PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla açlık grevi eylemini sürdüren DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’e destek sürüyor. Eyleme destek amacıyla 5 kentte 2 günlük açılık grevi başlatan siyasetçiler, “Mutlak tecrit, mutlak mücadele ile kırılmalıdır” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecridin kaldırılması için 8 Kasım’da tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlatmış olduğu süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi sürüyor. Güven’e destek olmak amacıyla dün aralarında siyasetçilerin olduğu yurttaşlar, Diyarbakır, Urfa, Van, Hakkari ve Adana’da 2 günlük açlık grevi başlattı. Grevde olan siyasetçiler “Mutlak tecrit, mutlak mücadele ile kırılmalıdır” dedi.
‘Güven’in talebi bizim de talebimizdir’
HDP Diyarbakır İl Örgütü binasında açlık grevine başlayan 16 siyasetçiden biri olan HDP Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz, Öcalan üzerindeki mutlak tecrit kaldırılmadığı sürece halklar üzerindeki baskı, zulüm ve şiddet de sonlandırılmayacağını söyledi. Tecrit kaldırılmadıkça, Kürt sorunun demokratik yollar ile çözülmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi de mümkün olmadığını söyleyen Aydeniz, “Leyla Güven de tecridin kaldırılması için açlık grevi eylemine başladı. Leyla Güven’in talepleri ve tespiti, bizlerin de talepleri ve tespitidir. Leyla Güven haklıdır ve hepimizin de sesidir. Güven ile aynı düşünüyoruz ve yoldayız” şeklinde konuştu. Güven’in taleplerinin karşılanması için başlatmış olduğu eyleme, dayanışma amacıyla destek verdiklerini Aydeniz, Güven’in taleplerin karşılanmaması durumunda ise ileriki günlerde yapacakları farklı farklı eylem ve etkinliklerin süreklileştirileceğini vurguladı. Aydeniz, yapılacak eylemlerin toplumsallaşması durumunda Öcalan üzerindeki tecridin kırılabileceğinin altını çizdi.
‘Güven’e cevap olalım’
Urfa’da açlık grevinde olanlardan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2011 yılından beri avukatlarıyla 2016 yılından beridir ailesiyle görüştürülmediğini hatırlatarak, “Tecrit bir işkence çeşididir. İşkence de bir insanlık suçudur. Bu tecrit aslında tüm halklara uygulanan bir tecrittir. Burada insanlık suçu işlenmektedir. Tecridin derhal kalkması için bizde buradan sesleniyoruz. Tecrit bir insanlık suçudur, son bulmalıdır. Eğer bir barış yolunun açılmasını istiyorlarsa, barışın anahtarı İmralı’dadır. Barışın yolunun İmralı’dan geçtiğini bilen iktidar, barışı istemediği için tecrit uyguluyor. Leyla Güven’e cevap olalım. Tecride son verelim” dedi.
‘Diz çökmeyeceğiz’
Tecridin 2011 yılında başladığını belirten HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir, “Ortadoğu’da yeni bir şekillenme isteyen güçler bölgede bunu Erdoğan ve onun yönetiminin eliyle yapmak istedi. Bu nedenle başlatılan barış süreci de yok edildi ve masa devrildi. Bunun ardından seçilmişler, halk iradesiyle birlikte tanınmadı. Seçilenler görevlerinden alınıp binlerce insanımız cezaevlerine atıldı. Dolayısıyla; Sayın Öcalan şahsında bütün Kürtlerin değerlerini yok etmek istiyorlar. Bunun için her alanda mücadele edilmeli. Bu kapsamda cezaevi sürecinde Sayın Leyla Güven de bunun öncülüğünü yapıyor. Bu yüzden bu eylemi çok değerli buluyoruz. Bedeli ne olursa olsun bu rejim karşısında diz çökmeyeceğiz” dedi.
‘Tecrit demokratik ulus sistemine’
Tecridin, Ortadoğu halklarının üzerinde uygulandığını belirten HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede “Tecrit, Sayın Öcalan’ın felsefesine uygulanıyor. Ortadoğu’da yüzyıllık antlaşmalar miatlarını doldurmak üzere. Şu anda Ortadoğu’da böl-parçala ve kim kendisine ne kadar alabilirse politikası uygulanıyor. Emperyalistlerin petrol ve enerji kaynakları kavgası var. Bölge ülkeleri yüzyıllık zihniyetlerini devam ettirmek istiyor. Bu iki çizgiye karşı Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu demokratik ulus sistemine karşı bir tecrit var. Burada Sayın Öcalan’a karşı değil, demokratik ulus tezine karşı bir tecrit uygulanıyor. Ortadoğu’da demokratik cumhuriyetlerin, barış ve huzurun oluşmasının tek adresi İmralı’dır, muhatap ise Sayın Öcalan’dır. Bu tecridin kırılmasında Leyla Güven bir adım atarak ön ayak oldu. Biz de bundan sonra daha fazla etkinlikle, eylemle bunu sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Tecride sadece hak ihlali olarak bakamayız’
HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç da, tecridin insanlık dışı bir durum olduğunu kaydederek, şöyle devam etti: “Tecridin uygulanış amacı da insanlığın doğasına aykırı olan ve insanı kendisine, emeğine, çevresine yabancılaştıran bir durumdur. Tecrit, özellikle halklara karşı egemenlerin kendi gücünü kurmak ve onları tahakküm altına almak için kurdukları bir sistemdir. Kuşkusuz kişilerin kendisine, emeğine ve çevresine yabancılaşması için de etkili olan bir sistemdir. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ile ilgili tecridi bu kadar basit değerlendiremeyiz. Çünkü Sayın Öcalan’a devlet tarafından bugün uygulanan tecridin birçok amacı ve boyutu var. Siyasi, toplumsal ve ahlaki olarak da şu an bir toplumun lideri; yani sadece bir insan hakları ihlali olarak bakabileceğimiz bir durum değildir.”
‘Güven’in yanındayız’
Güven’e büyük bir haksızlık edildiğini belirten açlık grevi aktivistlerinden Yavuz Adsız da, “Leyla Güven vekilimizdir. Bedenimizle, fikirlerimizle, düşüncemizle Leyla Güven’e destek oluyoruz ve bu tecridi de kabul etmiyoruz. Ne kadar baskı ve zulüm edilse de mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Sayın Güven’in başlattığı eylemin yanındayız” dedi.
‘Sadece adalet arıyoruz’
Başlattıkları açlık grevi eylemcilerini ziyaret eden Barış Annesi Fatma Turan da, “Sayın vekilimiz serbest bırakılıncaya kadar bu eylemin yanındayız. Bizler Tayyip Erdoğan’dan ve bu devletten bir şey istemiyoruz. Sadece adalet arıyoruz. 3 yıldır Sayın Öcalan’a giden bütün yollar yasaklandı. Ne avukatları ne de ailesiyle görüştürülmüyor. Tecrit, sona erene kadar eylemlerimiz devam edecek” dedi.
‘Tecrit Kürt halkına uygulanıyor’
DBP Bağlar İlçe Eşbaşkanı Mehmet Ali Alkan, 1993 yılından bugüne ülkede ve bölgede yaşanan çatışmalı sürecin sona erdirilmesi talebiyle açlık grevi eylemlerine katıldığını belirterek, bu kez de Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla açlık grevi eyleminde yer aldığını söyledi. 1993 yılından bu yana katıldığı ve tanık olduğu benzer eylemlere rağmen devletin taleplerini karşılamadığını ifade eden Alkan, “3 yıldır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapılmamakta ve ağır bir tecrit altında tutuluyor. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit Kürt halkının tamamına uygulanıyor. Kürt halkı Sayın Öcalan ile nefes alıyor ve yaşıyor. Tutuklandığı günden bu yana tecrit koşullarında ancak son 3 yılda tecrit içinde tecrit uygulanıyor. Bir halkın önderliği tecrit altında olduğu zaman, ekmeksiz susuz bir yaşam içindedir. Bu tecrit salt Kürt halkıyla da sınırlı değil. Eğer Sayın Öcalan üzerinde tecrit sürdürülmeseydi, bugün Ortadoğu’daki savaşa müdahale mümkündü. Halkların umudu Sayın Öcalan’dır. Halk bu anlamda bir an önce tecridin kaldırılması talebinde ısrar ediyor” diye konuştu.
‘Öcalan’a borçluyuz’
2012 yılında Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması ve anadilde eğitim hakkının tanınması talebiyle başlatılan açlık grevi eylemlerine katılan HDP Bağlar İlçe Eşbaşkanı Necmettin Burakmak, bir kez daha aynı taleple açlık grevi eyleminde. “Sayın Öcalan’a borçluyuz” diyen Burakmak, Leyla Güven’in cezaevinde başlattığı açlık grevi eyleminin eleştiri ve özeleştiri niteliği taşıdığını ve bu nedenle böylesi bir eylemi başlattıklarını ifade etti. Öcalan üzerindeki tecridin Kürt halkı tarafından kabul görmediğini vurgulayan Burakmak, şöyle devam etti: “Halkımız birçok kez Sayın Öcalan’ın siyasi irademiz olduğunu açıkladı. Sayın Öcalan sıradan bir insan değil. Fikir ve paradigması ile Kürdistan ve Ortadoğu’ya damgasını vurdu. Bu nedenle Kürt halkı açlık grevi eylemini sahiplendi. Mutlak tecrit mutlak mücadele ile kırılmalıdır. Bu tecrit kırılmayana kadar halk, 2012 ruhuyla önderliğine sahip çıkacaktır. Biz hazırız. Bu devlet Kürt halkının direniş ve mücadelesini defalarca sınamıştır. Kürt halkının Sayın Öcalan’a bağlılığı dünden daha güçlüdür. Bu talebimizi sürdüreceğiz. Türkiye bu talebimizi dikkate almalıdır.”
HABER MERKEZİ