Adil yargılanma talebiyle başlattığı ölüm orucunun 296’ncı gününde yaşamını yitiren Mustafa Koçak’ın ailesi, maruz kaldığı müdahale, darp ve cinsel taciz için suç duyurusunda bulundu
Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre; “Adil yargılanma” talebiyle başladığı ölüm orucunda, zorla müdahale sonrası durumu kötüleşip hayatını kaybeden Mustafa Koçak’ın ailesi, avukatları aracılığıyla ölümde sorumluluğu bulunanlarla ilgili “kasten öldürmeden” suç duyurusu yaptı.
Müdahale sonrası durumu kötüleşti
Dilekçede, Koçak’ın ölüm orucunu sürdürürken 12 Mart’ta başlayan ve dört gün süren zorla müdahalenin işkence suçunu teşkil ettiği ifade edilerek, “Zorla müdahaleden önce yürüyebilirken artık yürüyemez, kendi ihtiyaçlarını göremez hale gelmiş, tamamen çevresine bağımlı bir yaşama mecbur kalmıştır. Müdahale öncesi spor dahi yapabilirken artık tuvalet ihtiyacı için dahi arkadaşlarının yardımına ihtiyaç duymuştur. Genel olarak sağlık durumu ve tüm yaşamsal faaliyetleri kötüleşmiştir. Kilosu ise 30’a düşmüştür.” denildi
Bu müdahale sonrasıyla ilgili sağlık durumunun kötüleştiğine dair Dr. Zeki Gül imzalı sağlık raporu da savcılığa sunuldu.
Avukatlarının zorla müdahale ve işkenceye dair suç duyurusu hakkında takipsizlik kararı verildi. Dosya itiraz aşamasında.
“Vücuduna 76 kez serum bağlanmaya çalışıldı”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçede, suç duyurusunun sebepleri şöyle açıklandı:
“Mustafa Koçak ölüm orucunu sürdürürken 12 Mart 2020’de İzmir, Aliağa Şakran Kampüs hastanesine götürüldü ve burada zorla müdahale edildi. Hastaneye götürüldüğünde bilinci yerindeydi ve hiçbir şekilde bir tıbbi müdahaleye rızası olmadığını bildirdi.
“Buna karşılık zorla müdahale uygulaması durdurulmadı, zorla beslenmeye çalışıldı. Elleri ve ayakları (açlık etkisiyle son derece zayıflamış vücuttaki etkileri gözetilmeden) kelepçelerle yatağa bağlandı. Vücuduna 76 kez serum bağlanmaya çalışıldı, vücudu serum iğneleri ile delik deşik edildi. Yatağa bağlıyken darba ve cinsel tacize maruz kaldı.
“Bu müdahale süreci 16 Mart 2020’ye kadar devam etti, bu süre zarfında avukatları ve ailesiyle görüştürülmedi. Dört gün boyunca yalıtılarak izole edildi ve bu sürede rızası hilafına bir muameleye maruz kaldı.”
Dilekçede, “Bu zorla müdahale yapılmamış olsaydı belki Mustafa Koçak tahliye olacak ve adil yargılanma talepli eylemini sona erdirecekti” dendi.
Ancak müdahalenin Koçak’ın ölümünü hızlandırdığı, hatta ölümüne neden olduğu, bu sebeple kasten öldürme suçunu teşkil ettiği ifade edildi.
Ayrıca pandemi sürecinde tahliye dilekçelerini işleme koymayan ve sağlık hakkını engelleyen İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi heyetinin de ihmalen ölüme neden olduğu belirtildi.
Ne olmuştu?
Koçak, 23 Eylül 2017’de gözaltına alınıp tutuklanmış yargılama sonucu tanık ifadelerine dayanılarak ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmişti.
Tanıklardan B.E.’nin ifadesinde Koçak’la ilgili sadece “köftecide söyledi, silahı o temin etmiş” sözleri yer alıyordu. B.E.
Diğer tanık C.Y. ise etkin pişmanlıktan yararlanarak tahliye olup yurtdışına çıktıktan sonra mahkemeye gönderdiği mektubunda, “Mustafa Koçak’a iftira attığını, ifadelerinin işkence altında alındığını, bu şekilde beyan vermesi için tehdit edildiğini, beyanlarının tamamen gerçek dışı olduğunu” yazmıştı.
Koçak adil yargılanma hakkının kısıtlanması nedeniyle 4 Nisan 2019’da başladığı açlık grevini 3 Temmuz 2019’da ölüm orucuna çevirdiğini açıklamış, ölüm orucunun 296. gününde 23 Nisan 2020’de hayatını kaybetmişti. Yargılandığı dosya halen Yargıtay 16. Ceza Dairesinde incelemede.
Kaynak: Bianet