Ömer Çelik-Mehmet Şah Oruç /Diyarbakır-MA
Kurucu isimlerinden biri olduğu AKP Türkiye’sinde, “yolsuzluğun hırsızlık sayılmadığı” dini hükümlere bile tanık olduklarına işaret eden yazar Fatma Bostan Ünsal, mütedeyyin kesimin, yaşanan bu dinsel erozyonun farkında olmadığını ifade etti. Bostan, dinin iktidarca bu derece araçsallaştırılmasının trajik sonuçları olacağını söyledi. Bir dönem AKP’de Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Ünsali, akademisyenlerin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için Muş Alparslan Üniversitesi’nden ihraç edilmişti. Ünsal, mütedeyyin kesimde neler yaşandığını anlattı.
Muaviye hatırlatması
AKP kurucularından Fatma Bostan Ünsal, dinin geçmişten bu yana iktidarlarca sık sık araç olarak kullanıldığına dikkat çekerek, AKP iktidarı döneminde de aynı şeylerin yaşandığını söyledi. Ünsal, “Dünden bugüne dinlerin siyasi, ekonomik ve toplumsal erke sahip gruplar ve kişiler tarafından araçsallaştırılması sonucu nasıl bozulduğunu biliyoruz. Zaten Kuran’da dinin nasıl araçsallaştırılabilineceği o kadar çok vurgulanıyor ki, aynı zamanda bize dönük bir yol gösterici de olmuş oluyor. ‘Dininizi az bir vahaya satmayın’ derken, bunu kastediyor ya da ‘Allah’a iftira etmeyin’ derken. Şöyle bir örnek vereyim; ‘Renkleriniz ve dilleriniz Allah’ın renklerinden’ der ayet çok açık bir biçimde. Fakat bu derece açık olarak belirtilmiş olmasına rağmen, Kürtçe, çoğunluğu Müslüman olan Türkiye’de yasaklanabilinmişti ve hiç de tepki çekmemişti. Bu çok büyük bir utanç” dedi.
O mahalleye girmeli
Mütedeyyin kesimin iktidarın kontrolündeki medya ile enforme edildiğini söyleyen Ünsal, “Yakın dönem Türkiye’sinde ‘yolsuzluğun, hırsızlık olmayacağı’ şeklinde hükümler görüyoruz. İslam tarihine baktığımız zaman işte Muaviye’nin Kuran yapraklarını mızraklara sarıp, Hz. Ali’ye karşı öyle savaşması çok açık biçimde İslam’ı kullanmaktır. Bunun dinin araçsallaştırılmasının Müslümanlar için ne kadar trajik sonuçları olduğunu göstermesi gerekiyor. Çok açık büyük hukuksuzluklar var. Kadınlar doğumhanelerden çıkarılıp hapse konuluyor. 750 bebek cezaevlerinde. Bu yüzden buna yönelik bir itirazın olmamasını farkındalık olmamasına bağlıyorum. Ama kendi bozduğumuz şeyleri kendimiz düzeltme sorumluluğu taşımalıyız. Bu konuda umut var ve umarım düzeltebiliriz. Medya. Belirli doğrular pişirilip önlerine konuluyor ve buradan seçiyorsunuz özgürlük olmadığı zaman. OHAL benzeri bir yönetimde her görüşün görünürlüğü olmaması nedeniyle bir farkındalığın olmadığını düşünüyorum. Bize düşen bunları her zeminde ifade etmek” şeklinde konuştu.