Yozlaşmadan nasibini almayan hiçbir şey kalmadı. Tam hız yozlaşmanın dibine doğru yol alıyoruz. Yozlaşmanın en belirgin olarak yaşandığı alanların başında din ve dine dair değerler geliyor. Yozlaştırılan din anlayışı yozlaşmanın mesruiyet ve makbuliyet kaynağı olarak kullanılıyor. Önce din ve dinin içeriği yozlaştırılıyor sonra da bunun üzerine yozlaştırılmak istenen ne varsa inşa ediliyor. Katmerli bir yozlaşı ameliyesidir almış başını gidiyor.
İki gün önce Muhammed’in (as) doğum yıldönümü idi. Adına Mevlid Kandili denilerek kutlanan bu gün, çarpıcı bir yozlaşının tezahür ettiği gün olarak da karşımıza çıkıyor. İçeriksiz, daha doğrusu içeriği yığınla hurafe ve saçmalıkla doldurulmuş bir formatla kutlanan bu gün, bir dinin, peygamberi üzerinden nasıl dejenere edildiğinin de göstergesi ibretlik manzara olarak gün yüzüne çıkıyor. Muhammed (as) insanüstü bir varlık olarak takdim edilirken üstün insani meziyetleri ve örnekliği dikkatlerden kaçırılıyor. Erişilmez bir insanüstü varlık olarak onunla irtibatımız koparılıyor. Bizden biri olan, ondaki üstün ahlakî meziyetleri örnek edinmemiz gereken peygamber, göklere çıkarılarak erişilmez bir varlık kılınıyor. Aramıza yıkılması imkansız duvarlar örülerek erişilmez kılınıyor. Oysa Muhammed (as) bizim gibi bir beşer, ancak ahlakî erdem ve meziyetlerle donanmış örnek alınması gereken bir beşer. İnsanüstü kılınarak örnekliğine kastediliyor. Bu bilinçli eylem karşısında kimsenin gıkı çıkmıyor. Çünkü buna itiraz, dine ve peygambere itiraz olarak lanse ediliyor. Saptırılmış bir din ve peygamber anlayışı böylece yaygın halde kabul gören bir vaziyete bürünüyor.
Muhammed (as) tanıtılmıyor aksine tanınmasın diye planlı bir icraat ortaya konuyor. Mesajı, misyonu, mücadelesi es geçilen bir peygamber nasıl tanınabilir ki? Tanıtılmıyor çünkü tanınsa saraylar rahat edemez, tanınsa sultanlar zevk u sefa süremez, tanınsa müsrifler istedikleri gibi kamunun kaynaklarını heba edemez, tanınsa hukuk tanımazlık yapanlar pervasızlaşamaz, tanınsa tek tiplilik, tek dillilik, tek dincilik ve tekçi tüm teklemecilik kabul göremez. Tanınmamalı; bunun için de ulaşılmaz bir yerlere çıkarılmalıdır. Hayatın içinden koparılıp mutena bir yere yerleştirilmelidir. Ve yapılan tam da budur.
Muhammed (as) alemlere rahmettir. Alemlere rahmet, alemdeki tüm varlıklara, tüm farklılıklara saygı ile mümkündür. Onları yaşatmaya adanmışlıkla anlam kazanır. Tekçiligi hangi alanda, hangi saikle olursa olsun dayatanlar rahmet peygamberinin ümmeti ve takipçisi olamazlar. Peygamberin alemlere rahmet olarak gönderilişinin anlamını bilenler ve buna inananlar hiçbir milletin, halkın ne dilini ne kültürünü ne de sosyal / siyasal hiçbir hakkını yasaklayamazlar. Hepsine eşit saygıyı gösterir ve hakkı tanırlar.
Kuran’ın şahitliği ile büyük bir ahlak üzere olan peygamberin izinde olanlar, mal mülk yığamazlar, yoksulu kollar, korur; zalimi, ezeni sevmez ve onunla dostluk kuramazlar. Ezenlerin karşısında hiçbir koşulda eğilmezler. Bir eline güneşi bir eline de ayı verseler; ayaklarının altına dünyevi tüm imkan ve varlıkları serseler de inandığından vazgeçmezler.
Muhammed (as) alemlere rahmet olmanın gereği merhametlidir. Savaşta da olsa yaşlıya, çocuğa, engelliye, kadına dokunulmazlık tanır. Yanından geçen Yahudi cenazesinin hürmetine ayağa kalkar, sevdiği kuşu ölen çocuğun taziyesine gider.
Rahmet peygamberi zalime karşı savaş için zırhını giydiğinde bir daha geri çıkarmamak üzere yola koyulmaktan vazgeçmeyen, kararlı; ordusu Uhud da bozguna uğrayınca karargahını bir an bile terk etmeyen cesur bir komutandır. Mazluma karşı müşfik, zalime karşı öfkelidir. Mazluma karşı musamahakâr, zalime karşı tavizsizdir.
Sarayı yoktur. Kerpiçten duvarları örülmüş yapımında bizzat çalıştığı bir evde yaşar. İtibarı lüks ve şatafatta aramaz. Adaletin itibarın kaynağı olduğuna inanıp yaşamsal kılan bir rehberdir. Evladına mal mülk toplamaz, onlara imtiyaz tanımaz! Kızım Fatıma da olsa ceza veririm diyen bir adil insandır. Şekilci değil içerikçidir. Bu yüzden de “kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın, onun dinar ve dirhem ile (para pul) olan ilişkisine bakın” diyerek sağlam bir ölçüyü ortaya koyar.
Salat ve selam olsun Muhammed’e. Onun yolundan sapmadan yürüyen yoldaşlarına, mirasının taşıyıcısı ehl-i beytine. Mesajını kavrayan ve gücü oranında sahip çıkan herkese.
Muhammed’i tanımak insan olmaktır. İnsanlar sadece zalim olduklarında karşı durmaktır. Zalim olmadıkça herkes ile sulh ve selamet içinde yaşamaktır. Muhammed erdem üzere dosdoğru yaşamaktır. Onun ahlakı ile ahlaklanmayanlar onun ümmeti olamaz. Ahlakından yoksun olanlar onu göğe çıkarsalar da hüsrandadır.