Mülteci kadınların cinsel saldırıya ve çocuk yaşta evlendirilmeye maruz bırakıldıklarını belirten Özge Yelesel, kamplardaki kadınların ise, hijyen başta olmak üzere çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarını söyledi
Dilan Babat/Ankara-Jinnews
Ülkelerindeki savaş, çatışma ve işsizlikten dolayı Türkiye ve Avrupa ülkelerinde yaşamak için yola çıkan mülteciler, “mülteci hukuku” kapsamında olan haklarından bile yararlanamıyor. Onlarca olumsuzluğa rağmen aralarında bebek, çocuk, kadın ve gençlerin de bulunduğu, yaşları 0-2 ile 80 arasında değişen binlerce mültecinin kötü şartlarda “umuda yolculuğu” devam ediyor. İzmir’inKaraburan ilçesi açıklarında, 10 Ekim’de mültecileri taşıyan teknenin batması sonrasında başlatılan arama kurtarma çalışmalarında 8 kişinin cenazesine ulaşılırken, 26 kişinin ise kayıp olduğu açıklandı.İzmir’in Menderes ilçesinde, 14 Ekim’de ise mültecileri taşıyan kamyonun devrilmesi sonucu 22 kişi yaşamını yitirdi, çoğunluğu çocuk, 13 kişi de yaralandı. Resmi rakamlara göre, 2018 Ağustos ayı itibariyle Türkiye’de 3 milyon 552 bin 303 Suriyeli mülteci bulunuyor. Esnek ve güvencesiz işlerde çalıştırılan, cinsiyetçi, ırkçı uygulamalara maruz kalan mülteciler, başta yaşam hakkı olmak üzere barınma, sağlık, eğitim ve beslenmeye kadar birçok alanda çeşitli sorunlarla karşılaşıyor.
Çoğu kamplarda değil
2011 yılından bu yana 4 milyona yakın mülteci topraklarını terk etmek zorunda kaldı.Konuya ilişkin konuşan aktivist Özge Yelesel, çatışmalı süreçlerin yoğunlaşmasıyla birlikte Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan mülteci sayısında da ciddi bir artış yaşandığını vurguladı. Yelesel, “İlk başlarda bir çok insan kamplara gitmiş olsa da, kamplardaki imkanların yetersizliğinden dolayı yüzde 80’i artık kamplarda yaşamıyor. Bunların yüzde 50’si Güneydoğu bölgesi civarında iken yüzde 20 gibi yüksek bir bölüm İstanbul’da, geri kalanlar ise diğer illere dağılmış durumda. Bu durum beraberinde belirli bölgelerde ev bulma, iş bulma, kalabalık yaşama sorunları, dil bariyeri, sosyal uyum, kültürel engeller, sağlık, eğitim, güvenlik, sosyal destek ve bilgiye erişim sorunlarını da beraberinde getiriyor” diye konuştu.
Hayata katılımda sorunlar
Mülteci kadınların toplumsal alanda yaşadığı sorunların başında hak ihlalleri ve cinsiyete dayalı şiddet geldiğini kaydeden Yelesel, “Taciz, tecavüz ve çocuk yaşta evlendirilme gibi durumlara maruz kalınıyor. Barınma merkezlerinde yaşayan kadınlar için özellikle hijyen sıkıntısı yaygın yaşanan bir problem. Bu durumlar zaman içerisinde evriliyor. Sosyal hayata katılım durumunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bazı bölgelerde dil yok. Hali hazırda yerel halkın Arapça konuştuğu, mültecileri kucakladığı bölgeler var. Ancak buralarda da sosyal hayata katılım, sosyal uyum ve hizmete erişimde yine sorunlar çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Küçük yaşta evlendirilme
Türkiye’ye yerleşen mülteci kadınların bazı kesimler tarafından “Hastalık bulaştırırlar” söylemiyle dışlandığını dile getiren Özge Yelesel, şöyle dedi: “Bu tür durumlarda belediye, bakanlıklar ve birçok STK’nin mesleki ya da dil eğitimleri oluyor. Mültecileri sosyal yaşama katmak amacıyla yapılan bu eğitimleri aldıktan sonra bile kapsayıcı bir tutum olmadığından kaynaklı kadınlar daha fazla dışlanmışlık ve yalnızlık çekebiliyor. Bu durum mültecileri, eşlerini ve kız çocuklarını evde tutma durumuna kadar götürüyor. Bunun yanı sıra, Türkiye’ye gelip burada danışmanlık alan, birçok etkinliğe katılan, eğitimlerine devam eden kız çocukları ne yazık ki, 14-15 yaş aralıklarına geldiklerinde, genelde babalarıtarafından eve kapatılarak evlendirilme yolunu seçiyorlar. Türkiye’ye sığınan mülteci kız çocuklarında bu durum görülürken, erkek çocuklar ise mevsimlik işlerde ve inşaatişlerinde kendilerini kabul ettirmeye çalışıyorlar.”