Savaş uçakları ile Roboski’de 34 kişi katledildi. 8 yıldır sorumlular bulun(a)madı
Medine Mamedoğlu/Şırnak-Jinnews
Tarih 2 Aralık, günlerden pazartesi yer Til Rifat saat 14.00 sıralarında ajanslara bir haber düşüyor: “YPG kontrolünde bulunan kentte TSK kontrolündeki bölgelerden gelen top atışları ile yapılan bombardımanda 8’i çocuk 9 sivil yaşamını yitirdi.” Haberden sonra çekilen görüntülerde bir odada yan yana dizili siyah torbalar içinde çocuk cenazeleri duruyor. Daha fotoğrafa bakıp “Ne olmuş?” demeye kalmadan bir anne çocuklardan birine sarılıp “Amûde rabe Amûde, Amûde rab (Amude kalk Amude)” diye ağıt yakıyor. Patlamada yaşamını yitiren çocuğunun kanlar içindeki yüzünü öpüp okşayarak bir umut kalkar diye dakikalarca bekliyor. Sur’u, Cizre’yi ve Nusaybin’i gören bir gazeteci olarak şaşırmadım bu fotoğrafa. Herkes gibi benim de yan yana cenaze torbalarını gördüğümde aklıma ilk olarak Roboski geliyor.
Herkesin Til Rifat gibi belki de adını katliamlardan öğrendiği Roboski. Her yeni bir yıl özellikle Kürde mi katliam olur, yalnızca Kürde mi ölüm getirir bilinmez ama Roboski’den sonra aralıkların kansız geçtiğini hatırlamak zor. Til Rifat’taki çocukları sokakta oyun oynarken bulan bombalar sınır noktasında bulunan köyleri nasıl bulmasın diye soracağız önce kendimize, sonra da Roboski’den sonra 8 yıldır her ay yaşanan bir katliamda Kürde düşen ölümün, coğrafyanın bir kaderi olup olmadığını. O yaşta aklımız Roboski’de ne olduğunun pek farkında değildi ama şimdi ne yaşandığını iyi biliyoruz. Roboski’den sonra yaşanan her katliamı anlayacak kadar büyüdük diyerek yoluna düştüğümüz Roboski köyüne varıyoruz. Her aralık ayında olduğu gibi bu sene de köy bizi rüzgarlı havası ve karlı dağları ile karşılıyor. Olayın yaşandığı günde fotoğraflardaki kar yığını içindeki katırlar ve cenazeler gözümüzün önüne geliyor. Her kar yağdığında “Acaba o günleri hatırlıyorlar mı?” sorusu aklımızdan geçerken kapısından girdiğimiz ilk evde yaşamını yitiren 34 kişinin duvarda asılı büyük tablosu bize sessizliği ile cevap veriyor. 8 yıldır üzerinde nice ağıtların, şarkıların söylendiği filmlerin çekilip kitapların yazıldığı Roboski’de eksik olan şey hala gelmeyen ‘adalet’.
Kıyafetlerini kokluyor
“Biz Erdoğan’ın parasını istemiyoruz. Biz sadece adalet istiyoruz” diyerek konuşan ve 8 yıldır en ufak bir adım atılmamasına tepki gösteren katliamda yaşamını yitiren Nevzat Encü’nün annesi Nahide Encü, adalet kelimesini kullandıktan sonra sessizleşiyor. Elinin altında bulunan bohçadan çıkardığı eşyaların ne olduğunu anlatmasını merakla beklerken bohçadan ilk olarak Nevzat’ın fotoğrafı çıkıyor. Sonra çıkardığı okul elbiselerini koklayan anne, “Bunlar benim oğlumun giydiği son elbiseler, bak görüyor musun kıvırdığı kolu bile aynı, hala kokusu var bunlarda” diyor. Her gece uyumadan önce çıkarıp kokladığı elbiseleri gözyaşları içinde öpüp koklayan anneyi gören aile bireyleri de acıya ortak oluyor. Annenin gözyaşlarını kamerada kayıt altına aldığımız anlarda gözümüze Asmin çarpıyor. Annesinin elbiseleri aldıktan sonra yere bıraktığı ağabeyinin fotoğrafını alıp kucağına koyuyor. Katliamdan 3 yıl sonra dünyaya gelen Asmin 5 yaşında. Hiç tanımadığı ağabeyini fotoğraflardan ve annesinin sürekli fotoğrafını öpüp koklamasından tanıyor.
Aynı seslerle uyanıyorlar
Öperek uğurladıkları çocuklarının son bakışlarını akıllarını kazıyan Roboskili annelerin payına katliamdan 34 mezar taşı düştü. “80 kiloydu benim oğlum benim elime dört kiloluk bir cenaze parçası verdiler” diyerek yaşadıkları acıyı biraz olsun anlatmaya çalışan anneler 8 yıldır kara elbiseleri ile aralık ayını bekliyor. Günlerce kaldığımız köyde tek bir annenin başını yastığa koyduğunu görmezken köyde ne ölenler için bir taziye ne de evlenenler için davullu zurnalı bir düğün yapılıyor. 8 yıldır yasın kalkmadığı köyde evlerin ışıkları ise tek tük sönük kalıyor. Bombalar ile hayatları, hayalleri ellerinden alınan gençlerin çocukları ve kardeşleri de köyde hala sınırın diğer tarafına atılan bomba sesleri ile güne uyanıyor.
313 hafta yani 2 bin 186 gün
8 yıl, 313 hafta, 2 bin 186 gündür. “faillerin” bulunması için her gün ‘Adalet’ arayan annelerin çoğunun gözündeki yaşlar kurudu. “Adalet” diye diye kuruyan yaşlarının akmadığını ağlayamadıkları zaman çektikleri derin bir iç çekişleri ile anladığımız anneler kara mezar taşları arasında 8 yıldır bıkmadan bu kelimeyi dile getiriyor. Tarifi imkansız dediğimiz acılar vardır. Roboski bu coğrafyada kendi yaranızdan doğru baktığınızda anlamakta zorlanacağınız ve kendi yaranızdan utanacağınız birkaç yerden biri ya da tek yer… Kara mezar taşları arasında anneler ile birlikte gezerken kendi acılarımızın ne kadar önemsiz olduğunu anlıyoruz önce, sonra da “Amûde rab” diye bağıran anneyi. 8 yıl önce ağıt yakarak parçalanan cenazeler arasında ağıtları birbirine karışmış onlarca anne için de Amûde’nin annesi için de adalet ne zaman gelir bilmiyoruz. Yaşı henüz 5 olan Asmin’in her aralık abisinin eline aldığı fotoğrafla o karlı yolu çıkıp mezarlıkta adalet araması kadar aklımız eriyor hem ölümlere hem de adalete. Şimdi Roboski’de, Cizre’de, Sur’da ya da daha yeni olan Til Rıfat’ta çocukların üzerine düşen bombalar coğrafyanın bir suçu muydu?
34’lerin en küçüğü Orhan…
Katliamda yaşamını yitiren her bir gencin hikayesi vardı. Ölüme el ele tutuşarak belki bizi görmez diyerek katır ve taşların altına sığınan gençlerden en küçüğü Orhan Encü. Bilgisayar almak umuduyla gittiği kaçaktan abisi Zeydan ile aynı katır üstünde cenazesi köye döndü. “Katırın boyu kadar yoktu boyum, boylu boyunca yatan bir ölü de olamadım” sözleri ile anılan Orhan’ın cenazesi siyah bir poşet içerisinde ailesine verildi. Tabuta sığmadığı için verilen poşet içerisinde defin edilen Orhan’ın bilgisayar hayalleri de abisiyle birlikte bulutların ardında kaldı.
TJA: Üzeri kapatılıyor
Roboski Katliamı’nın yıl dönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan TJA, katliamın sorumlusunun iktidar olduğunu belirterek, Roboskili ailelerin adalet arayışına ortak olduklarını ifade etti. “Cumhuriyet tarihi boyunca Dersim’den Maraş’a, Zilan’dan Roboski’ye onlarca katliam yaşandı” denilen açıklama şöyle devam etti: “Kaza’ ve ‘yanlış istihbarat’ gibi söylemler ile üzeri kapatılmak istenen katliamın üzerinden 8 yıl geçti. Bu süre içerisinde hak arayan Roboskili aileler gözaltına alındı, tutuklandı, kurdukları dernek kapatıldı. Milletvekillerinden oluşan komisyon ‘Kasıt yok’ raporu vererek adeta katliamı onaylamıştır. Devlet ve iktidar şiddetine karşı, başta Roboski Katliamı olmak üzere her türlü haksız, hukuksuz uygulama, baskı, katliamın karşısında adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz.”