Öyle seçim odaklı falan değil bu ittifak. Kadın görmeye tahammül edemeyen her zihniyeti tarihin çöp sepetine gönderecek bir ittifak… Sıfırdan başlamıyoruz… Yeni bir şeyden bahsetmiyoruz, var olanı ileriye götürüyoruz
Özlem Gündüz
İttifaklar tartışması uzunca bir süredir ülkenin neredeyse en sıcak gündemi arasında yer alıyor. Krizi çıkaran da krize çözüm sunan da ittifak diyor. Özellikle şu gerçeği görmekte fayda var. Ülkenin çok kimlikli, kültürlü yapısı karşısında sanki sadece iki seçenek varmış gibi göstermek milliyetçilikten, cinsiyetçilikten, tekçilikten beslenen erkek egemen sistemin ekmeğine yağ sürmekten öteye gitmeyecektir. Yine var olan ittifak tartışmalarını seçim odaklı düşünmek kısa vadede olumlu sonuçlar doğurabilir ancak uzun vadede yine bu sistemi besleyecektir. Nitekim tarihsel deneyimler seçim odaklı ittifakların günümüz itibari ile geldiği noktayı defalarca göstermiştir. Bu anlamda toplumsal sorunları görmeyen her ittifak yok olmaya mahkûmdur. Bu ülkede Kürt sorunu var. Alevi sorunu var. Farklılıklara tahammül edemeyen tek adam rejimini inşa etmek isteyen bir AKP-MHP erkek ittifakı sorunu var. Emek sömürüsü var, işsizliği, yoksulluğu halklara, gençlere özellikle de kadınlara “kader” diye dayatan bir ittifak var. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini körükleyen, kadınları evlere kapatmak isteyen, evlere kapatamadığını zindanlarda rehin alan bir ittifak var. Varlığını kadın mücadelesini sindirme üzerinden inşa etmeye çalışan bu ittifaka en büyük cevap kadın ittifakını kurmaktan geçer. Bu ittifakı kurmak için çok fazla nedenimiz var.
Haklarımıza ve kazanımlarımıza saldırıyı, bizleri ucuz iş gücü olarak gören, erkeğe bağımlı hale getirerek evlere kapatmayı adeta bir yasama ilkesi olarak benimseyen AKP-MHP erkek ittifakına karşı kadın ittifakı diyoruz. Öyle seçim odaklı falan değil bu ittifak. Kadın görmeye tahammül edemeyen her zihniyeti tarihin çöp sepetine gönderecek bir ittifak. Yaşamın her alanında ben varım diyerek kadın dayanışmasını ilmek ilmek örerek demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün olduğu yeni yaşamı hep birlikte inşa edecek bir ittifak.
Sıfırdan başlamıyoruz. Her zamanki gibi gücümüzü dünya kadın hareketinden devraldığımız mirastan alıyoruz. Deneyimlerimizi paylaşmadan aldığımız güçle birlikteliğimizi büyütüyoruz. Yeni bir şeyden bahsetmiyoruz, var olanı ileriye götürüyoruz. Çıkar odaklı kısa vadeli bir mücadele değil bizimkisi. Bin yıllardır süren ve bugün temsiliyetini AKP-MHP üzerinden götüren erkek egemen iktidara karşı uzun soluklu bir mücadele olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmıyoruz. Çünkü kadın ittifakı bugün oluşmuş, oluşturulacak ya da tartışması yürütülecek bir ittifak değildir. Bu ittifak zaten var. Alanlarda meydanlarda, sokaklarda söz ve eylem birliği ile kendini defalarca göstermiştir. Kadın dayanışması ile kadınlar birlikte güçlü diyerek ilanını çoktan gerçekleştirmiştir.
Emine Şenyaşar’ın adalet arayışı bizim adalet arayışımızdır diyerek, Gülistan Doku nerede demekten bir an olsun vazgeçmeyerek, İpek Er’in ölümüne neden olan Musa Orhan şahsında üniformalı şiddetine karşı haykırarak, eş başkanlık mor çizgimizdir diyerek ilan etmiştir. Aysel Tuğluk şahsında tüm kadın tutsakların taleplerini dillendirmekten bir an olsun vazgeçmeyerek, Deniz Poyraz isyanımızdır diyerek duruşma salonlarını doldurarak zaten bunu göstermiştir. Tek adamın imzasıyla çıkarılan bir gece yarısı kararnamesi ile kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilenlere karşı “Biz bitti demeden bitmez” diyen kadınların ittifakının yeni bir şey olması mümkün değildir zaten.
Kadın özgürlük mücadelesi uzun soluklu bir mücadeledir. Ancak bu mücadelenin her geçen gün büyüyerek ilerlemesindeki en büyük etken birbirine dokunmaktan, anlamaktan ve dayanışmadan bir an olsun vazgeçmemekten geçiyor. Nerede bir yoksulluk varsa orada bir kadın vardır. Nerede bir adaletsizlik varsa o adaletsizlikten en büyük payı kadın alır. Nerede savaş varsa orada en ağır bedeli kadın öder. Ancak su götürmez bir gerçek var ki nerede bir mücadele varsa o mücadelenin öncülüğünü de kadın yapar. Allayıp pullamıyoruz, deneyimlerimiz bunu hem bize hem de erkek egemen iktidarlara defalarca gösterdi. Kadın özgürlük mücadelesine saldırının derinleşmesi bu yüzdendir.
Yaşamın hiçbir alanında kadın görmeye tahammül edemeyen erkek egemen iktidar saldırılarını derinleştirmekten bir an olsun vazgeçmiyor. Bu saldırıların temelinde kadın özgürlük mücadelesinin ne kadar güçlü olduğunu bilmesi yatıyor. Düşmanın dahi erkek olmasını istiyor. Karşıdaki düşman kadınsa bu onu daha da saldırganlaştırıyor. Kadınların direncini de mücadeleden vazgeçmeyeceğini de çok iyi biliyor. Yaratmak istediği “makbul kadın” rolüne karşı sesini isyanını dile getiren her kadını hedef göstermesi, tehdit etme cüreti de tam olarak buradan geliyor.
Sezen Aksu’ya yönelik gerçekleştirilen linç kampanyası, Şebnem Korur Fincancı, Semra Güzel’in hedef alınması ve buradan ismini sayamadığımız birçok kadına saldıranlara çanak tutan zihniyet “makbul kadın” rolünü dayatanlardır. Bunlar münferit olaylar değildir bizatihi erkek egemen iktidar, erkek medya ve erkek yargı ortaklığı ile gerçekleştirilen saldırılardır. Planlı, programlı ve organize yürütülen bu saldırılara karşı kadın örgütleri, yapıları, platformları söz ve eylem birliği ile gereken cevabı misliyle vermiştir.
Şimdi ise bu söz ve eylem birliğini daha ileri bir aşamaya götürerek AKP-MHP erkek ittifakını gönderme zamanıdır. Bunu da hep beraber sahaya inerek, kadınlara güven ve cesaret vererek, kadın örgütlenmesini ve dayanışmasını güçlendirerek yapmamız mümkündür. Kadın ilkelerimizi toplumsal ittifakla birleştirerek eşitlik ve özgürlük programlarında ortaklaşabiliriz. Kadınların ne istediğinin cevabını kadınlardan tekrar dinlememiz ve bu krizli süreci kadınların birlikte yol aldığı bir demokratik siyaset birliğine çevirebiliriz. Kadın ittifakı ya da kadın dayanışması diyebileceğimiz ama ismi ne olursa olsun kadınların erkek ittifakına karşı demokrasi, adalet, özgürlük mücadelesi yürütenlere yön verebileceğimiz bir ittifaktır kuracağımız.
Evet, çok fazla gerekçemiz var bu ittifakı kurmak için. Adını koymak için. Erkek siyasetin toplumu çift taraflı kutuplaştıran ittifaklarına karşı haklarımız ve hayatlarımız hakkında söz ve karar yetkisi bizlerindir diyen kadınların ittifakını ilan etme zamanıdır. En üst perdeden bizler hakkında söz kurma cesaretini gösteren erkek siyasete karşı demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana tavır alan biz kadınların buna her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır.
*HDP Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı
*Yeni Yaşam Kadın Eki’nde yer alan diğer yazıları okumak için tıklayınız