Mülteci kadınların sınır dışı edilme korkusuyla yaşadıkları ırkçılığa karşı devlet kurumlarına gidemediklerini belirten GÖÇİZDER Eşbaşkanı Kamile Kandal, mülteci kadınlarla ilgili yasal düzenlemelerin olması gerektiğini ifade etti
Göç İdaresi Başkanlığı’nın açıkladığı verilere göre Mayıs 2024 itibariyle Türkiye’de 3 milyon 115 bin 844 Suriyeli sığınmacı yaşıyor, ancak kayıt dışı göçmenlerle bu sayının çok daha yüksek olduğu biliniyor. Göçmenler bir yandan ırkçı saldırıların hedefi olurken, bir yandan da güvencesiz çalışma koşullarında emek sömürüsüne maruz bırakılıyor. Yasal düzenlemelerin yetersizliği ve siyasetteki ırkçı-göçmen düşmanı politikalar göçmenleri ve özellikle göçmen kadınları şiddete ve sömürüye daha açık hale getiriyor.
Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eşbaşkanı Kamile Kandal, Türkiye’de göçmen kadınların yaşadıkları sorunlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
Son 10 yıldır yaşanan yoğun göçle beraber sığınmacılığın ülkenin temel gündemlerinden biri olduğunu belirten Kandal, “Geçici sığınmacı kimliği verildi bu insanlara şimdi de yıllar geçtikten sonra ‘ülkenize dönün’ baskısı var; hem muhalefet hem iktidar tarafından. Toplumda da bu milliyetçilik ve geri dönüşle ilgili bir kışkırtma da oluyor açıkçası” diye belirtti.
Emek sömürüsü
Göç alanında çalışan kadınlar olarak göçmen ve mülteci kadınlarla bir araya gelmeye çalıştıklarını ifade eden Kandal, kadınların geldikleri ülkede de kadın oldukları için baskıya maruz kaldığını söyledi. Türkiye’de de aynı baskıya maruz kaldıklarını belirten Kandal, “Bu kadınların gideceği bir merci yok. Göç idaresinin sunduğu kısıtlı hizmetler var” dedi.
Sözlü taciz ve ırkçılık
Türkiye’ye gelen mülteci kadınların çoğunlukla tekstil ve fabrikalarda güvencesiz koşullarda işçi olarak çalıştıklarını belirten Kandal, “Bize iletilen vakalarda şunlar da anlatıldı: Aslında o tekstillerde, fabrikalarda sözlü ve bazen de fiziksel taciz ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu saldırılar ırkçılık üzerinden yapılıyor. Hem göçmen-mülteci olarak eziliyor bu kadınlar hem işçi kadın olarak” ifadelerini kullandı.
Kadınların sigortasız çalıştırıldığını belirten Kandal, kadınların işte çıkarılma tehditlerinden dolayı sesini çıkaramadıklarını aktardı.
‘Yasal düzenlemelere ihtiyaç var’
Kandal, mülteci kadınların Türkiye’de “geçici sığınmacı” kimliği olduğu için birçok haktan yararlanamadıklarına vurgu yaptı.
Mülteci-göçmen kadınları koruyan yasaların yetersiz olduğunun altını çizen Kandal, özellikle çalışma alanlarına dair yasla düzenlemelerin olması gerektiği belirtti. Kandal, göçmen ve mülteci kadınlarla ilgili yasal hakların oluşturulması için göç meselesini çalışan kurumların öncülük etmesi gerektiğini ifade etti.
Mülteci statüsü
Toplumdaki önyargı ve ırkçı bakış açısının da göçmen kadınlar üzerinde bir baskı oluşturduğunu belirten Kandal, sınır dışı edilme korkusuyla saldırılara karşı devletin resmi kurumlarına gidemediklerini söyledi.
Kandal, Türkiye’de mültecilik statüsü yok, geçici sığınmacı statüsü olarak kimlik verildiğini belirterek, “Mültecilik statüsü verildiği zaman bu insanlara daha farklı, daha fazla hak verilecek o yüzden de mülteci statüsü verilmiyor. Bunun için de bu alanda çalışan kurumlara çok iş düşüyor, resmi kurumları, devleti mültecilik meselesinde daha ileri adımlar atma noktasında zorlamalıyız” dedi.
HABER MERKEZİ