Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalmakta olan Mehmet İşsiz gönderdiği mektubunda şöyle diyor: “Cizîrliyim. 10 çocuk babasıyım. Aldığım ceza, müebbet + 15 yıl hapis cezası. Size yazmamın sebebi, bu durumumu anlatmak ve bu ağır hak ihlallerinin duyulması, bilinmesidir. Ben 10 çocuk babası bir insan olarak dışarıda kendi ekmeğimin peşinde, ailem için çabalayan biriydim. Cizre Belediyesi’nde makam şoförü olarak çalışıyordum. 2011-2012 yılları arasında Cizre Belediye Başkanı şoförüydüm. Şu an burada olma sebebim, anlatsam inanılır elbet ama her hatırladığımda üzerimde bu kadar yıl hapis ağırlığı bırakan bir komplo, bir haksızlıktan dolayıydı.
Hiçbir şeyden haberim yokken, o kadar talihsiz bir şekilde bu duruma düşürüldüm ki, savcılık yani iddia makamı benim verdiğim ifademi iddianameme koymadan, kendi ceza verebilecekleri şekilde en uygun hale getirilerek bir ifade oluşturuldu. Öyle ki, devletin kendi emniyet birimi-polisi, devlet çalışanı savcılığın benim ceza almama gerekçe gösterdiği ses kayıtlarının bana ait olmadığını tespit edip, belirlemesine rağmen, iddia makamı, o sözler bana aitmiş gibi gösterip, bunun üzerinden cezalandırdı. Ve hem de benim ifademi-savunmamı dosyaya dahi eklemeden!
Hiçbir somut delil olmamasına rağmen olayla bir ilgim olmadığı belirlenmesine rağmen mevzu bahis olayda kendisi için bir avukat dahi tutamayan ben bunca cezaya maruz bırakıldım. Dosya üst mahkemeye gitti, verilen ceza yerinde bulunmadı, düşürülmesi gerektiği belirtildi. Ağır Ceza Mahkemesi aynı asılsız suçlamayı devam ettirerek mağduriyetime sebebiyet verdi. Normal şartlarda yoğunluktan dolayı bir dosyaya yıllar sonra bakabilen Yargıtay, her ne hikmetse, benim dosyama birkaç hafta içinde hüküm kurdu ve cezam onandı! Kendim için bir avukat bile tutamadım. 10 çocuk babası bir insanın ekonomik gerçekliğini takdir edeceksinizdir. Barodan tayin edilen bir avukatla kendimi savunmaya çalıştım.
Emniyetin ‘suç delili’ sayılan telefon tapeleri ‘Mehmet İşsiz’e ait değildir’ raporuna rağmen, sanki bu rapor uzay boşluğuna sunulmuş gibi dosyaya konulmadı ve o tapeler şahsıma ait gösterilerek şifre-örgütsel şifre gibi sunuldu ve bunun üzerinden cezalandırıldım. İnsanların hayatlarıyla oynamak bu kadar kolay mı gerçekten? Dışarıda geçimini bile sağlayamayan, görüşüme bile gelemeyen ailemi, çocuklarımı bu şekilde haksız yere mağdur etmek, ortada bırakmak hangi dinin, hangi kanunun içine sığar, hangi vicdanla ifade edilebilir?”
* * *
Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalmakta olan Garibe Gezer, sürgün edildiği Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tekli hücrelerde tutuluyormuş. Tarsus’tan götürdüğü eşyalardan kıyafetleri haricinde hiçbir şeyi yanına almasına izin verilmemiş ve yazdığı mektupları dışarıya gönderilmiyor ve sorunlarının çözümü için verdiği dilekçelerine cevap verilmiyormuş. Bunun üzerine Garibe Gezer, süresiz açlık grevine başlamış. Bir oğulları da Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Gezer ailesi, Mardin Dargeçit’te yaşamakta ve çocuklarının görüşüne gitmekte zorlanmaktadır. Aile çocuklarının, kendilerine yakın bir yere sevk edilmesini istiyor.
* * *
Azadiya Welat gazetesinin eski yazıişleri müdürlerinden İsmail Çoban, yargılandığı üç ayrı dosyadan toplamda 14 yıl 10 ay hapis cezası almış bulunuyor. Şu anda Tarsus 3 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan İsmail Çoban, 25 Mart 2020 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Virüsten dolayı bizlerde de bir tedirginlik yok değil. Virüsün cezaevlerine gelmesi büyük bir yıkım olur. Ciddi tedbirlerin alındığı da yok. Sadece aktiviteler ve sevkler durdurulmuş bulunuyor. Bunlar bir önlem sayılmaz ya da çok ciddi bir önlem değil. Bizler de süreci haberlerden takip ediyoruz. Bunun dışında hepimiz çok iyiyiz. Okuyoruz, düşünüyoruz, yoğunlaşıyoruz, yazıyoruz, sohbet ediyoruz, koğuş içinde kimi sosyal aktiviteler yapıyoruz. Yani oldukça yoğun geçiyor günlerimiz. Buraları iyi biliyorsun. Nasıl bıraktıysan öyle işte…”
* * *
Urfa-Siverek T Tipi Cezaevi’nde bulunan Dr. Ayhan Kavak’ın bana göndermek istediği bir mektup, sakıncalı bulunarak el konulmuş. Mektupta Yaba dergisinde yer alan bir yazıya değinen Ayhan Kavak’ın mektubunun kendisine verilmesini, daha doğrusu bana gönderilmesini umuyoruz.
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Garibe Gezer – Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi
M. Zeki Deniz – Bolu F Tipi Cezaevi
Mehmet Boğatekin – Burhaniye T Tipi Cezaevi
Mehmet İşsiz – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
İsmail Çoban – Tarsus 3 nolu T Tipi Cezaevi
Posta Kutusu: 253
Yenişehir
ANKARA
e-mail: aykol267@gmail.com