Yaşanan kuraklığa karşı ‘yapay zeka’ önerileriyle çiftçilerin ürün seçimi yapabileceği iddia edildi
Dünya üzerinde derinleşen ekolojik krize bağlı gelişen küresel ısınma nedeniyle kuraklıkla mücadelede pansuman çözüm önerileri yapılırken, aşırı üretim ve tüketim politikalarına yapılan eleştiri yok denecek kadar az. Küresel ölçekte yaşanan su kıtlığına yönelik yapay zeka kullanımı önerilirken, benzer öneri Türkiye için de yapıldı. Özellikle tarımda ve kentlerdeki su kullanımına yönelik yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesiyle tasarruf sağlanabileceği belirtildi. Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı Programı Dr. Öğretim Görevlisi Selen Çekinir, “Yapay zeka sistemleri ile çiftçiler hava durumu, toprak koşulları ve geçmiş verim verileri gibi etmenleri analiz ederek, kuraklıkla ilgili kayıpları azaltmak için ürün seçimi ve ekim stratejileri hakkında bilinçli kararlar verebilir” önerisinde bulunurken, çiftçinin ne üreteceğine karar veremiyor olması öneriyi anlamsızlaştırıyor.
Üretimde çiftçinin söz hakkı yok
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tarımın her aşamasını sermaye kontrolüne veren yönetmelik çiftçiyi kendi toprağında maraba konumuna sürükledi. Bakanlık tarafından hazırlanan ‘tarımsal üretimin planlamasına yönelik usul ve esasları düzenleyen yönetmelikle’; üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri üretiminde tarım havzası veya işletme bazında üretimin planlanmasını kapsarken, buna göre çiftçinin izin almadan üretim yapması yasaklandı. Tarım Bakanlığı geçtiğimiz yıl tarımı desteklemek için 4 başlıktan oluşan eylem planı hazırladığını açıklamıştı. Plana göre, çiftçilerin ne ekeceğini belirledikten sonra üretime geçmeden bakanlıktan izin alarak üretim yapacağı vurgulanırken, bu süreç tamamen bakanlığın atayacağı komitelerin inisiyatifine bırakıldı. Yani çiftçinin ne üreteceğine yönelik karar vermesi ortadan kaldırılırken, her yıl bu komitelere giderek ne ekeceğini öğrenmesi gerekecek.
İzin almak zorunlu
Eylem planında sözleşmeli üretimin artırılması yer alıyordu. Böylelikle çiftçi kendi toprağında şirketlerin marabası olarak çalışırken, bu süreçte tarımda belli şirketlerin tekel konumuna getirilmesi sağlanarak, tarımsal üretimde çiftçinin-köylünün hiçbir inisiyatifi kalmayacak biçimde düzenleme gerçekleşti. Eylem planında ayrıca; Çay, toprak koruma ve arazi kullanımı, su ve mera kanununda değişikliğe gidileceği yer almıştı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik” ve Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelikle tarımda izin almadan üretim yapma dönemi resmen sona erdi.
Yönetmeliğe dava açıldı
Dokuz çevre derneği ve iki yurttaş tarafından iktidar tarafından yayınlanan yönetmeliğin kamu yararını düzenlemediği için iptal davası açıldı. Dava ile ilgili yapılan açıklamada, “AKP, 2010 referandumunda ‘özgürlükler ve insan hakları‘ kandırmacasıyla ülkeyi nasıl faşizan ve özgürlüklerin yok edildiği, insan haklarının tehlikede olduğu bir hale getirdiyse; şimdi de ‘tarımsal üretimin planlanması’ kandırmacasıyla kırsaldaki küçük çiftçimizin ve hayvancımızın geleneksel üretim yöntemlerini bitirmeye çalışıyor. Küçük çiftçi ve hayvancıyı bitirmeye yönelik bu yasal düzenlemeyle; üretim izni vermeyeceği küçük çiftçiyi topraklarını terk etmeye zorlayarak tarımı ve hayvancılığı tamamen büyük endüstriyel tarım ve hayvancılık şirketlerinin egemenliğine bırakmak istiyor” diye belirtildi.
EKOLOJİ SERVİSİ