Futbol, sadece futbol değildir. Futbol ekonomidir. Futbol, siyasettir. Futbol, ideolojidir. Futbol, iktidardır, devlettir. Ve daha pek çok şeydir futbol. “Futbol, sadece futbol değildir” sözü herkesin bildiği üzere iktidarların, baskı ve sömürü çarkını geliştirmek için halkı uyuşturmak, uyutmak, manipüle etmek, gerçek sorunlara odaklanmasını engellemek üzere etkili bir aparat olarak kullanması anlamında kullanılan bir sözdür. Politikacılarla, derin devletle, mafyayla, suç örgütleriyle futbol camiasının arası hep sıkı fıkı olmuştur. Futbol, dünyada devasa ekonominin döndüğü bir endüstri çarkıdır aynı zamanda. Kara paranın en çok yöneldiği, kendine hayat bulduğu alanlardan biri olması hasebiyle iktidarlar ve onun etrafında kümelenen işadamı kılıklı mafyacıların cirit attığı bir ekonomi paydaşıdır. Malum, kara paranın en büyük kaynağı, bizzat devlet ve iktidarla onun etrafında kümelenen işadamı kılıklı mafyadır. Ne kadar ırkçı, faşist, sağcı, devletçi, tekçi ideoloji ile kafası betonlaşmış insan çıkar şebekesi varsa futbol dünyasının ya içindedir ya da orasıyla bir münasebeti vardır.
Bu bütün dünyada nasılsa, Türkiye’de de benzer şekilde hayat bulmaktadır futbol üzerine kurulu çark. Hatta Türkiye gibi Kürt sorunu olan, tekçiliğin ve ırkçılığın müesses nizamın temel dinamiği olduğu ülkelerde futbol siyasetin, ekonominin, sosyolojinin orta yerinde durur, pek çok durumu, pozisyonu belirler. Bütün futbol maçlarında başta Kürtler olmak üzere diğer etnik, dinsel, cinsel gruplara karşı geliştirilen ırkçı slogan, söylem ve saldırılar, kendiliğinden oluşmuş bir durum değil, yıllar içerisinde örülerek geliştirilen bir politikanın sonuç almasıdır. Kürtlere karşı yürütülen savaşta da futbol, bir ileri karakol vazifesini etkili bir şekilde görmektedir.
Fakat futbolu, futbol oyununu, ezilenlerin direniş manifestosuna dönüştürmeyi başaranlar da var. Yani “dövüşenler de var bu soğuk havalarda el ayak buz kesmiş.” Amedspor, futbolu bir direniş destanına dönüştürmüş bir futbol kulübü ve futbol camiasıdır. Devletin, derin devletin, iktidarın, iktidar yardakçısı çetelerin, siyaset kurumunun, ekonomi, yargı ve güvenlik bürokrasisinin organize, sistemli tüm saldırılarına karşı dimdik ayakta durmuş, oynadığının sadece futbol olmadığını, bir onur savaşı olduğunu bilen seyircisinin her türlü desteği ile direne direne kazanabilmiş, zirveye çıkabilmiş bir takımdır. Tüm devlet desteğini, mafya ve çete desteğini, arkasına almış yüz milyonlarca liralık bütçelerle futbol oynayan takımlara karşı direne direne kazanmıştır. Saldırılara uğramış, sahası seyircilere kapatılmış, milyonlarca liralık para cezalarına çarptırılmış bir takım, direne direne kazanmıştır. Bir halkı neresinden vurursanız, neresinden yaralarsanız orasından ayağa kalkar, orasına sarılır, orasından kendini yeniden var eder. Futbol gibi apolitikleştirilmiş, sağcılaştırılmış, ırkçılığın, faşizmin batağına çevrilmiş bir arenadan Kürtler, hem spor yapmanın, takım oyunu oynamanın ruhuna yakışır estetik bir oyun yaratmış hem de değme politikacılara dudak ısırtacak bir politik alan yaratmışlardır. Amedspor, “futbol, sadece futbol değildir”i tersten okutmuştur egemenlere. Irkçılığın yaşayan cenazesi, hamasetin dip siyasetçisi Bahçeli’nin “kapatılmalıdır” dediği Amedspor, halkının gücünü arkasına alarak oyunların en güzelini oynayarak şampiyonluğa koşuyor. “Kapatılmalıdır” buyuran ırkçıların ağzına kapak oluyor.
Siz bu halkı neresinden sınarsanız, neresinden gaspa ve talana kalkışırsanız, bu halk orasına tutunacak, kendisini orasından yeşertecektir. İradesini gasp etmeye kalktığınız Vanlı çocuğun direnen gülümsemesine, Amedspor maçında ellerini havaya açmış, Amedspor kazansın diye dua eden annelere iyi bakın. İyi bakın, bu halkla neden baş edemeyeceğinizi o dua eden dudakların, havaya açılan ellerin gücünden öğreneceksiniz. İnsanların vahşice katledildiği gladyatör arenalarına çevirdiğiniz futbol sahalarının nasıl spor estetiğinin, toplumsal dayanışmanın, umudun ve barışın boy verdiği alanlara çevrildiğini göreceksiniz. Daha direnen Kürt’ten çok şey öğreneceksiniz.