İran rejiminin kadınlara yönelik cinsiyetçi ve baskıcı uygulamalarından kaçarak Türkiye’ye gelen mülteci iki kadın yaşadıklarını anlattı. Van’a gelen Z.S., ‘Çalıştığım yerde tacize uğradım. Tanıştığım onlarca kadın fuhuşa sürüklendi’ dedi
İran rejiminin baskılarından kurtulmak amacıyla çeşitli tarihlerde Türkiye’ye gelen mülteci kadınların fuhuşa sürüklendiği açığa çıktı. Van’da evli olup olmadıklarını bilmedikleri erkeklerle “imam nikahı” kıyarak ardından çocuk sahibi olan kadınlar, mülteci olmanın zorluklarını anlattı.
Yaklaşık 4 yıl önce çeşitli baskılara maruz kaldığı İran’dan kaçarak Van’a sığınan Z.S. isimli kadın, “Parasızdım. Bir iş yerinde çalışmaya başladım. İş yeri sahibi tarafından tacize uğradım. Mülteci olduğum için zaten düşük bir ücret alıyordum. Ona karşı çıktığım için de kovuldum” dedi.
Yarı maaş veriliyor
“Sadece ben değil, benim durumumda olan onlarca mülteci kadın var” sözlerini kullanan Z.S. “Mülteciler başta dil olmak üzere, yaşam tarzı olarak pek çok konuda zorlanıyor. Ama özellikle maddi olarak zorlanıyorlar. Çalıştığı iş yerinde mülteci olduğu için yarı maaş alan ve geçinemediği için fuhuşa sürüklenen onlarca kadın var” şeklinde konuştu. İş yerinden ayrıldıktan sonra S.A. isimli bir erkekle tanıştığını ifade eden Z.S. “imam nikahı” ile yaklaşık bir yıl beraber olduğunu kaydetti. Bu arada hamile kaldığını söyleyen Z.S., “Hamile kaldıktan sonra birçok vaatlerde bulundu. Ben ona inandım. Evli olduğunu duydum ama her şey için çok geçti artık” dedi.
‘Ben suçlu bulundum’
Evli olduğunu duyduğu erkekten ayrılan ve kendi ayakları üzerinde durmaya karar veren Z.S., “Ailesi, bulunduğum binayı bastı. Evli bir erkekle birlikte olduğum için beni suçladılar. Oysa S.A., bana evli olduğunu söylememişti. Hamile halimle yalnız kaldım. Param yoktu. Komşulara diktiğim kıyafetlerden para kazanmaya çalışıyordum. Karnım büyüyünce de artık hareket edemez duruma geldim” ifadelerini kullandı. Kadın hakları savunucuları sayesinde uzun bir süre ihtiyaçlarının karşılandığını kaydeden Z.S., “Kadın dayanışması ile çocuğuma kıyafet alabildim. Para yardımı aldım. Daha sonra sosyal yardımlaşmadan 600 TL civarında bir para almaya başladım” dedi.
‘Çocuğuma kimlik istiyorum’
Çocuğunu doğurduktan sonra S.A.’nın tekrar kendisini taciz etmeye başladığını ifade eden Z.S., “Kendisine, çocuğuma maddi anlamda destek vermesini istedim. O ise sürekli ahlaksız tekliflerle geldi. Babalık davası açtım. Çocuğumun bir kimliği olsun istiyorum. Dava sonuçlandıktan sonra çocuğumun kimliğini çıkmasını talep edeceğim” diye konuştu.
‘Eşimi değil beni suçladılar’
İran’da evli olduğu erkek tarafından sistematik olarak şiddete maruz kalan Ş.N. ise 3 çocuk sahibi olduğunu ifade etti. Gördüğü şiddet ile beraber evli olduğu erkeğin kendisini fuhuşa zorladığını ve bunun üzerine şikâyette bulunduğunu söyleyen Ş.N., “İran rejimi çok katı. Kadınlar iki kat şiddete maruz kalıyor. Eşim, elimi kolumu bağladı ve başka bir erkeğin tecavüzüne maruz kaldım. Bunu şikâyet ettiğimde ise bana ‘şahit getir’ dediler. Şahit getiremediğim için boşandıktan sonra ben suçlu bulundum ve çocuklarım babalarına verildi” şeklinde konuştu.
4 çocukla mücadele
“İran beni suçlu bulunca çocuklarımı da yanıma alarak kaçtım” diyerek yaşadıklarını anlatmaya devam eden Ş.N., Van’da ise tanıştığı H.Ö.’den hamile kaldığını söyledi. Ş.N. “Evli olduğunu bilmiyordum. Hamile kaldığımı öğrenince beni terk etti” sözlerini kullandı. 4 çocukla birlikte yaşam mücadelesi veren Ş.N. mülteci olmanın zorluklarını şöyle özetledi: “Burada mülteci olarak ötekileştiriliyoruz. Erkekler mağdur olduğumuzu görünce faydalanmak için kullanıyor. Kadın ve mülteci olmak gerçekten çok zor.”
Hikmet Tunç/Van-Jinnews