Uzun yıllardır küresel iklim değişimine yönelik yapılan zirvelerde adeta tiyatro sahneleniyor. Dünyanın başına bela olan kömürlü termik santraller başta olmak üzere, kapitalist dünya karbon yakıtlardan vazgeçmiyor.
Birleşmiş Milletler 24.İklim DeğişikliğiKonferansı (COP24)ikinci haftasına girerken Belçika merkezli Sağlık ve Çevre İttifakı(HEAL) yayımladığı yeni raporunda, halk sağlığının korunması ve hava kirliliğinin önlenmesi için bütün termik santrallerin kapatılması ve Türkiye ile Avrupa’nın linyittüketiminden vazgeçmesi çağrısında bulundu. “Linyit kömürü: Sağlık etkileri ve sağlık sektöründen tavsiyeler” isimli rapora göre, Türkiye’de 2016 yılında 70,2 milyon ton linyit üretildi ve üretilen linyitin yarısından fazlası kömürlü termik santrallerde kullanıldı. Türkiye’de işletmedeki 27 kömürlü termik santralin 11’inde linyit kullanılıyor, başka bir deyişle 19,9 GW kömürlü termik santral kapasitesinin yüzde 52’si linyit kömürüne dayanıyor. Ülke, bu linyit üretimiyle dünyada dördüncü, Avrupa’da ise ikinci sıraya oturuyor.
Hastalıklarda artış var
İklim değişikliğinin en temel nedenlerinden biri olan kömürün sağlığa etkilerinin altını çizen Halk Sağlığı Uzmanları Derneği(HASUDER) üyesi Doç. Dr. Çiğdem Çağlayan, “Bugüne kadar yapılmış birçok araştırmada kömürlü termik santrallerin mevcut olduğu bölgelerde astım, kanser,KOAH gibi hastalıklarda artışa neden olduğu yadsınamaz bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca Türkiye’de kömürlü termik santrallerin, yarattıkları hava kirliliği sebebiyle yılda yaklaşık 3 bin erken ölüme sebep olduğu tahmin edilmektedir.”
Kömürün temizi olmaz!
Temiz kömür diye bir şeyin olmadığının altını çizen HEAL Türkiye Danışmanı Funda Gacal, “Zonguldak’ta taş kömürünün nasıl bir hava kirliliğine sebep olduğunu görüyoruz. Resmi rakamlar, hava kirliliğinin hem Türkiye’nin hem Dünya Sağlık Örgütü’nün limitlerinin çok üstünde olduğunu ortaya koyuyor. Yeni raporumuz, Türkiye’de aynı miktarda elektrik üretmek için taş kömüründen üç kat daha fazla linyit kullanıldığını ortaya koydu. Bunun daha fazla kirlilik ve olumsuz sağlık etkisi anlamına geldiğinitahmin etmek zor değil” dedi.
Termik santraller her yerde
Türkiye’de nerede kömür madeni varsa oraya termik santraller planlanıyor. Alpu’ya yapılmak istenen termik santral bunlardan sadece biri. Türkiye’de çalışan en büyük termik santrallere bakıldığında ise yine linyit ana yakıt kaynağı olarak ortaya çıkıyor. Afşin Elbistan A ve B linyit santralleri ve Yatağan başta olmak üzere Muğla’daki linyit yakıtlı santraller buna örnek gösterilebilir. Son yıllarda yeni kömürlü termik santral planları ile gündeme gelen Eskişehir, Çanakkale ve Tekirdağ gibi şehirlere yapılmak istenen santrallerin neredeyse hepsinde linyit kullanılması hedefleniyor.
Avrupa da kömürcü
Türkiye’yle beraber Avrupa’daki diğer ülkeleri de inceleyen rapora göre, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı Avrupa’daki ülkeler dünyadaki linyitin yüzde 50’sini üretip tüketiyor ve Avrupa’daki kömürlü termik santrallerin yüzde 40’ı linyitle çalışıyor. Avrupa Birliği’nin en büyük, en kirli ve insan sağlığına en zararlıtermik santrali Polonya’daki Belchatow santrali de yine linyit kullanıyor. Avrupa ülkelerine, yüksek linyit üretim ve tüketim modelleriniterk etmeleri ve acilen linyit de dahiltüm yeni kömürlü termik santral projelerinden vazgeçmeleri için çağrı yapılıyor.
Türkiye lider
Türkiye hem sayı hem de kapasite bakımından Avrupa ülkeleri arasında en fazla yeni kömürlü termik santral planlayan ülke olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz cumartesi COP24 kapsamında düzenlenen İklim ve Sağlık Zirvesi hakkında konuşan Gacal “Linyit özelindeki veriler, linyitin iklim üzerinde son derece yıkıcı bir etkisi olduğunun altını çiziyor. Ancak buna rağmen Avrupa’da ve Türkiye’de 2010’dan bu yana linyit üretiminde belirgin düşüş gözlenmedi. Binlerce politikacının bir araya geldiği iklim zirvelerinde ise insan ve diğer canlıların sağlığının ana konu olmadığını görüyoruz” dedi.
EKOLOJİ SERVİSİ