Şimdi de Dîlok’tan depremzede 9 çocuğun annelerinden alınarak, işletmesi İsmailağa Cemaati’ne bağlı yatılı bir Kur’an kursuna verildiği ortaya çıktı. HDP’li Nuray Türkmen, ‘Hepimiz çocuklarla ilgili teyakkuzda olalım’ dedi
Nesli Şahiner
Mereş merkezli depremler 11 kentte büyük yıkıma neden oldu, onbinlerce kişi yaşamını yitirirken, onbinlerce de yaralı var. İktidarın ve devlet kurumlarının çok geç ve yetersiz şekilde müdahale ettiği depremlerden en çok kadın ve çocuklar etkilendi. Özellikle kayıp çocuklar ile tarikatlara teslim edilen çocuklarla ilgili iktidarın yaklaşımı, toplumda büyük tepkilere neden oldu.
Enkazdan çıkarılan, ailesi tespit edilmeyen, kimliksiz ve refakatsiz bazı çocukların tarikatlara verildiği iddiaları basına yansımıştı. Ancak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, bu iddiaları yalanlamıştı.
Çocuklara eğitim veriyorlarmış
En son gündeme düşen bir haber Aile Bakanlığı’nın yalanlamasını boşa düşürürken, bu sorunun büyüklüğünü de bir kez daha gözler önüne serdi. DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; Dilok’tan (Antep) Sakarya’ya getirilen 9 çocuk, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olan ancak işletmesi İsmailağa Cemaati’ne yakın Sakarya Erenler İlme Hizmet Vakfı tarafından yürütülen Mekke Mescidi-Hanife Akın Kuran Kursu’na yatılı olarak verildi. DW Türkçe’nin ulaştığı vakıf yöneticisi, “Mahmut Ustaosmanoğlu’nun müridiyim” diyerek, “Kurs binası bize ait. Bu çocukları, kalacak yerleri olmadığı için Sakarya Müftüsü bize yönlendirdi. Eğitimini Diyanet ile biz veriyoruz” dedi. İl Müftüsü Hasan Başiş ise kursun Diyanet’in kontrolünde olduğunu, eğitimini kendilerinin verdiğini ancak kursun yemek ve temizlik işlemlerini bu vakfın yürüttüğünü söyledi.
Türkmen: Teyakkuzdayız
Konuyla ilgili deprem bölgelerinde sahada çalışan HDP Çocuk Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü ve Parti Meclisi üyesi olan Nuray Türkmen’i aradık.
HDP Çocuk Komisyonu olarak depremden etkilenen, kayıp olan ve tarikat yurtlarına verilen çocukları Meclis’e taşıyacaklarını ve Aile Bakanlığı ile görüşeceklerini aktaran Türkmen, “Çocuklarla ilgili hepimiz teyakkuzdayız” dedi.
Verilerde de tutarsızlık var
Aile Bakanlığı ile iktidar yöneticilerinin refakatsiz çocuklarla ilgili açıkladığı verilerde de rakamsal tutarsızlıklar olduğunu söyleyen Türkmen, “Depremden etkilenen 4.5 milyon çocuk nüfusundan bahsediyoruz. En önemli ve en öncelikli sorunlardan biri de kayıp çocuklar meselesidir. Depremden önce de zaten bu iktidarın tarikatlarla, cemaatlerle çok iç içe ve organik bir ilişki içerisinde olduğunu biliyoruz. AKP MHP iktidarının kendini yeniden üretmesinin de çok güçlü araçlarından biri tarikatlar ve din alanının kullanılması. Depremden önce de çocukların cemaatlere, tarikatlara alındığını, oralarda eğitildiğini ve bazı köylerin tarikat köyleri haline getirildiğini biliyoruz” tespitlerinde bulundu.
Onlarca çocuk kayıp
“Menzil tarikatının güçlü olduğu bir bölgeden bahsediyoruz, dolayısıyla böyle bir organik ilişkide çocukların o tarikat köyüne götürüyor olması çok önemli, öncesinde de şimdi de çok tepki gösterdiğimiz bir konu” diyerek konuşmasını sürdüren Türkmen, kayıp çocuklara da dikkat çekti. Türkmen, “Tarikatlara, Kur’an kurslarına verilen çocukları sürekli gündemde tutmamız, takip etmemiz lazım. Ama ayrıca çok daha önemli bir sorun var, o da kayıp çocuklardır. Bakanlığı zorlamamız gerekiyor, kayıp çocuklarla ilgili doğrudan verileri bizimle paylaşması için” dedi.
Vücut bütünlükleri bozuluyor
Depremin üzerinden üç hafta geçmesine rağmen hala kimlikleri netleştirilmeyen çok sayıda çocuk ve yetişkin olduğuna işaret eden Türkmen, “Kayıp çocuklar nerede, ne kadar kayıp çocuk var? diye sordu. Büyük bir dram yaşandığını dile getiren Türkmen, “Hepimiz sahadayız, çocuk kriz alanında özel olarak çalışıyoruz. Şu anda yetişkinler de çocuklar da vücut bütünlüklerinin bozulmasıyla karşı karşıya. Daha pek çok çocuk ve pek çok yetişkinin kayıp olduğuna dair bilgiler alacağız, artacak bu sayılar. Çünkü enkazlarda şeritler çekilmiş, kepçe ve dozerlerle bu enkazlara giren bir devlet var” diye konuştu.
Tarikatlarda kaç çocuk var?
Kayıp çocukları gündemin en başına koymak gerektiğini vurgulayan Türkmen, çocukların tarikat ve cemaatlerle verilmesinin de sorunun büyük bir parçası olduğunu ifade eti. Türkmen, “Devlet bize şunu söylemiyor; şu kadar kayıp çocuk var, şu kadarı bulundu, şu kadarı şurada, bu kadarı burada diye. Mesela Kur’an kursunda, tarikatlarda, cemaatlerde olan kaç çocuk var? Bunları devletin bilmesi ve kamuoyuna açıklaması gerekiyor. Ve hiçbirimizin kafasında bir soru işareti kalmayacak şekilde açıklaması gerekiyor” sözlerini kullandı.
İktidarı ve kurumları zorlayalım
Aile Bakanlığı’nın ‘cemaatlerde hiç çocuk yok’ dediğini hatırlatarak eleştiren Nuray Türkmen, son olarak şunları söyledi: “Hepimizin gözümüzü açık tutmamız gerekiyor. Çocuklarla ilgili bu sorunları gündemde ve görünür tutup, sorularımızla kurumları zorlamamız gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz, çocuklarla ilgili tüm çocuk kurumlarıyla, Diyarbakır’daki çocuk kriz ağıyla irtibat halindeyiz. Bu iktidarın çocukları düşmanlaştıran politikalarını biliyoruz, zaten güvenmiyorduk, yine güvenmiyoruz. Depremden önce de bu iktidarın, devletin çocukları istismara açık hale getirdiğini, nesneleştirdiğini gördük. Hepimizin çocuklarla ilgili tayakkuzda olmamız gerekiyor.”