Nadia, karanlıktan aydınlığa çıkmayı başaran cesur bir kadındır. Hayatta kalmanın bedelini 44 canla ödeyen yaralı çocuktur. Binlerce derin yaradan sadece biridir. Varlığıyla kara bir talihin kaderini değiştiren asi bir direnişçidir. Cellatların kara cehaletini merhametin aynalarına tutan cennet yürekli kadındır. Ahlarına yemin ettiği kadınlara karşı sözünü yerine getiren mücadele insanıdır. Bir nebze de olsa, Şengalli binlerce kadının acısını ve gamını hafifleten barış elçisidir. Şemsaların, Avaların, Lamiaların ve Ilvinlerin adını dünyaya duyuran modern anlatıcıdır. Esaret altındaki bütün kadınlar adına Nobel’i hak eden Ezidi kadındır.
Bizler, onu fermanın ilk aylarında tanıdık, dünyanın merhameti henüz uykudayken. Bizler, onun adını Koço’nun küçük kızı olarak duyduk, daha hiç kimse bu acıyı umursamazken. Uzun bir zaman halkının talihi olan karanlıkla boğuştu, daha dünyanın bütün ışıkları ondan uzakken. Az da olsa merhametin talihini değiştiren, uyumuş vicdanları uyandıran ve dünyanın ışıklarını üzerine çeken kadim bir milletin çocuğu olarak koca bir meydanın orta yerindedir şimdi. Bütün dünyanın ışıkları altında, karanlıkta kalanlar için konuşacak. Avuçlarını güneşe açıp kalbiyle duaya duracak elleri. 72 millete 73 ah için seslenecek, belki kalplerine merhamet ve kapılarına barış gelir…
Durmadan konuşacak, konuşacak ki duyulsun sesleri sessizlerin. Çünkü onun hikayesi yüzyıllardır halkına karşı yapılan 73 fermanın ağır yüküdür, ona ve kader kardeşlerine reva görülen cins kırımının büyük acısıdır. Nadia, bizim için 3 Ağustos 2014 günü hayatı sıfır noktasının eşiğine gelen melek kalpli çocuktur.
İslam Devleti güçleri Allah adına Ezidi köy ve kasabalarını basarken, anne evi gazap ateşiyle yakılan yetimdir. Şafağın uğursuzluğunda başlayıp gün ortasına kadar yüzlerce akrabasının cesedini sayan bahtı kara canlı ölüdür. Nadia, İslam Devleti güçlerinin dayattığı din değiştirme baskısına karşı imanla direnenlerin asi kızıdır. Gökkubbenin yalnızlığı altında kurşuna dizilen yüzlerce insanın yasını tutamayan sessiz çığlıktır. Nadia, canlarına kıyılan herkesin hısımı, akrabası ve yakınıdır. Yaşananların ibretini görmemek için gözleri kör olsun diye her yedi meleğe umutsuzca merhameti hatırlatandır.
Meleklerin yalnız bıraktığı, işlenen günahların ve yaşanan ibretin canlı tanığıdır. Nadia, yaşlıların ölüm anını, genç kadınların kaçırılmasını ve küçük çocukların annelerinden koparılmasını korku dolu gözleriyle görendir. Nadia, o gün orada ailesiyle birlikte vurulmayı bütün Tanrılardan dileyen ama annesi ve altı erkek kardeşiyle “Allah Askerlerine” esir düşen “cazibeli kafirdir”. Gönüllü katil ve tecavüzcülerin eline düşen beş bin Ezidi genç kadından sadece biridir. Nadia, daha ölülerin kanı sıcakken haysiyetiyle oynanan onurlu kadındır.
21. yy insanlık tarihinin nadiren tanıklık ettiği işkence, tecavüz ve kırıma uğrayan binlerce kadının kız kardeşidir. Hayatta kalmayı, intikam almak için değil, adaletin tescili ve yaşananların bir daha yaşanmaması için bir davet olarak görendir. Bu varoluşsal iradenin neticesinde hayal edilemez bir cesaretle esaret ve işkenceden kaçmayı başaran destandır. Nobel Barış Ödülüne layık görüldüğünü duyunca, “birçok Ezidi bu ödüle baktıklarında kaybettikleri, hâlâ haber alınamayan veya hâlâ rehin tutulan aile üyelerini düşünecektir” diyen nezakettir. Ödülü kendi kardeşlerine adayacak kadar zarafettir. Nadia, arkasında annesini ve altı erkek kardeşinin acısını bırakan ebedi yastır. Gideceği hiçbir yeri olmayandır.
Nadia, yüreğindeki bütün acıları Laleş’in kutsal sularına bırakıp gamdan bir bohçayla bilinmez yollara çıkandır. Hikayesini diğer bütün kader kardeşlerinin kardeş hikayesi yapandır. Başına gelenlerin kendi utancı değil, yapanların kendi utancı olduğunu ilk söyleyendir. Hikayesi dışında başka silahı olmayan bir dava kadınıdır. İslam Devletinin çevre devletlerin desteğiyle işlediği suçların soykırım olduğunu ve sorumluların adalet önüne çıkarılması için cesaretle haykırandır.
Fermanlara yargılı halkın çağdaş barış meleğidir. Ortadoğu karanlığına karşı umudun şemsi, Kürdistan’da Şengal isyanı, dünyada yüzleşme ve kadim halklar için merhametin yeni çehresidir. Nadia, sözün büyük üstadı Pessoa’nın söylediği gibi, ‘en çok kaçtığı kavgaların yaralarını taşıyan’ halkın çocuğudur. 73 yaralı sırrın belleği ve melekler halkının dünyadan yankılanan ağıtıdır. Nadia, Şengal’in çığlığıdır, suskunluğu mezarları çoğaltır.