AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “yeni saldırı” açıklamasına dikkat çeken PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim: ‘Şu an iktidarda bir savaş ve faşizm koalisyonu var. Ne kadar savaşı derinleştirirler ise o kadar ayakta kalacaklarını sanıyorlar. Bir kaos olursa seçimi erteleyebilme durumu doğar’
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Emrullah Acar’ın haberine göre Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırı başlatma kararı aldıkları yönünde yaptığı açıklamaya tepki gösterdi.
Türkiye’nin bölgeye dönük saldırılarının uzun süredir devam ettiğini belirten Salih Müslim, saldırı tehditlerinin daha önce de yapıldığını kaydetti. Siyasi konjonktürün Türkiye’nin aleyhine olduğunu belirten Müslim, “AKP iç siyasette sıkıştığı için, Kürtlere saldırarak bir nefes almak istiyor. Şu an iktidarda bir savaş ve faşizm koalisyonu var. Ne kadar savaşı derinleştirirler ise o kadar ayakta kalacaklarını sanıyorlar. Biz her türlü saldırılara karşı kendimizi savunmak zorundayız. Onların tehditlerini ciddiye alıyoruz, direnmekten başkada önümüzde bir yol yok. Saldırılara karşı önlemlerimizi almak zorundayız. Biz saldırı olsun istemiyoruz, ancak saldırılar kapımızı çaldığında öz savunmamızı gerçekleştirmek zorundayız” diye konuştu.
Söz konusu saldırı girişimlerinin 2023 yılında yapılacak genel seçimleri ertelemeye dönük olabileceğine işaret eden Müslim, “Bir kaos olursa seçimi erteleyebilme durumu doğar. AKP savaşı derinleştirerek varlığını sürdürmek istiyor. Bunun alt yapısını da hazırlıyor olabilirler. Her duruma karşı bizim bu açıklamalara ciddi yaklaşmamız ve tedbirlerimizi almamız gerek” dedi.
‘Saldırının DAİŞ’i güçlendirmeye yarayacağının herkes farkında’
Bölgede bulunan garantör güçlerin konumlarında bir değişikliğin söz konusu olmadığını söyleyen Müslim, “Bölgede bulunan bütün güçler bu tarz bir saldırı istemediklerini belirtiyor. Bu saldırının DAİŞ’i güçlendirmeye yarayacağının herkes farkında. Olası bir saldırının terörizme hizmet edeceğini söylüyor garantör güçler. Türkiye denetimine aldığı yerlerde insan haklarını ayaklar altına alıyor, demografik değişiklik gerçekleştiriyor. Bugüne kadar hiçbir ülke Türkiye’ye dönük bir girişimde bulunmadı. Yaptığı bütün insan hakları ihlalleri yanlarına kalıyor” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye terörizmin ana merkezi durumunda ve NATO çatısı altında yapıyor’
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasını boykot etmesiyle ilgili de Müslim şunları söyledi: “Finlandiya ve İsveç konusunda da Türkiye fırsatçıdır. Bunlar Osmanlı oyunu. Şantaj siyaseti yürütüyorlar. Bugüne kadar hep bunu yaptılar. Türkiye’nin bugüne kadar yaptığı şantajları yanlarına kaldı. Herkesi tehdit ediyor, Ortadoğu’da istikrarsızlığın merkezi konumunda. Türkiye terörizmin ana merkezi durumunda ve bunu NATO çatısı altında yapıyor. Bütün saldırılarında NATO’dan güç alıyor. Şimdi de yine şantaj yapıyor. NATO buna artık yeter demeli ve Türkiye’yi NATO’dan çıkarmalıdır.”
Yeni seçilen IŞİD lideri…
Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG), Türkiye’nin muhtemel saldırılarda kullanmak için Efrîn’in (Afrin) güney kırsalından Minbic ve Kobanê’nin batı kırsalına kadar “Teröristlerden siyah kemer” oluşturduğu yönündeki açıklamasını hatırlatan Müslim şöyle devam etti: “Türkiye’nin işgal ettiği yerlere çeteler yetiştiriliyor. Çeteler o alanlarda eğitim görüyor, kampları var. Bu eskiden beridir biliniyor. Başka ülkelerde bu güçler savaştırılıyor. Teröristlerin merkezine dönmüş durumda. Türkiye terörist ticareti yapıyor. Onları alıyor eğitiyor, sonra başka ülkelere gönderiyor. Kendi çıkarları için de kullanıyor. Şu an bir saldırı olsa yine onları kullanacak. DAİŞ liderleri Ebû Bekir El-Bexdadî ve Ebû Îbrahîm El-Qureyşî Türkiye işgali altındaki bölgelerde öldürüldü. Yeni seçilen DAİŞ’in lideri de Türkiye denetiminde olan bir alanda olabilir. Belki şu an Ankara’da, belki de Antep’te.”
‘Bu Türkiye’nin Kürt halkına karşı savaşıdır’
Olası saldırılara karşı bölgede yaşayan halkların topraklarını savunacağının altını çizen Müslim, şunları ekledi: “Bölge halkı her şeyi görüyor ve yorumluyor. Artık halk politik. Saldırı olursa halk direnir. Köylere dönük bugüne kadar çok saldırı oldu, ancak halk köylerini terk etmedi. Rojava’da var olan savaş sadece Rojava halkının savaşı değil. Bu Türkiye’nin Kürt halkına karşı savaşıdır. Türk devleti varlığını Kürtlerin yokluğunda görüyor. Federe Kürdistan Bölgesi’nde devam eden saldırılar ile Rojava’daki saldırılar birbirinden bağımsız değil. Kürt halkı bu bilinç ile hareket etmeli. Büyük bir saldırı dalgası var ve bu son ellerinde bir çare kalmadığının göstergesi. Her yerde savaşı büyüterek son kozlarını oynuyor. Faşizm ile hareket eden herkes kaybedecek. Türkiye ile ilişkisi olan herkes onunla ilişkilerini keserse onlar için daha iyi olur.”
Demokratik Suriye Meclisi: BM’yi tutum göstermeye çağırıyoruz
Demokratik Suriye Meclisi (MSD), “Türk devletinin bir emirlik inşa edip aşırılık yanlılarını ve çetebaşlarını orada toplamak istediği açıktır. Muhtemel her türlü askeri operasyonu kınıyoruz. Uluslararası Koalisyon’a dahil olan ülkelerin sorumluğu var. Uluslararası toplumu ve BM’yi Türk devletinin tehditlerine karşı ciddi tutum göstermeye, derhal müdahale etmeye çağırıyoruz” dedi.