Burada yılın hemen hemen her ayında bir bölgesel festival görmek mümkün. İrili ufaklı bütün yerleşim/komünlerin kendi festivalleri mutlaka olur. 2021’deki Mauléon Festivali’nin ana teması ‘Rojava’da Kadın Direnişi’ydi
Ercan Jan Aktaş
“Kentleşme yalnızca bir bölgenin doğal bütünlüğünü değil, insan ruhunu da zehirleyebilir.” M. Bookchin
Bookchin’e göre yerel yönetim özgürlüğü, politik özgürlüğün tabanını, politik özgürlükse bireysel özgürlüğün tabanını oluşturur. Özgür, işlevsel, etkin bir sistem özgür bireylerin kendi kaderlerini ellerinde bulundurarak kolektif bir şekilde hayatının her alanını örgütlemesi ile mümkün olacaktır. Ancak bu şekilde radikal, anti-kapitalist, toplumsal, öz-yönetimci bir yapı inşa edilebilir.
Soule bölgesinde bunların bütün izlerini görmek mümkündür. Türkiye’de ‘başka bir hayat’, ‘ekolojist bir hayat’ ve mücadele belirli aktör ve de çeşitli küçük oluşum ve yapılar üzerinden ‘profesyoneller’in yaptıkları bir tartışma ve küçük kimi kolektiflerden ibaretti. Burada ise binlerin yaşadığı bir bölgede, hayatın içinden, somut deneyimlerden doğru yaşam pratiklerini anlatıyorum. Buranın mimari yapısına, pazarlarına, dil konusunda duyarlılık ve çalışmalarına dair kısmen paylaşımlarda bulunmuştum. Dizinin bu bölümünde ise daha çok kültür ve gündelik hayata odaklanacağım.
Dört mevsim festival
Burada yılın hemen hemen her ayında bir bölgesel festival görmek mümkündür. İrili ufaklı bütün yerleşim/komünlerin kendi festivalleri mutlaka olur. Özellikle yaz ve sonbahar mevsimlerinde olur bu festivaller. Her yerleşim/komün, kendi üretim ve de gündelik hayat deneyimleri üzerinde, kendi meclisleri üzerinde organize eder bu festivalleri. Festivaller de genelde o yerleşimin merkezindeki Pala sahalarında, bazen belediye binası kompleksinde yapılır. Pala sporuna ayrıca geleceğim. Bu festivaller için gazlı ocaklar kurulur, bölgesel bahçe ve çiftlik ürünlerinden evlerde hazırlanıp getirilenler ve de meydanda birlikte yapılanlar ile büyük sofralar kurulur.
Festivallerin en mutluları çocuklar ve evcil hayvanlar olur. Müzikler, danslar, sohbetler, yemekler ve içilen şaraplar ile gecenin geç saatlerine kadar devam eder. Bu festivaller, zaman zaman kasaba meydanındaki 6 metre yüksekliğinde, 10 metre genişliğinde Pala sahası duvarına yansıtılan projeksiyon ile gece sinemaları olarak devam eder. Hafta sonlarında bölgedeki bütün yerleşim yerlerinde bu festivaller devam eder. Bu yıl 21 Nisan’da bu festivallerin en büyüklerinden bir tanesi Güney ve Kuzey Bask LGBTİ+ ların organize ettikleri “Bekatuetan Uros” festivali oldu. (1)
Bölgenin diğer festivalleri; Mayıs: Ainerak festivali, Tulalaika. Temmuz: Mauléon festivali, pastoral ve lirik akşam. Ağustos: Pastoral, Xibero yolu, Bask şarkı festivali, espadril festivali, peynir fuarı. Eylül: zirve rallisi ve yaylacılık festivali yapılır. 2021’deki Mauléon Festivali’nin ana teması ‘Rojava’da Kadın Direnişi’ydi. Benim de katılımcısı olduğum festivali Özgür Politika gazetesi için yazmıştım (2). Daha önce de ifade ettiğim gibi Mauléon-Lichar bölgenin başkentidir.
Baskların Pala sporu
Spor da burada tıpkı festivaller gibidir; rakip, rekabet, kazanma hırsları yerine birlikte, organize, keyifli zaman örgütlemek üzerine kuruludur. Tam da bu noktada biraz Pala sporuna, bu sporun Basklar için ne anlama geldiği üzerine paylaşmak istiyorum. Çınar veya kayın ağacından yapılmış ahşap bir raketle oynanan Pala burada Bask kimliğinin en temel göstergelerinden biridir. İrili ufaklı bütün yerleşim yerlerinde Pala sahalarını görmek mümkündür. Katolik inancının güçlü yaşandığı Bask halkı için çocuklarının yürümeye, oynamaya başlamasından itibaren ilk götürüldüğü yer kilise değil, Pala sahalarıdır. Bu anlamda gerek merkezi devletlere, gerekse de onlar eksenli inanca karşı ulusal bir duruştur Pala ile kurdukları bağ. Pala, asıl olarak fronton olarak adlandırılan sahalarda topla duvara karşı oynanan oyundur. Squash ve hentbol kombinasyonuna benzer şekilde, elinizle, raketinizle veya ağaç sopanızla oynayabilirsiniz. Pala hızlı hareket edilmesi gereken bir oyundur; bire bir veya bir takım halinde oynayabiliyorsunuz.
Pala, Baskların kendi özellikleriyle uyarlayıp dönüştürdüğü, diğer medeniyetlerin mirası olan evrensel bir oyundur. Pala’dan biraz farklı olarak mitolojide ya da mezar stellerinde adı geçen ve yüzyıllar boyunca dağ oyun alanlarında oynanan Bask poletası, on yedinci yüzyılda paume oyunundan esinlenerek sayısız değişikliğe uğramış ve birçok yeni özelliğin ortaya çıkmasını sağlamıştır. İster yüz yüze ister duvara karşı, ister içeride ister dışarıda, ister çıplak elle ister çeşitli aletler kullanılarak oynansın, ister poleta toplarının imalatında kauçuğun kullanılmaya başlanmasıyla olsun, yenilikler yavaş yavaş bugünkü Bask poletasının ayırt edici özelliklerinin ve kurallarının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Her yaz mevsiminde bütün yerleşimlerde yerel halk kendi arasında bir turnuva organize eder. Bu anlamda vazgeçilmez yaz etkinliklerinin başında Pala ve Poleta festivalleri gelir. Köy, kasaba merkezlerindeki bu sahalarda yediden yetmiş yediye her cinsel kimlik ve yönelimden insanlar aile, arkadaş, dost, komşuları ile bu festivalin bir parçası olur. Her maç sonunda saha bir anda piknik alanına dönebilir. Bu anlamda Basklar için dilleri ‘Le basque (euskara)’ ne ise, Poleta sporu da hemen hemen o anlamı içermektedir.
Ulaşım sorunları
Bölgede özellikle yapılan sporlardan bir diğeri de randonnée dedikleri dağ yürüyüşleridir. Daha yerleşim yerlerinden itibaren kimi duvarlar, direkler ya da yerlere çakılmış ahşap levhalar üzerinde beyaz, kırmızı ve mavi renklerden yönlendirmeler görmeye başlarsınız. Bu yönlendirmeler sizi bir patika üzerinden yürüyüşe davet eder. Bazen de araçlar ile bir kaç km yol aldıktan sonra dağ ve tepelerin doruklarında, ormanların içinde benzer işaretleri görmek mümkün. Arkadaş, aile, çocuklar, komşular, evcil hayvanlar ile saatleri bulacak bu yürüyüşlerin vazgeçilmezlerinden birisi de piknik çantasıdır. Özellikle de yaz mevsiminde başka bölgelerden gelen gezginler ile dağ başlarında, ormanların patikalarında bu heyecanlı topluluklar ile karşılaşman mümkündür.
Bisiklet ise burada hayatın bir parçasıdır. Bisikleti olmayan bir insan görmek mümkün değil. Her evin garajında, ev halkının tamamı için bisiklet vardır. Bisiklet garajları kendi bisikletlerinin tamiratlarını yaptıkları bir tamirat atölyesidir aynı zamanda. Tarlaların, patika yollarının vazgeçilmez aracı her zaman bisiklettir. Ancak burada bisikletler kadar motorlu araçların da olduğunu ifade etmek gerek. Bölgeye en temel eleştirilerimin başında lüks tüketim olarak ifade edebileceğim bu araçlar gelmektedir. Her evin garajında bisikletler kadar da motorlu araç bulmak mümkün. Bölgenin bu anlamda eleştirilebilecek diğer bir konusu da toplu taşımanın çok yetersiz olmasıdır.
Bir asır öncesinde tren hatları ile birbirine bağlanan kasabalarda bugün sadece özel araçlar mevcuttur. Burada Fransa devletinin de önemli bir payı var. 19. yüzyılın sonundan 1980’lerin sonuna kadar trenler Soule’dan temel toplu taşıma araçlarıdır. O zaman bölgenin en temel üretimi hayvancılığa dayalı mono – endüstri olarak ifade edebileceğimiz espadril üretimidir (3). Fransa, devlet politikası olarak, buradaki tarım ve hayvancılık üretim alanlarını sınırlandırma yolu ile Bask nüfusunun, büyük Fransız şehirlerine göçünün önünü bilinçli bir politika ile açmıştır. Bu süreçte ekonomisi küçülen Soule’de trenler de iptal edilir.
Her şeye rağmen Soule’de başka bir hayatın izini sürmek mümkün. Yolculuğumuz devam edecektir.
(1) Tardets-Sorholus: Bekat’ Uros ou l’ appel’ la fin des discriminations (sudouest.fr)
(2) Rojava’dan Bask’a: Yol almak m?, yol olmak m? – Yeni Özgür Politika (ozgurpolitika.com)
(3) Espadrilles Prodiso – En Pays Basque (en-pays-basque.fr)
Murray Bookchin’in İzleğinde Bask’ta Yolculuk – 2 Bulutların ve dağların ülkesi Euskal Herria