Modernizm, ekosistemi ve onun bir formu olan insanlığı yıkıma uğratarak kendini var edip sürdürebilen örgütlü kötülük sistemidir. Zihniyeti, kurumlaşmaları ve kendini tüm var ediş biçimleriyle an’da ve gelecekte tahakkümü, gasp ve talanları derinleştirme, kalıcı kılma üzerine kurulu terör sistematiğidir.
Dünyanın her yerinde, takım elbiseli, kravatlı ve siyah gözlüklü, her an nefret üretip kusan; devletleri, ittifakları, kartel ve tekelleri, orduları, siyasal dincileri, paramiliter güçleriyle insanlığı ve doğayı zulüm sarmalında tüketen muktedirler, hakikatte azılı birer terörist, ekosistem ve insanlık düşmanıdırlar.
Hayali, insan düşmanı, ayrıştıran, karşıtlaştıran, çatıştıran, kolektif düşkünlük ve köleliği telkin edip dayatan, rızalaşma ve hak temelli bir yaşamı imkânsız kılan yapay ikonları ve eril ideolojileriyle insanlığın evrensel değerlerini, ortak yaşam zeminini tahrip etmekte, kendilerini alabildiğine var ederken, insanlığı ardı arkası gelmeyen bir vahşet sarmalına mahkûm etmekteler.
Ekosistem bütünlüklü ve simbiyotik gerçeklik iken, zihniyet ve kendini var ediş biçimleriyle bu hakikati çiğneyerek onu nesneleştiren, insanlığın kendini var ediş biçimi olan toplumsallığı parçalayıp atomize eden, insanlık ağacının halklar biçimindeki tecellisini düşmanlık gerekçesine çeviren lanetli sistemdir modernite.
Toprakla bağını kestiği insanlığı savunmasız kılıp megapol ve metropol çöplüklerine mahkum edip doğrudan tahakküm ve sömürüye açık duruma düşüren, proleterleştiren, nefessiz bırakan, çürüten, düşüren, emeği ve kanıyla beslenen sistemdir modernite.
Ve kadın… Mutlak varlığın, var oluşun dişil boyutu, yaşamın kaynağı Ana… Hakikatin kendinden zuhur ederek zahir oluşundan nesnel aleme varan tüm hal ve formların kendisi, kâinat Ana.. Yaşamın insan boyutundaki formu ise kadın… Yaşamı doğuran, var eden hakikat… Her varlık kâinat Ana’dan doğar, ondan beslenir, ondan öğrenir. Sevgisi, cömertliği karşılıksız olan Mürşid-i Kâmilullah!.. Kemaletin, yani evrene, yani kendisine içerili, kendisinde mevcut olan tüm bilginin, Yol’un sahibi.. Ana’nın, yani kâinatın işleyiş yasaları, Yol’dur ve bu simbiyotik bir var oluş biçimidir. Kâinatın aklı, işleyiş yasaları, bağlı olarak var oluş süreçleri Ana-Kadın hakikatidir.. Ana hakikati, kolektif, rıza ve ikrarı esas alan, eril zihniyet ve sistemi red eden bir toplumsal yaşama yol açar.
Eril zihniyet ve sistematiği, yani rızasız yol; Ana’ya, onun bu var oluş ve var ediş hakikatine düşmandır. Çünkü Ana hakikati rıza ve ikrar üzerine kuruludur. Hakikat Ana’dır, ekosisteme, bir bütün olarak biyosfere düşmanlık ve aykırılık Ana’ya düşmanlıktır. İşte bu nedenle Jin, Jiyan, Azadî formülasyonu hakikatin en özlü ifadesi ve direniş ve yaşam rehberi olmaktadır!.. “Arı sırrı,” yani varlığın, var oluşun, oluşlar sürecinin holistik ve simbiyotik gerçeği “Ana sırrı” olmaktadır. Hakikat ehlinin yolu birdir ve Aleviler bu hakikati unutmamalı, hakikati terk ederek modernizmin bataklığına gömülmeyi red etmelidirler. Hakikatte ısrar, insan olmakta, insan kalmakta ısrardır.
Modernitenin, eril zihniyet ve sistemin kendini var ediş biçimlerinin Ana’ya, kadına düşmanlığı, vurgulandığı üzere bir bütün olarak hakikate, insanlığa düşmanlıktır ve her an zulüm üretmektedir. Toplumun canlı ve direnen damarları dışında kalan çoğunluğu çürütmüş ve kokuşturmuştur.
Ve bu çürüme masum u paklara da zulüm olarak yansımaktadır. Dünyanın dört bir yanında ve ülkemizde çocuk katliamları yaşanmaktadır. Kadın ve çocuk katliamları maalesef gündemden düşmemektedir. Çocuk katliamlarının tamamına değinmek ne yazık ki mümkün değildir. Amed’de katledilen ve üstü kolektif bir gayretle örtülmeye çalışılan masum u pak yavrumuz Narin cinayeti yüreklerimizi paramparça etmiştir. Narin cinayeti ve benzer canavarlıklar zihniyet ve edimleriyle sistem tarafından üretilmektedir. Muktedirlerin sömürü ve bir halkı yok etmeye odaklı politikaları sayısız acı ve travmaya yol açmış ve açmaktadır. Narin cinayeti ilk olmadığı gibi maalesef son da olmayacaktır. Narin! Masum u pakımız! Paramparça bir yürekle huzurunda dardayım..
Toplumsal sağalma örgütlü mücadele ve direnişle, rızalı ve ikrarlı birlik üzerine temellenen demokratik cumhuriyetle mümkün olabilecektir. Ve bu mücadele Narinlere, hak mücadelesinde düşen tüm canlara borcumuzdur.
Aşk ile…