Türkiye ile Rusya ilişkileri kırılganlaştı. İdlib’de kuzeye itiyor. Wagner’in Moskova’ya yürümesi güven bunalımı yarattı. Ege, Doğu Akdeniz’de Rusya ile yol alamayacakları algısı doğdu. Ortadoğu’ya, Karabağ’a yansıma olacak
Mehmet Ali Çelebi
Türkiye’nin bir süredir Rusya ile NATO arasında salınımda olması sık ve hararetli bir şekilde gündemleşiyordu. NATO (North Atlantic Treaty Organization) 4 Nisan 1949’da 12 ülke tarafından kurulan askeri yapı… Sovyetler Birliği etki sahasına karşı, devrimci dalgaları önleme hedefiyle kurulan NATO, çok sayıda ülkede darbelere, katliamlara, bölgesel savaşlara destek verdi ve düşük yoğunluklu savaşları büyütmesi ile dünyanın en büyük terör organizasyonuna dönüştü. Büyük bütçesi bulunan NATO, demokrasi, adalet, eşitlikçi paylaşım ve özgürlüklerin genişletilmesini isteyen halklara karşı; orman, su ve denizleri korumaya çalışanlara karşı devletlerin zor gücünü, devasa hava, kara, deniz güçlerini kullanarak insanlığa karşı suç işleyen ve savaş suçları nedeniyle lağvedilmesi gereken bir organizasyon.
1952, 1955, 1982, 1999, 2004, 2009, 2017 genişlemesiyle, Varşova Paktı üyelerini de bünyesine almasıyla üye sayısı 30’a çıkmıştı. Öyle ki tek adamlık için anayasa değişikliği taslağına itirazlar yükselince Yüksek Sovyet’i ve parlamentoyu lağvettiğini açıklayan, bu nedenle tepki çekip protesto edilen Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in 4 Ekim 1993’te Parlamento’yu bombalatmasına, birkaç günde bazı kaynaklara göre 187 bazı kaynaklara göre 1500 kadar kişinin katledilmesine destek oldu. Katliam ve tutuklama furyasının ardından Yeltsin’in 12 Aralık 1993’te yaptırdığı referandumla yüzde 58,4’ün Anayasa değişikliğine evet dediği ilan edilecektir.
NATO, Rusya’da solun yeniden yönetime gelmesini önlemek için Yeltsin’in 31 Aralık 1999’da ani bir kararla istifa edip koltuğu bıraktığı Vladimir Putin’e destek oldu.
Sosyalist dip dalgaları ortaya çıkmasın, devrimci halk hareketleri sokakları ısıtıp yeni umutlar yeşertmesin, toplumsal zeminde liberal oksidasyon perçinlensin diye NATO-Rusya Konseyi de kurdu.
Sokakların potansiyelini ezmek, devrimci vizyonu örselemek için Yeltsin’i başta tutma gayretkeşliğindeki 27 Mayıs 1997 Paris NATO Zirvesi’nde NATO-Rusya Federasyonu Kurucu Senedi ile NATO-Rusya Daimî Ortak Konseyi kararı imzalanacaktır. NATO-Rusya Konseyi kapsamında Devlet ve Hükümet Başkanları toplantılar yapıyordu. Sovyet-Varşova Paktı dağılınca NATO hedefsiz kalıp bocaladı. Sürekli “dış düşman” argümanıyla ülkelerde korku yaratıp kendisini büyüten NATO üyeleri bütçeleri aksatıyor, NATO’yu motive edecek birşey kalmadığı söyleniyordu.
Öyle ki Kasım 2019’un ilk haftası ABD, Almanya, İngiltere ile birlikte NATO’nun kare asından biri olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron İngiltere merkezli Economist dergisine verdiği röportajda, “Şu anda yaşadığımız NATO’nun beyin ölümüdür” demişti.
Zamanla Putin muhalefeti temizleyip, oligarkları kendisine bağlayınca Rusya ile NATO arasına buzlar girdi.
NATO’nun Rusya sınırındaki ülkeleri de bünyeye alma çabası, Ukrayna yönetiminde Şubat 2014 çalkantısı, Donbass çatışmaları ve 2014’te Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ilişkilerde rezonanslar yarattı.
24 Şubat 2022’de Rusya, Ukrayna’ya savaş açınca tarafsız olarak 21. yüzyılın ilk çeyreğine gelen Finlandiya ve İsveç, panikle NATO üyeliğine başvurdu. Ukrayna da 30 Eylül 2022’de NATO’ya üyelik için resmen başvuruda bulundu.
Rusya yönetimi sınıra yakın ülkelerin üyeliği halinde sert yanıtlar vereceklerini söylüyordu. 28-30 Haziran 2022’deki Madrid NATO Zirvesi’nde İsveç, Finlandiya ile Türkiye üçlü protokol yapmıştı.
Türkiye’nin Kürtleri, Rojava statüsünün sona erdirecek politikalara destek talebini ana gündem yaparak istediği şartları yerine getirdiği kanaatini açıklayan AKP-MHP yönetimi 31 Mart 2023’te Finlandiya’nın NATO üyeliği belgesini Meclis’ten geçirdi. Brüksel’deki NATO karargahında 4 Nisan 2023’teki törenle Finlandiya resmen 31. NATO ülkesi olmuştu. Rusya seyretmek durumunda kaldı.
NATO, Finlandiya ve İsveç’i hayat-memat meselesi yapmıştı. Çünkü Kuzey Kutup Dairesi’nin yani Arctic bölgesinin askeri kontrolü, Arctic buzulları erirken Rusya’nın buradan rahatça Atlas Okyanusu’na ulaşımına setler çekebilmek, ortaya çıkacak alanlardaki petrol-doğalgaz, maden vb kontrolü, Baltık Denizi’nde ve Karadeniz’de Rusya donanması manevralarını frenlemek hedefler arasındaydı. Diğer başat hedeflerden biri Moskova’ya hızla ulaşacak mesafede NATO birlikleri konuşlandırabilmekti.
Ancak Türkiye İsveç’in NATO üyeliğini onaylamıyordu. Aslında Finlandiya’nın üyeliği Rusya için daha hayati önemdeydi. Çünkü Finlandiya tam sınırdaydı. İsveç Finlandiya’nın batı komşusuydu.
Rusya’ya sınırdaş Ukrayna da NATO’ya başvurmuştu. Ancak Ukrayna üye yapılırsa NATO’nun taraflara silahlı bir saldırı da hepsine karşı yapılmış sayılı karşı koymayı içeren 5. maddesini işletmek zorunda kalabilirdi.
Yeni vilayetler beklentisi
Türkiye ise 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası, içeride muhalefeti, basını, sivil toplum örgütlerini iyice baskı altına alıp iktidarını pekiştirdikten sonra Rusya yönüne bir makas açmıştı. Avrupa Birliği (AB) ile köprüler atıldı. NATO ile ilişkiler dalgalı yürütüldü. 81 ile Halep, Kerkük, Musul gibi kentlerin, Rojava kentlerinin eklenmesi beklentisi yaratıp Ergenekoncuların da desteğini alan AKP, Rusya ile ilişkileri devasa nükleer santral, doğalgaz ve askeri anlaşmalarla perçinledi. Angaje olunan Rusya’dan alınan S-400’ler Temmuz 2019’da Türkiye’ye gelince ABD, aynı ay devasa F-35 savaş uçağı projesinden parasını ödemiş de olsa Türkiye’yi çıkardı.
Erdoğan, Rusya’nın başat olduğu Eylül 2022’de Özbekistan’da yapılan ŞİÖ zirvesi dönüşünde soruları yanıtlarken üyelik hedefi olup olmadığı sorulunca “Tabii. Hedef o” diyecekti. (17.09.2022/AA)
Bu açıklama NATO’nun taşıyıcısı ülkelere alarm zilleri çaldırdı, jeopolitik önemi nedeniyle Türkiye’nin incelen halkadan kopmaması için çabalar farklı mekanizmalarla arttırıldı. Süreç İsveç’in NATO üyeliği krizine vardığında Türkiye bunu Kürtlere karşı kaldıraç olarak kullanmaya, Batı’dan Kürtlere karşı tavizler koparmaya çalıştı.
Kürt meselesi ve Vilnius Protokolü
Litvanya’da 11-12 Temmuz 2023’te gerçekleşen NATO Vilnius Liderler Zirvesi stratejik dönüşüme tanık oldu. Denklemi farklı boyutlarıyla açalım… Ukrayna’daki savaşı sürdüren Rusya’ya gözdağı için Belarus sınırındaki Litvanya seçildi. Erdoğan 10 Temmuz 2023 akşamı NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile Vilnius’ta bir araya geldi. Gündem Kürtler ve İsveç’ti. Gidilirken ibre “İsveç’e hayır” yönünde olsa da Vilnius Protokolü imzalandı. Erdoğan, İsveç’e onay sözü verdi. Protokolde İsveç’in Türkiye isteğiyle anayasasını değiştirdiği, yasalarını değiştirdiği, “terörle mücadele” konusunda işbirliğini genişlettiği, Türkiye’ye silah ihracatını yeniden başlattığı kaydedildi. Protokolün diğer hatları şöyleydi: “İsveç, YPG/PYD ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermeyeceğini yineler. Türkiye ve İsveç, terörle mücadele işbirliğinin, İsveç’in NATO’ya katılmasının sonrasında da devam edecek, uzun vadeli bir çaba olduğu konusunda hemfikirdirler.
Stoltenberg, NATO tarihinde ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörü pozisyonunun tesis edilmesi de dahil, bu alandaki çalışmalarını kayda değer şekilde hızlandıracaktır.
İsveç, Türkiye’nin, Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbesti dahil AB’ye üyelik sürecinin yeniden canlandırılması konusundaki çabalara aktif destek verecektir. Türkiye, İsveç’in Katılım Protokollerini TBMM’ye sevk edecek.” (10.7.2023/Sputnik ajansı)
AB yolunda beklentiler
Havuz medyası onay beklenmediği propagandası yapsa da Erdoğan Vilnius’a uçmadan Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısında (10 Temmuz 2023) beklenmedik bir söylemle sinyali vermişti. Erdoğan daha önce defalarca AB diye bir dertleri olmadığını dillendirip yerel mahkemeleri AİHM kararlarına uymamaya çağırırken şimdi AB kartı açıp şunları söylüyordu: “Türkiye’yi Avrupa Birliği kapısında 50 yılı aşkın zamandır bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum ama aynı zamanda Vilnius’ta da sesleneceğim; önce gelin Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç’in de önünü açalım” (AA/10.7.2023)
Bu açıklamaya kadar İsveç’e karşı argümanı Kürtler idi. Erdoğan’ın bir anda AB’ye üyelik sürecini neden NATO zirvesine saatler kala gündeme getirdiği ve İsveç üyeliğini niçin AB sürecine bağladığı, Rusya’yı çevrelemek için İsveç’e “evet” deyip NATO’nun ekmeğine yağ sürdüğü soruları soruldu.
* Bir nedeni ABD’nin yelken indirme için sıkıştırması. ABD Dışişleri Bakanı Blinken zirve öncesi bir haftada üç defa Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile telefonlaşmıştı. Biden’ın Erdoğan’la telefonlaşıp (9 Temmuz 2023) F-16 kartını da hatırlatması noktayı koydu. Erdoğan para vb. beklentilerle zirve marjında Biden’la yüzyüze görüşürken “yeni bir süreci başlatıyoruz” dedi. (11.7.2023/AA)
* Rusya, İran, Çin Ortadoğu’da etki artırırken Rojava statüsüne son verme arzusunun Biden ve AB ülkeleri tarafından kabul görmeyeceği anlaşılmıştı.
* İsveç, istendiği gibi Anayasa ve yasalarını değiştirip neredeyse Türkiye, İran, Irak, Suriye seviyesine inmişti.
Wagner’in Moskova’ya yürümesi
* Türkiye ile Rusya ilişkileri kırılganlaşmıştı. Rusya, İdlib’de TSK-SMO’yu kuzeye itiyordu. Türkiye, Ukrayna’ya SİHA satmayı sürdürüyor, Ukrayna’nın NATO üyesi yapılmasını savunuyordu. Ukrayna’da savaşan paramiliter Wagner’in bayrak açıp Moskova’nın 200 km. yakınına kadar ilerlemesi AKP-MHP iktidarı ve bileşenlerinde güven bunalımı yaratmıştı. Bu Rusya ile Ege, Doğu Akdeniz enerji kaynakları, Kıbrıs konusunda yol alamayacakları algısı doğurmuştu.
* Erdoğan’ın iktidarını pazarlarken paye olarak dalgalandırdığı Tahıl Koridoru Anlaşması’ndaki arabuluculuk rolü hasar almıştı. Erdoğan ısrar etse de Putin uzatmaya yanaşmıyordu.
Askeri harcamaların finansmanı
* Suriye, Irak, Libya, Dağlık Karabağ’da askeri harcamalar, onbinlerce SMO’luyu maaşla palazlandırmak, milyonlarca mültecinin giderlerini karşılamak ve deprem eko-çöküntü yaratmıştı. Alınan birkaç gün sonra aynı fiyata alınamıyordu. TL devalüasyonu büyüyordu. 2024 yerel seçimleri öncesi deprem konutları için para gerekiyordu.
Anlatısı biten AKP; Katar, BAE, Suudi Arabistan, Rusya’dan para alıyordu, ancak bütçe açığını kapatmaya, iç ve dış borç faizlerini ödemeye yetmiyordu.
Rusya’dan, ŞİÖ hedefinden bir anda AB’ye dönüş bahanesi de kolay değildi. Bu dönüş için İsveç’i kaldıraç olarak kullanmayı seçti.
* AB’nin hemen bir takvim vermeyeceğini biliyordu. Ancak yeni dönemin konsolidasyonu yandaşlarına Gümrük Birliği ve vizesiz geçiş umudu vererek sağlanacaktı.
* ABD, Yunanistan’da Dedeağaç Limanı ve çevresinde askeri üssü genişletirken, AB ülkeleri Yunanistan’a savaş uçakları verirken, Türkiye’nin ağırlığının azalabileceği, Rusya’nın da Türkiye’yi koruyamayacağı anlayışı yerleşiyordu.
m Endişeleri artan Ankara, ABD’den F-16 savaş uçakları, F-35 projesine Türkiye’nin yeniden dahil edilmesini istiyordu.
Özcesi BAE, Mısır, İsrail, Suudi Arabistan’da ‘U’ dönüşü gibi dış politikada tutarsızlığın yeni tazahürüydü olanlar. Kürtler ile eşitlik temelli bir gelecek inşaya yanaşmadıkça siyasiler birçok ülkenin salıncağı olmaya devam edecek. Kürtler bir ülke daha NATO üyesi olduğunda özgürlüklerinden vazgeçecek değil.
Rusya kendisini hatırlatıp Ortadoğu’ya, Dağlık Karabağ’a yansımalar yapacaktır. Ukrayna Başkanı Zelenskiy’nin İstanbul’da Erdoğan’la görüştükten sonra (9 Temmuz 2023) dönerken Rusya’nın savaş sonuna kadar Türkiye’de kalmaları şartıyla serbest bıraktığı Nazi destekçilerinin devamı olan Azov Taburu’nun 5 askerini beraberinde götürmesi sonrası açıklamalar bunun işareti. Kremlin’in ‘anlaşma ihlali’ çıkışı; Rusya Federasyon Konseyi Savunma Komitesi Başkanı Viktor Bondarev “IŞİD’le flört etti, Rus uçaklarının düşürülmesinde etkili oldu, Ukrayna’ya insansız hava araçları sağladı. Böyle bir davranış, sırtından bıçaklamaktan başka bir şey olarak adlandırılamaz” demesi, (Cumhuriyet/10.7.2023) Rusya’nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitry Polyanskiy’in ‘güvenilmez’ nitelemesi öfkenin yansımaları.
Son kertede Erdoğan NATO üstünden daha çok silah elde ederek güç biriktirme peşinde. Ancak silahlı gücünle değil doğruysan güçlüsündür.