Narin Güran soruşturmasında birilerinin korunduğuna dair şüpheler ağırlık kazandı. Dosyayı takip eden avukatlara göre, Güran’ın kaybolması ile kaybolduğuna dair haber verilmesi arasındaki 2 saatlik zaman dilimi dosyanın aydınlatılması açısından oldukça önemli
Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Çûlî kırsal mahallesinde 21 Ağustos’ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesine ilişkin dosya kapsamında gözaltına alınan 24 kişiden 10 kişi tutuklandı. 3 kişi adli kontrolle, geri kalan ise savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Ancak, olayla ilgili yürütülen soruşturmada, sis perdesi henüz tam anlamıyla aydınlatılmadı. Olayda, Nevzat Bahtiyar’ın Güran’ın cesedini amca Salim Güran’dan aldığı ve dereye yatağına bıraktığını söylediği ve her defasında çelişkili anlatımı dışında dosyayı tam anlamıyla aydınlatacak fazla ilerleme kaydedilmedi. Küçük bir köyde yaşanan olayın devasa olanaklarla aydınlatılamaması, katillerin korunduğu yönünde soruları akla getiriyor. AKP ve HÜDA PAR’ın etkin olduğu köyde ve dosyaya birileri korunuyor mu sorusunu akıllara getiriyor.
19 günlük süreçte ne oldu ?
Narin’in kaybolmasının ardından mahallede Jandarma, AFAD, Belediye personellerince arama başlatıldı. Aramalarda herhangi bir ize rastlanılmazken aramaların 8’inci gününde ihbar üzerine arama çalışmaları Selmi Çayı’nda devam etti. Amed Büyükşehir Belediyesi’nin İtfaiye ve Su Altı Arama ekipleri ile AFAD ve jandarma ekipleri, köyün yaklaşık 2 kilometre uzaklığında bulunan çayda çalışma başlattı.
Jandarma komutanı sustu
Aynı gün Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Selçuk Yıldırım Tavşantepe İlkokulu’nda oluşturulan Hareket Merkezi’nde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Narin’imiz için devletimiz bütün imkânları şu anda kullandı, kullanmaya devam edecek. Allah nasip ederse kısa bir zamanda Narin’imize ulaşacağız” açıklamasında bulundu. Ancak Yıldırım’ın bulunacağı belirttiği Güran bulunamadı, Yıldırım’dan da bir daha kamuoyuna dönük bir açıklama gelmedi. Bu açıklamadan sonra Yıldırım, ancak Güran’ın cenazesinin görüldü.
Yayın yasağı ve gözaltılar
Yayın yasağının getirildiği gün Narin’in 18 yaşındaki abisi E.G.’nin kolundaki ısırık izlerinin Narin’e ait olabileceği şüpheleri üzerine gözaltına alındı. İzlerin kime ait olduğu tespit edilemeyince serbest bırakıldı.
Narin’e ilişkin aileye ziyaretler sürerken 9’uncu gününde basının ilgisinin artmasının ardından Diyarbakır 5’inci Sulh Ceza Hakimliği 29 Ağustos’ta yayın yasağı kararı aldı. Yine mahalleye giriş-çıkışlar jandarma denetimine alındı. Getirilen yayın yasağı ise hükümete yakın basın için bir anlamı olmadığı, ileriki süreçte geçilen ve daha sonra yalanlanan haberlerle kendisini gösterdi.
Amcası tutuklandı
Narin’in kayıp olduğu 11’nci gün (31 Ağustos) amcası Salim Güran şüphe üzerine gözaltına alındı. Amcanın, kullandığı aracının şoför koltuğunda bulunan DNA ile Narin Güran’ın kıyafetleri ve battaniyesinden alınan DNA örneği eşleşti. Bu gelişme ile birlikte kıyaslama yapmak amacıyla Narin Güran’ın anne-babası, açık DNA profillerinin tespiti amacıyla kan örnekleri alınmak üzere Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi.
Amca Güran, 2 Eylül’de Sulh Ceza Hakimliği’nce alınan ifadesi sonrası “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” ve “kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklandı. Güran Jandarma ifadesinde, telefonundaki WhatsApp mesajları ve görüşmelerini neden sildiği sorusuna “Kardeşim Arif’in mermileri yakalandığında arayıp, ‘Tanıdık yok mu?’ diye sordum. Bu sebeple o tarihte tüm WhatsApp kayıtlarını sildim” yanıtını, telefonunun ses kayıt özelliğini 23 Ağustos’ta silmesine ilişkin ise Çarıklı’ya baskın olduğu akşam bu kayıtları sildiğini ifade etti.
Amca tutuklanırken Yargıtay’da yeni adli yıl açılış resepsiyonuna katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Asıl temennimiz Narin kızımıza sağ salim ulaşılabilmesi” açıklaması yaptı. İbre hep “Narin Van’da görüldü”, “Terlik Narin’e mi ait?”, “Amcanın aracında DNA tespit edildi” gibi bölümlere çevrilerek, nehirdeki aramanın yönü değiştirildi.
Narin’in cenazesi bulundu
Narin Güran’ın cenazesi, daha önce 3 defa aranan Eğertutmaz Deresi’nde 8 Eylül’de bulundu. Ölüm haberini, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sanal medya hesabından duyurdu. Ölümün ardından mahalleye giriş çıkışlara yasak getirildi. Cenazenin bulunmasının ardından Diyarbakır Valiliği Narin’in öldürüldükten sonra cenazesinin dereye götürüldüğünü açıkladı. Yine cansız bedenin bulunmasının ardından mahallede 22 kişi gözaltına alındı.
Aile-HÜDA PAR-AKP ilişkisi
Gözaltıların olmasının ardından ailenin HÜDA PAR’a yakınlığına işaret edildi. Sanal medyada ailenin HÜDA PAR ve AKP’ye yakınlığı servis edilmesinin ardından, kimi siyasetçiler ailenin bu ilişkisini reddetti. AKP’li Galip Ensarioğlu ise bir TV programına yaptığı açıklamada Güran ailesi ile 40 yıllık dostluğunun bulunduğunu ifade ederek, “Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var çünkü aile bizim dostlarımızdır” ifadelerini kullandı.
8 Eylül’de ATK önüne gelen HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Vedat Turgut, “Müstahakız. Bunlar bizim kültürümüz değil; bunlar Avrupa’nın, Amerika’nın, İsrail’in kültürü” diyerek suçu batılı devletlere atması dikkat çekti.
AKP’liler cenazede toplu fotoğraf
Narin’in cenazesinin ATK’den alınmasının ardından Rezan ilçesine bağlı Qereqoç (Batıkarakoç ) mahallesinde dini vecibelerin yerine getirildi. AKP’li Suna Kepoğlu ve AKP’li kadınlar taziye yıkanırken toplu fotoğraf çekme yarışına girmeleri kamuoyuna da yansıdı.
8 Eylül’de yine Amed’de yapılan binlerin katıldığı yürüyüşte “Katil Hizbullah işbirlikçi AKP” sloganları atıldı. Bunun üzerine HÜDA PAR ve AKP’den tepkiler yükseldi. DEM Parti yaptığı açıklama ile HÜDA PAR’a “Sorumlulukları saklama telaşlarını anlıyoruz” açıklaması yapıldı.
8 kişi tutuklandı
Ardında birçok kentte Narin Güran’ın katledilmesi protesto edilirken, AKP’li Galip Ensarioğlu’nun dinlenmesi talep edildi. Yine soruşturma kapsamında gözaltına alınan Nevzat Bahtiyar ise Narin’in amcasından 200 bin TL aldığını ve Narin’i torbaya koyarak, suya gömdüğünü söyledi. Bahtiyar bunun ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Gözaltında olan 22 kişiden aralarında Narin’in annesi ve abisinin de olduğu 8 kişi ise 4 gün sonra yani bu sabah tutuklandı. Tüm bu gelişmelere ekseninde dosyaya bakıldığında çelişkiler barındıran ve akıllarda soru işareti bırakılan hususlar ise dikkat çekiyor.
2 saatlik kritik zaman
Dosyanın soruşturma aşamasında şüphelilerin ifadelerine girerek, süreci takip eden Amed Barosu avukatları, Güran’ın dosyada görüldüğü saat ile amcan Salim Güran’ın, Narin Güran’ın kaybolduğunu haber vermesine dikkat çekiyor. Güran’ın son 15.17 görüldüğü, amca Salim Güran’ın Narin Güran’ın kaybolmasını saati 17.40’da haberdar etmesine dikkat çeken avukatlar, bu 2 saatlik dilimin açıklanması gerektiği hususuna önemli olduğuna dikkati çekiyor.
‘Fail yok’
Yine avukatlar bütün ifadeler bütünlüklü olarak incelendiğinde Nevzat Bahtiyar’ın ifadesinin dışında faili gösteren herhangi bir bulguya rastlanılmadığında hemfikir. Bu ifadenin de sadece amca Salim Güran’ı işaret ettiğini belirten avukatlar, “Amca fail görünüyor. Nevzat Bahtiyar, Narin’in annesi ve abisinin iştiraki görülüyor. Diğerleri delil karartmadan tutuklananlar, yakın zamanda bırakılır. Anne ve abisinden yana delil yok. Birinci ve ikinci celsede muhtemelen onlarda bırakılır” ifadelerini kullandı.
İtirafçı Bahtiyar ifadeden vazgeçerse ?
Nevzat Bahtiyar’ın daha sonrası soruşturma süreçlerinde “Ben ifademi baskı altında verdim ya da tedirgin oldum, kurtulmak için verdim derse” ortada herhangi bir failin kalmama durumunun bile olacağının altını çizen avukatlar, “Bir şeylerin üstü örtülmeye çalışılıyor” diye konuştu.
Salim Güran ile işçi arasındaki Kürtçe konuşmanın net çözülmesinin yapılması gerektiğini de belirten avukatlar, televizyona verilen bilgiyle tutanağa giren bilginin aynı olmadığını, Kürtçenin eksik çevrildiğini belirtti.
Bu soruşturmanın neden bu kadar kamuoyu gözü önünde yürütüldüğüne anlam veremediklerini ifade eden avukatlar, “Kimin ne söylediği niye servis edildi?” diyerek, Salim’i kurtarmaya dönük adımlar olarak değerlendirdi. “Salim korumaya neden alındı?” sorusunu soran avukatlar, davanın seyri için kovuşturma sürecinin çok ciddi şekilde takip edilmesi gerektiğini ifade etti.
Deliller kaybettirilmek istendi
Şüpheli aile bireylerinin 19 gün boyunca birbirlerini aramasına rağmen dosyada herhangi bir delile ulaşmaya daha büyük zorluk çıkarttığını belirten avukatlar, “Narin’in cansız bedeni kaybettirilmek istenilerek, esasında deliller kaybettirilmek ve failler cezasız bırakılmak istenmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Yine avukatlar ana akıma bilgileri kimin servis ettiğini, niye servis ettiğini de merak ediyor. Avukatlar mevcut duruma ilişkin suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.
Mektubu kim yazdı?
Kamuoyuna Güran ailesi adına yayımlanan açıklamaya da dikkat çekti. Açıklamanın hazırlanış biçimine bakıldığında, bir avukat tarafından hazırlandığı ihtimali dikkat çekiyor. Aile tarafından yazılan mektupta, “Aile fertlerimizin kendi kızlarını öldürmeye tahayyül edemiyoruz”, “Maddi manevi tazminat haklarımızı muhafaza tutmaktayız” ,”Hakikatin tezahürü için uğraşan” gibi kelimelerin ceza kanunu maddelerinden olmasından ötürü bir avukatın yazmış olabileceği iddiası da güçleniyor.
Yine aile mektubu ve AKP’li Galip Ensarioğlu’nun bir TV programına verdiği sözlere bakıldığında da ailenin, “Devlet burada”, iktidarın ise “Aile bizimdir” yaklaşımı içerisine girmesi de dikkat çeken önemli veriler arasında yer alıyor.
Haber: Müjdat Can / MA