mitolojisinde iki önemli faktör vardır. Zalimdir Nehak. Hem de çok zalimdir. Aynı zamanda hastadır. İlaç olarak gençlerin beynini kullanır. Kaçabilenler dağların koynuna sığınır. Bu zulme isyan eden Kawa Nehak’ı hakkı bertaraf ettiğinde 21 Mart’tır. Newroz ateşini yakar, dağların koynunda saklanan oğulların kızların ellerine tutuşturur. Dağlardan aşağı tüm insanlığa armağan eder. Zalimler zulmünü aklımızla oynayarak, onu esir olarak sürdürür. Newroz’un ışığı aklımıza, benliğimize, sahip olmanın ışığıdır.
Oğulların, kızların ellerinde Newroz ateşinin tüm topluma sunulması, kendimizle birlikte toplumların özgürleştirilmesidir.
Newroz ateşiyle özgürleşen zihinlere,
Newroz ateşiyle özgürleşen ruhlara ne mutlu! Ne mutlu ateşe yakanlara! İnancımızda, mitolojimizde özgürlüğü vaat ediyor. Gereğini yerine getirebildik mi? Kubbe-i Rahman’daki Xızır aklını kullanıp, zalimin zulüm aparatlarını deşifre edebildik mi? Direnebildik mi? Buna evet diyecek, bu uğurda bedel ödeyen çok can var. Hem onlara olan vicdani sorumluluğumuz, hem geleceğimize, oğularımıza, kızlarımıza olan vicdani sorumluluğumuz yetmemiş olduğunu bize söylüyor. Daha büyük bir gayret, inanç ve inatla Newroz ateşinin çevresinde halka olup, birlenip, inancımızın, mitolojimizin bize reva gördüğü özgürlüğü yaşayıp, yaşatalım. Ancak böyle bizi enkaz altında bırakan, soğuğa, ölüme terk eden, yeniden yaşama tutunmamıza engel olanlara karşı özgürlüğümüze kavuşuruz.
Zehirli gazlarla öldürüldük. Devam ediyor.
Çoluğumuzun, çocuğumuzun rızkı, ekmek yerine kurşun oldu, bedenimize sıkıldı. Devam ediyor.
Enkazlarda bırakıldık. Devam ediyor.
En yüksek duvarlar bize örüldü. Devam ediyor.
Dünya sürgün alanımız oldu. Devam ediyor.
Bu Newroz!
Yeter deyip, başardığımız olmalı.
Newroz ateşiyle özgürlüğe!
Aşk ola…