Soprano Pervin Çakar, ‘Kürtçe müzik söylerken sanki böyle yerin altından çıkıp filizleniyor ve yukarılarda bir şey güneş gibi doğuyormuş gibi hissediyorum’ dedi.
Herkes onu Kürtçe söylediği operayla tanıdı. Kürt sanatçı Feqîyê Teyran’ın operaya uyarlayarak söylediği “Ay Dîlberê” şiiri büyük beğeni topladı. Evet Pervin Çakar’dan söz ediyorum. Pervin Çakar bir soprano. Alto, mezzo-soprano ve soprano diye 3 ayrı sese ayrılan operada, soprano en tiz kadın sesi demek. Çakar’ınki de en tizi olanı. Sopranonun; lirik, dramatik ve koloratur türlerinden lirik-koloratur sesine sahip Çakar, operayı Kürt müziğiyle harmanlıyor. Mardin Derik doğumlu Çakar, Almanya’da yaşıyor, ancak bir ayağı Türkiye’de. Ziyaret etmek üzere geldiği Diyarbakır’da söyleşi yapmak istediğimiz için bizi kırmıyor. Diyarbakır Güzel Sanatlar Lisesi mezunu Çakar, 2003 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi bölümünü bitirmiş. Yurtdışında eğitim aldıktan sonra opera sanatçısı olmaya karar veren Çakar, Roboski Katliamı’nın kendisinin deyimiyle “yüreğini yaralamasıyla” Türkçe söylediği operanın yanı sıra Kürtçe stranlar da söylemeye başlamış. Hemen Kürt sanatçıları araştırmaya koyulmuş ve anadilini öğrenmek için kursa yazılmış. Böylece, anadilinde opera söylemenin mutluluğuna erişmiş.
‘Anadilimle başardım’
Çakar, opera sanatçısı olmanın bir meslek olarak görülmediğinden yakınıyor ve bir anısını şu sözlerle paylaşıyor: “Opera sanatçılığını meslekten saymıyorlarmış gibi bir tavır var. Diyarbakır’a geldiğimde mesleğimi anlatamıyordum. ‘Bunu tanıtmak mümkün mü?’ diye düşünüyordum. Ancak, şu an bunu bir anlamda başardığımı düşünüyorum. Onu da kendi anadilimde stranları söyleyerek yaptığımı düşünüyorum.”
‘Halkım için Kürtçe opera’
“Nereden çıktı Kürtçe opera fikri?” sorusunu, “Halkımın beni daha iyi tanıması ve operayı tanıtmak için” diye cevaplayarak devam ediyor: “30’lu yaşlara geldiğiniz zaman insan kendi özünüze dönme, kimliğinizi arama, memleket özlemi ve etrafınızdaki birtakım haksızlıkları gördüğünüz zaman onlara daha fazla eğilim göstermeye başlıyorsunuz. Benim de öyle bir döneme denk geldi. Özellikle; Roboski Katliamı beni çok etkiledi, inanılmaz derinden yaraladı.”
‘Haksızlıklar bende iz bıraktı’
Kürtçe opera söylemenin kendisine farklı bir duygu kattığını dile getiren Çakar, bunun nedeni olarak da şunu söylüyor: “Belki buralardan gitmiş olmam. Kürtlerin birtakım haksızlıklara uğraması, adaletsizliklerin olması bende iz bırakıyor. O şarkılarda da o hissi alabiliyorum. Kürtçe müzik söylerken sanki böyle yerin altından çıkıp filizleniyor ve yukarılarda bir şey güneş gibi doğuyormuş gibi hissediyorum” diyor. Kürtçe’nin evrenselleştirilmesi gerektiğini de düşünen Çakar, “Dünyada her yerde mesela bir Balkan müziği ya da bir İran müziğini görüyoruz. Neden Kürt müziği de dünyada bir yer edinemesin” diye belirtiyor.