Avrupa, zaten atlatılamayan pandemide ikinci zirveyi yaşamaya başladı-başlayacak.
Biraz da bu yüzden liderleri hem ülkedeki durumu hem de dünya ilişkilerinde zorlanıyor.
Avrupa’nın iki lideri -Merkel ve Macron- çaktırmamaya çalışsalar da zor durumdalar.
Macron bir haftadır, geceleri sokağa çıkma yasağı uyguluyor pek çok şehirde.
Öğretmenin kafasının kesilerek öldürülmesi, Fransa’da yeni bir şok etkisi yaptı.
Şimdi bir de bu kaosu yönetmeye çalışıyor. Sert önlemler alınmaya başlandı.
Almanya’daki cami baskını da, yolsuzluk nedeniyle deniliyor ama ilgili sayılabilir.
Erdoğan, katledilen öğretmen için Fransa’ya üzüntülerini halen bildirmedi.
Üstelik ülkesindeki ÖSO kılıklı IŞİD’çilerin gösteri yapmasına izin verdi.
Dahası radikal Müslüman tepkisinin lideri olduğunu iddia eden pozlarda.
Dişine uygun sandığı Macron’a kafa tutarken, cepheyi genişletip Almanya’ya da sardı.
Almanya+Fransa, Avrupa Birliği demektir. Nitekim topyekün tepkiler geliyor.
Türkiye pazarını kaybetmek istemeyen AB, Erdoğan’a yumuşak davranıyor.
Karşılıklı boykotlar ve karşılıklı restler ne kadar ciddileşir pek bilemiyorum.
Ama CHP, Erdoğan’ın kayığına yine bindi bile. AKP, ilk kazancını elde etti yani.
AKP’nin iktidarını sürdürebilmesi için gerginliğe ve hatta savaşa ihtiyacı var.
Libya’dan ekarte oldu gibi. İdlip’teki varlığı devam ettirilemez halde.
İçinde olduğu Azeri-Ermeni savaşına bir türlü -resmen- müdahil olamıyor.
Yunanistan’la savaştırmıyorlar ve kendisi de bunu pek istemiyor galiba.
Türkiye’de ekonomi ancak faizi sürekli artan borçla döndürülebilir durumda.
Ancak bunu her geçen gün yoksullaşan kitlelere anlatmakta zorlanıyoruz:
Çünkü dini ve milli hassasiyeti yüzünden yoksulluğunu hiç önemsemiyor.
Para savaşa harcanmasa, cebine para girebilecek, karnı doyacak oysa.
Türkiye’nin savaşla başkasından toprak, yeraltı kaynağı kazanması zor.
Dahası bunun sıradan halka hiçbir yansıması söz konusu değil.
Ancak savaşta kazanan sadece silah satanlardır: Mesela Albayraklar…
PANDEMİ EKONOMİK KRİZİ DERİNLEŞTİRİYOR,
KAPİTALİSTLERE SAVAŞ GEREK, SAVAŞ…