Yıllardır RTE, muhalefete ve güç olarak denk bulduğu bölge devletlerinin temsilcilerine “muhatabım değilsin, kıratım değilsin, sen kimsin yaaa, biz şunu iyi biliriz, biz bunu daha iyi biliriz…” vb. şekilde konuştu. İç siyasette rakiplerine bol keseden hakaretler yağdırıp, dış siyasette Mehteran Takımı gibi bir adım ileri iki adım geri viteslerle bugünlere kadar geldi. Libya, Suriye, Irak’a yönelik alt emperyalist müdahale biçimleri Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan oldu. ABD’de J. Biden Başkan olduktan sonra Türkiye ile oluşan soğuk ilişkiler son ABD gezisiyle iflas noktasına erişti. AB ile olan ilişkiler ise göçmen şantajı sayesinde henüz noktalanmış değil. Saray Rejimi, yurtta ve dünyada muhatap alınmıyor. RTE’nin “Ben şu ana kadar Amerika’daki liderlerin hiçbiri ile böyle bir konum yaşamadım” sözü düşülen durumu özetliyor.
Saray Rejimi’nin muhatap ve ortakları; Afganistan’da Taliban, Suriye’de ÖSO – El Kaide artıkları, Türkiye’de faşist parti MHP ve derin devlet kalıntıları… İktidara geldiği gün askeri vesayeti bitireceğini, demokratik adımları atacağını, Kürt sorununu çözeceğini iddia eden AKP’den geriye enkaz olarak selefi savaşçılar ve gazetecilere, siyasetçilere pusu kuran besleme faşistler, devlet ihaleleriyle semiren bir avuç Zübük siyasetçi kaldı.
CHP, AKP’nin ayağının altından kayan zemini gördükçe daha net karşı ataklara kalkışıyor. Kürt meselesi başta olmak üzere birçok kronik sorun üzerine iddialı sözler ediyor. Geçmişte Çözüm Süreci’ni ihanetle suçlayan CHP, Meclis temelinde HDP’yi muhatap alarak Kürt sorununu çözeceğini söylüyor. 7 Haziran sonrası Rejimin şeytanlaştırma siyasetine maruz kalan HDP’ye üstenci bir tavırla meşruiyet vaat ediliyor. On binlercesi tutuklanan ve buna rağmen geri atmayan, barajları halkın desteğiyle her defasında aşan HDP’ye meşruiyet bahşetme üstenciliği Kürt sorununun çözümünde önümüzde daha uzun bir yol olduğunun göstergesi.
Kürt sorununun çözümünün konuşulması, düne kadar AKP karşıtlığı yapanların Saray müttefikine dönüşmesine yetti bile. CHP, Kürt sorununu nasıl kavradığını ve çözüm için hangi adımları atacağını henüz söylememişken “Yurttan Sesler Korosu” hep bir ağızdan “Kürt sorunu yoktur” türküsünü söyleyerek, Kürtleri muhatap almayacağını ilan etmiş oldu. CHP’nin çözüm konusunda köklü bir adım atmayacağını bilmelerine rağmen konunun konuşulması bile onları rahatsız ediyor.
28 Şubat döneminde muhafazakârları aşağılayan Mine Kırıkkanat, “Kürt sorununu biz çözeriz” diyen K.Kılıçdaroğlu’na büyük operasyon yapılacağını müjdeliyor. Ulusalcı hezeyanlarıyla tanınan Ümit Kocasakal, Kürtlerin teorik olarak aslında olmadığını “türlü türlü” ırkçı argümanlarla kanıtlamaya çalışıyor. “Kürt sorunu vardır demek Kürt kardeşlerimize hakaret olur” gibi insanlık tarihinin en absürt teorisini ortaya atmaya çekinmiyor. Irkçılar, siyasal İslamcılar, seküler şovenistler, derin devlet artıkları iradesine kayyım atanmış Kürt halkının statüsüzlüğünün devamı için kutsal ittifak kurmakta acele ediyorlar.
Emekçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, demokratların büyük baskılara maruz kaldığı bir dönem kapanıyor. İrili-ufaklı grevler, öğrencilerin “Barınamıyoruz” eylemleri, kayyımlar ve KHK’lere karşı tepkiler filizleniyor. Düzen siyasetçileri inandırıcılığını yitirdiği ölçüde “Geçinemiyoruz-Açız-Barınamıyoruz” diyerek tepkilerini dile getiren milyonlarca emekçi “Varız” diyen Kürt halkının muhatabı olarak siyaset alanına doğru ağır adımlarla ilerliyor. Örgütlü emekçi ve halkların basıncını üzerinde hissetmeyen bir Meclis’in çözüm üretmediğine tanık olduk. Meclis’i sokakla buluşturmak, muhatabı halk içinden yaratmak çözümün için iyi bir başlangıç olabilir.