‘Muhsin hiçbir zaman geri adım atmadı, bütün mücadelesi halkı içindi’ diyen kuzeni Sait Aydoğdu katledilen Kürt siyasetçi Muhsin Meliki anlattı
Riha’da (Urfa) 2 Haziran 1994 tarihinde uğradıkları silahlı saldırıda Kürt siyasetçi Muhsin Melik ve arkadaşı Mehmet Ayyıldız’ın katledilişinin üzerinden 29 yıl geçti.
Yaşamını insan hakları mücadelesine adayan Melik, uğradığı saldırının faillerine dair “Saldırganları şahsen tanıyorum. Çünkü uzun süreden beri beni izliyorlardı. Çeşitli kereler yüz yüze geldiğim kişilerdi. Yani bize kurşun sıkanlar, önceden beni izleyen sivil polis ekibinden kişilerdi” demesine rağmen olaya ilişkin açılan soruşturma zaman aşımı gerekçesiyle rafa kaldırıldı. Melik’i unutmayan sevenleri, her yıl katledilişinin yıldönümünde Harran Kapı Mezarlığı’nda üzerinde “Vurulduk ey halkım, unutma bizi” yazılı kabrini ziyaret ederek anıyor.
‘Baskılara boyun eğmedi’
Muhsin Melik’i, katledilişinin 29’uncu yıl dönümünde kuzeni ve iş ortağı Sait Aydoğdu, Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer Akın’a anlattı. O dönem kurdukları bir inşaat firmasının ortaklığını yaptığını belirten Aydoğdu, Melik’in hayatını halka göre düzenlediğini ve sistemin baskılarına boyun eğmeyen, demokrat bir kişiliğe sahip olduğunu söyledi. Aydoğdu, “90’larda siyaset yapmak çok ağır bir şeydi. Faili meçhul cinayetlerin yaşandığı bir dönemdi ve hepimiz her an vurulabilirdik. Muhsin hiçbir zaman geri adım atmadı. Demokrat, şahsiyetli bir adamdı. Halkı çok seviyordu. Bütün mücadelesi halkı içindi. Halkın ne sorunu varsa, gelip ‘Benim bu sorunum var’ diyerek Muhsin’e anlatıyordu. Bu sorunlar sadece siyasi değil, aile içi bir sorunu da Muhsin’e anlatıp çözüm isterdi” dedi.
‘Kaçırılmak istendi’
Melik’in katledilmeden öncede kaçırılmak istendiğini ifade eden Aydoğdu, “Bir gün Wêranşar’dan (Viranşehir) geliyordu. Meliki kaçırmak istiyorlar. Bizim büroya geldi ve ‘Beni arıyorlar, kaçıracaklar’ dedi. Onu üst katımızda bulunan bir avukatın bürosuna gönderdim. Daha sonra bizim büroya kim olduğunu bilmediğimiz 3-4 kişi geldi ve ‘Muhsin nerede?’ diye sordular. Muhsin’in büroya gelmediğini söyleyerek, onları gönderdik” şeklinde anlattı.
‘Halkı için canını ortaya koydu’
Melik’in yaşanacakların farkında olduğunu dile getiren Aydoğdu, “Muhsin, mücadelesini halk için sürdürüyordu. Halkı için canını ortaya koydu. Herkes bunu yapamazdı. Düşman tarafından bile saygı görüyordu. Çok saygın bir kişiliği vardı. Muhsin’in çok değişik bir kişiliği vardı. Onurlu bir şekilde gitti” diye konuştu.
Katledildiği gün
Muhsin Melik’in katledildiği günü anlatan Aydoğdu, “Bir ara büroya gittim. Baktım polis büronun önünde. ‘Ne olmuş?’ diye sordum. ‘Muhsin vurulmuş’ dediler. Büroya uğramadan hastaneye gittim. Baktım yerde duruyor. Ben yalnızdım, karşıdaki eczacıyı çağırdım. O da arkadaşımızdı, geldi yardım etti. Film çekme yerine götürdük. Filmini çekerken konuşuyordu. Sedyede kaldırınca, kanı su gibi akmaya başladı. Yüz yüze geldik, ‘Xatire we/ (Allah’a ısmarladık)’ dedi. Orada sedye elimden düştü, bayıldım. Sonrasını hatırlamıyorum. Cenazesine büyük bir kitle katıldı. Çok kalabalıktı. Herkes kendisini seviyordu. ‘Bu adama nasıl kıyılır?’ diyorlardı. Bir gariban düşse, cebindeki bütün parayı verirdi. Dik duruşu vardı. O dik duruşu sayesinde millet seviyordu kendisini. Ölümü göze alıp, başkanlığı bırakmadı. Son dakikaya kadar da bırakmadı” ifadelerini kullandı.
O dönem devrede olan karanlık güçlerin bölgede öne çıkan önemli şahsiyetleri katlederek ortadan kaldırmaya çalıştığını söyleyen Aydoğdu, “Bölgede siyasi olarak öne çıkan kişileri katlederek, mücadeleyi bitirmek istediler ama mücadele hala devam ediyor ve bitmeyecek” dedi.
Muhsin Melik kimdir?
Halkın Emek Partisi (HEP) kurucularından, Demokrasi Partisi (DEP) Urfa İl Başkanlığı ve Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Genel Merkez (GM) yöneticiliği görevlerinde bulunan Melik, ilk, orta ve lise öğrenimini Riha’nın çeşitli okullarında okuyarak, en son 1970 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne girer ve başarı ile bitirir.
Üniversiteden sonra Amed’e yerleşen Melik, 68 kuşağının rüzgârıyla Devrimci Demokratik Kültür Ocakları (DDKO) afişlerini astığı sırada yakalanır ve iki ay Diyarbakır Cezaevi’nde kalır. Cezaevinden çıktıktan sonra Çankırı’ya sürgün edilen Melik, sürgünden sonra Riha’ya dönerek burada çalışmalarını sürdürür. Urfa Ziraat Mühendisleri Odası’nın (ZMO) kuruluşunda yer alan Melik, yine İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha Şubesi’nin kuruluşunda da aktif görev aldı.
Siyasal anlamda mücadelesini aralıksız sürdüren Melik, 80’li yılların sonunda Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Riha İl Genel Meclis üyesi seçilir, fakat SHP’nin listelerinde yer alan 7 milletvekilinin ihraç edilmesi üzerine bu partiden ayrılarak Halkın Emek Partisi (HEP) kurucuları arasında yer alır. 1991 yılında SHP ve HEP arasında kurulan ittifakta Riha’da milletvekili adayı olan Melik, 114 oy ile seçimi kaybeder. Demokrat Partisi’nin (DEP) kapatılması gündeme gelince, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) kurucuları arasındaki yerini alır. Melik, 2 Haziran 1994’te sabah evden çıkıp işyerine giderken, saat 08.30’da çapraz ateşe tutulur ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirir.
RİHA