Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde ‘Güncel siyasal gelişmeler’ paneli düzenlendi. Panelde EMEP, Yeşil Sol Parti, SMF, Partizan ve ESP temsilcileri konuşma yaptı
Dersim’de düzenlenen 21’inci Munzur Kültür ve Doğa Festivali, “Madencilik Yağmasına Karşı Doğayı ve Yaşamı Savunuyoruz” şiarıyla ikinci gününde sürerken, Sanat Sokağı’nda “Güncel siyasal gelişmeler” paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü avukat Kenan Çetin’in yaptığı panele, Yeşiller ve Sol Parti (Yeşil Sol Parti) Milletvekili Ayten Kordu, Sosyalist Meclisler Federasyonu’ndan (SMF) Erdal Ataş, Emek Partisi’nden (EMEP) Levent Tüzel, Partizan temsilcisi Kazım Tosun, Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nden (ESP) Ebru Yiğit konuşmacı olarak katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Çetin, valiliğin yasaklarına değindi.
Sahip çıkmalıyız
Ardından söz alan Levent Tüzel, Êzîdi halkına katliam yaşatan DAİŞ’i kınayarak söze başladı. Festivalin madencilik adı altında doğanın yok edilmesine karşı ortaya çıktığını belirten Tüzel, “Doğanın, çevrenin kapitalistlerce yağmalanması yeni bir olgu değil. Akbelen’de halkın direnişini yaşıyoruz. Bu zararlı faaliyeti en iyi bilen halk olarak, Munzur’un önünü kesip barajlar yapan, bunun işletilmesinde LİMAK gibi kapitalistleri görüyoruz. Bunlar tercih edilecek modeller değil. Bölge enerji ihtiyacı için vazgeçilmez bir güç olarak gösteriliyor termik santraller, ama enerji entegre odaları bunu daha fazla karşılayacak gibi. Cûdi’deki orman yangınlarının askerler tarafından yakılarak, askerleri sevindirdiği videolar önümüze düşüyor. Ormanları korumak isteyen halkın karşısına devlet bütün gücüyle çıkıyor. Gezi’ye sahip çıkma döneminde nasıl ‘Her yer Taksim her yer direniş’ dediysek, bugün de her yere sahip çıkmayı yüksek tutmamız lazım” diye konuştu.
Ekoloji mücadelesinin önemi
ESP’den Ebru Yiğit de 14-28 Mayıs seçimlerinde devrimci hareketlerin halkı alternatifsiz bırakmasının eleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Seçim dönemi sonrasında iktidarın ekonomik iflasın eşiğine geldiğini ve seçim öncesi dağıttığı paraların suyunu çektiğini belirten Yiğit, “Kurdistan dağlarını yangınlarla yok ederek, ciğerini nefessiz bırakarak, Güney Kurdistan’ın SİHA’larla bombalanması, Kürt liderlere dönük saldırılar faşizmin daha korkunç saldırılarla bu işleyişini sürdüreceğini gösteriyor. Yine iktidarın HUDA-PAR gibi kimi kontrgerilla örgütlerle ilişkisini artırarak, bu toplumda kadınlara yaşam hakkının tanınmayacağını da beyan etti. Bu coğrafyada ekoloji mücadelesi, kesilen her bir ağaç, yağmalanan doğanın her bir parçası, kurutulan her dere asla çevre felaketi olarak tanımlanamaz, faşizmin imhacı ve inkarcı parçasıdır, böyle ele almamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Sanata sahip çıkılmalı
Partizan’dan Kasım Tosun, festivalin amacına değinerek, sanatçıların engellenmesine yönelik valilik kararını da eleştirdi. Tertip komitesini de eleştiren Tosun, “Biz devrimci kültürü halkın sahipleneceğini, devletin isteği doğrultusunda tecrit edilmek istenen sanata sahip çıkacağını biliyoruz” dedi.
Kordu konuştu
Yeşil Sol Parti Milletvekili Ayten Kordu da valiliğin yasaklarına değindi. Parti olarak da halk olarak da “bu yasaklarla mücadele ede ede” sözlerini kurduklarını söyleyen Kordu, “Burada yan yana olmak tek adam rejimine karşı önemli gösterge. Önümüzdeki süreçte daha fazla baskıyla, gözaltı, zamlarla, her türlü yıldırmayla karşı karşıya kalacağız. Bu sürece ilişkin ortaklaşmaları daha fazla ortaya çıkararak yürütülmesini istiyoruz” dedi.
Tecride karşı mücadele
Kentten yapılan göçlere de değinen Kordu, savaş politikaları ve göç politikalarına karşı daha fazla çalışma yürütülmesi gerektiğini söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden topluma yayılan tecridin sonuçlarını yaşadıklarını söyleyen Kordu, “Tecrit politikası o kadar yaygınlaştırıldı ki kendi evimize, kurumlarımıza kadar girdi. Tecrit politikalarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Son süreçte cezaevinin keyfi uygulamasıyla cezalar doldurulduğu halde bile infazlar yakılıyor. Buna ilişkin de çok daha fazla söz kuruyoruz. Sözümüzü kurarken tecrit politikalarını da belirtmeliyiz” dedi.
Üreten bizsek, yönetende biz olmalıyız
SMF’den Erdal Ataş ise, dünyadaki sömürü düzenine dikkat çekti. Tek adam rejiminin yaşadığı siyasal, ekonomik krizlere dikkati çeken Ataş, “Kazanılmış haklarımızı, özgürlük, bağımsızlık, adalet mücadelemizi durdurmak, geriletmek istiyorlar. Millet ve Cumhur ittifakı Kürt düşmanlığında bize aynı kürsüden saldıranlardır” diye konuştu.
İşçi ve emekçilerin rollerine dikkati çeken Ataş, “Üreten bizsek, yönetende biz olmalıyız. Bu düzeni kentimizi, kendimizi niye biz yönetmiyoruz” diye sordu.
DERSİM