‘Karneler sizin gelecek bizim’ sloganıyla eylem yaparken işkence ile gözaltına alınan liseliler, gazetemize konuştu. Çocuklar, ters kelepçeyle şiddete maruz kaldıklarını, bazı arkadaşlarının ise başlarına aldıkları darbeler nedeniyle bayıldığını söyledi
Çağdaş Kaplan/İstanbul
İstanbul Kadıköy’de geçtiğimiz gün “Karneler sizin gelecek bizim!” sloganıyla eylem yaparken işkence ile gözaltına alınan liseli öğrenciler, gazetemize yaşananları anlattı. Yaralı ve ters kelepçeli halde saatlerce bekletilen ve işkenceye maruz kalan, ardından sabaha karşı serbest bırakılan liselilerden Baran Yıldırım ve Berivan Han sokakta başlayan polis şiddetinin gece boyu gözaltı aracında sürdüğünü söyledi. Gözaltı aracı içinde yere yatırıldıklarını ve polislerin kafalarına tekmeler attığını, elektro şok uyguladığını belirten Yıldırım, polis merkezi önünde gözaltı aracı içinde 4 saat ters kelepçe ile bekletildiklerini ifade etti. Gözaltı aracına sokulan yunus polislerinin sürekli tehdit ve küfürlerine maruz kaldıklarını kaydeden Yıldırım, polislerin bu şiddetine karşı çıktıklarında daha çok darp edildiklerini söyledi. Polisin bu şiddetle yetinmediğini söyleyen Yıldırım, polisin kendilerini “Sizleri mahallelerinizde de bulup aynısını yapacağız” diye tehdit ettiğini belirtti. Yıldırım, “Polis aracın içinde tavana tutunup rastgele tekme atıyordu. Nefret doluydular” dedi. Polis şiddetine maruz kalan bir başka lisesi Berivan Han ise, polisin gözaltı sırasında kendisini nefessiz bırakmak için yere yatırıp üstüne bastığını söyledi.
Bayıltana kadar vurdular
Han yaşadıklarını şöyle anlattı: “Polis aracının içinde ters kelepçeye karşı çıktık. Bununla birlikte tekrar şiddet başladı. Karakola giderken de saldırdılar. Aracın içinde kafalarımızı ezdiler. Kadın arkadaşlarımızı saçlarından çekip kafalarına vurdular.” Bir arkadaşlarının araç içindeki polis şiddeti sırasında bayıldığını ve ters kelepçeli halde baygın halde yerde bırakıldığını anlatan Han, şöyle devam etti: “Pansumanı da biz birbirimize yaptık. Birbirimizin kanını biz durduruyorduk. 4 saat boyunca ters kelepçeli kaldım. Bir kadın arkadaşımız İskele Karakolu’nda çıplak aramaya maruz kaldı. Bunu kabul etmeyeceğimizi söyledik, direndik. Kadınları ayırdılar. Daha sonra küfür ve hakaretler tekrar başladı. Bir kadın polis ‘Kafalarına sıkacaksın, öldüreceksin bunları’ diye tehdit etti. Vardiyaları uzadı diye bir posta dayak daha yedik.”
Emir-talimatla işkence
Liselilerin avukatlarından Tamer Doğan ise, sokakta çocuklara uygulanan açık şiddetin emir talimat zincirinde yapılan bir işkence olduğunu söyledi. Doğan, “Aslında seçim öncesi toplumsal muhalefete mesaj vermek istiyorlar. ‘Küçücük çocuklara bunu yapıyorsak size ne yapmayız’ diyorlar. Emir de büyük yerden. Eğer dün gece o gençlerin etrafında o dayanışma ağı örülmeseydi, günlerce gözaltında tutup işkence edeceklerdi. Dayanışma sayesinde gençleri alabildik” dedi.
Manisa’daki işkenceyi hatırlattı
Liselilerin sokakta ve gözaltı aracında uğradıkları işkence, 26 Aralık 1995’te, Manisa’da örgüt üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan çoğu ortaokul ve lise öğrencisi olan 16 gencin Manisa Emniyet Müdürlüğü’nde uğradıkları işkenceyi hatırlattı. Manisa’da gözaltına alınan gençler 11 gün boyunca cinsel tacize uğramış, vücutlarına elektrik verilmiş ve ağır işkence altında ifadeleri alınmıştı. O günlerde İzmir’den CHP milletvekili seçilen Avukat Sabri Ergül, ailelerden gelen bir telefon üzerine gençleri bulmak için Manisa Emniyet Müdürlüğü’ne gitmiş ve işkenceye ilk elden tanık olmuştu. Ergül’ün işkenceyi detaylı şekilde belgelemesinin ardından dava hem ulusal hem de uluslararası medyanın gündemine oturmuştu.