Cezaevinde 287 gündür ölüm orucunda olan Mustafa Koçak’ın ablası Sevgül Koçak, yeniden zorla müdahale edilmesinden korktukları için ailesi olarak cezaevi kapısının önünden ayrılamadıklarını söyledi
Mustafa Koçak, ‘adil yargılanma’ ve ‘işkencecilerin yargılanması’ talebiyle 287 gündür ölüm orucunda. Şakran 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Koçak, açlık grevi ile başladığı eylemini 93’üncü gününde ölüm orucuna çevirmişti. Eyleminin 255’inci gününde zorla hastaneye kaldırılıp, istemi dışında tıbbi müdahalede bulunulan Koçak’ın vücuduna 73 serum bağlandı. Ancak bu serumları vücudundan çekip çıkarmasından dolayı damar yollarında zedelenmeler oluştu. 5 gün sonra Kırıklar 1 No’lu Cezaevine sevk edilen Koçak, sürdürmeye devam ettiği eyleminin 287’nci gününe girdi.
‘Tahliye edilmeli’
Mezopotamya Ajansı’ndan Kadir Güney’e konuşan Avukatı Ezgi Çakır, müvekkilinin hastane tutulduğu 5 gün boyunca işkence gördüğünü ifade etti. Yaşananlar sonrasında işkence raporu alabilmek için müvekkilinin Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevkini talep ettiklerini belirten Av. Çakır, “ATK’dan gelen bulgu raporları ve İzmir Barosu’nun tutanaklarıyla birlikte bir alternatif rapor hazırlandı. Raporda müvekkilimize yapılan zorla müdahalenin Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre işkence olduğu tespit edildi” dedi. Müvekkilinin son iki haftadır yeniden hastaneye götürülmek istendiğini, fakat bunun sebebinin kendileriyle paylaşılmadığını söyleyen Çakır, “Mustafa hastaneye bizim talebimiz olan ATK’ye sevk için götürülmek istense bile hastane koşulları onun için uygun değil. Bu nedenlerle öncelikle müvekkilimizle görüşmemizin sağlanmasını istiyoruz. Sonrasında ise müvekkilimin hastaneye götürülme sebebini söylemeleri gerekir. Mustafa’nın bir heyet tarafından cezaevinde ATK raporunun hazırlanmasını ve müvekkilimizin hızlıca tahliye edilmesini istiyoruz” dedi.
‘Tekrardan bir travma yaşamak istemiyor’
Ölüm orucundaki Mustafa’nın ablası Sevgül Koçak ise, kardeşine bir heyet tarafından cezaevinde sağlık kontrolü yapılmasını istiyor. Abla Koçak, “Mustafa zorla müdahaleden sonra doktora gitmeye korkuyor. Bunu bize her telefonda ‘korkuyorum, bana işkence ediyorlar. 5 gün boyunca beni yataktan kaldırmadılar. Dışkımla bıraktılar’ şeklinde ifade ediyor. Daha fazlasını söyleyemiyor çünkü hala zorla müdahale baskısı altında. Tekrardan bir travma yaşamak istemiyor. Travmayı atlatmış değil, doktor ve hastane kelimesinden korkuyor” ifadelerini kullandı
‘Vücudunun her yerinde yanma var’
Sağlık durumunun kötüleşmesinden dolayı Mustafa’yı ikna ederek hastaneye gitmesi için cezaevine başvurduklarını ama salgın sebebiyle bunun gerçekleşmediği belirten abla Koçak, kardeşine cezaevi yönetimi tarafından ‘Biz seni hastaneye götürürüz fakat salgın var. Asla sorumluluk kabul etmiyoruz. Sen gidip geldiğinde 14 gün karantinada kalırsın’ dendiğini aktardı. Kardeşinin yapılanlardan sonra tek başına ihtiyaçlarını gideremediğini söyleyen ablası, “Mustafa’nın tek başına 14 gün karantinada kalması onun ölmesidir” ifadelerini kullandı. Kardeşiyle sadece telefon görüşmesi yapabildiklerini dile getiren Koçak, “Artık çok zorlandığını, ağrılarında dolayı hiçbir şekilde uyuyamadığını söylüyor. Vücudunun her yerinde yanma olduğunu, dokunamadığını söylüyor. Yürüyemiyor, kollarını ve bacaklarını hissetmiyor. Belki de bu zorla müdahale işkencesinden sonra benim kardeşim sakat kaldı, bilmiyoruz” dedi.
Yetkililere çağrı
Abla Sevgül Koçak, ‘adil yargılanmak’ için 287 gündür ölüm orucunda olan kardeşinin kendisini ispat etmek için bu yolu seçtiğini de vurguladı. Kardeşinin bir telefon konuşmalarında kendilerine ‘30 kilonun altına düşüyorum. Bir damacana kadar kaldım’ dediğini paylaşan ablası, “En son telefon görüşmesinde ise, ‘Çok fazla ağrım var. Ama bir daha kimse adaletsizliğe uğramasın diye ben bu acıların hepsini çekmeye razıyım’ dedi. Bizim zorumuza giden bu” diye belirtti. Mustafa’ya yeniden zorla müdahale edilmesinden korktukları için ailesi olarak cezaevi kapısının önünden ayrılamadıklarını söyleyen abla Koçak, son olarak kardeşi için yetkililere şu sözlerle seslendi: “Biz şunu istiyoruz; çocuğumuzu verin ve adil yargılayın. Şuan sağlık durumu zaten müsait değil, öldü ölecek. En azından ailesinin yanında ölsün, son nefesini onların yanında versin.”
İSTANBUL