CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi tarafından hazırlanan yeni Anayasa raporu açıklandı. Anadilde eğitim gibi önemli noktalara dikkat çekilen raporda, cumhurbaşkanlığı yetkilerinin sınırlandırılması gerektiği ifade edildi
Anayasa Profesörü CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, partisinin milletvekillerine yaptığı sunumda, 16 Nisan anayasa değişikliği referandumunun ardından CHP öncülüğünde HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin yeni Anayasa için oluşturduğu komisyonda hazırlanan raporun ayrıntılarını paylaştı. Ocak ve Mayıs aylarında üzerinde çalışıldığı öğrenilen “Anayasal ortak paydalar raporu” başlıklı çalışmada tüm partilerin benimsediği anayasal ilkelerin oluşturulduğu kaydedildi. Yeni yasama döneminde de sürekli gündemde tutulması planlanan anayasanın “öncül” ilkeleri Kaboğlu tarafından şöyle sıralandı:
Ulus bilinci güçlendirilmeli: İnsan onurunu temel alan ve demokratik ilkelere dayanan anayasal tasarım, mutlaka çevre odaklı olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti ile vatandaşlık bağı bulunan herkes bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşıdır. Eşitlik ilkesi dil, din, felsefi inanç, etnik kimlik, cinsiyet açılarından güvence altına alınmalı, dışlayıcı ifadelerden uzak durulmalı; eşitlik temelinde özgür ve mutlu yurttaşlardan oluşacak ulus bilinci güçlendirilmelidir.
Uluslararası standartlar korunmalı: Kişi özgürlüklerinin gerektiği gibi sağlanması ve güvence altına alınması, başta çocuk hakları olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin bir bütün olarak uluslararası standartlarda korunması gerçekleştirilmelidir.
Şiddete çağrı yapmayan her düşünce saygın: Şiddete, savaşa, ırkçılığa, suça, kin ve nefrete çağrı yapmayan her düşünce eşit derecede saygın kabul edilmeli, düşünce ve ifade özgürlüklerinin demokratik sistemlerin temelindeki ilkeler olduğu gerçeği, hükme bağlanmalıdır.
Partiler çağdışı olmamalı: Çoğulculuğu ortadan kaldırma amacı gütmeyen; şiddete çağrı, ırkçılık, silaha başvurma, nefret söylemi niteliğindeki eylemlerin odağı haline gelmemiş partiler için kapatma yaptırımı öngörülmemelidir.
‘Yüzde 10’dan kurtulmalı’
Yüzde 10 barajı kalkmalı: Seçme ve seçilme hakları önündeki anti-demokratik engeller kaldırılmalı, yüzde 10 seçim barajı engelinden kurtarılmalıdır. Özellikle kadınların siyasetteki gücünü pekiştirmek için düzenlemeler düşünülmelidir.
Kürsü dokunulmazlığı mutlak olmalı: Milletvekili dokunulmazlıkları korunmalı; ancak, yasama faaliyetlerinin baskı altında kalmadan gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan bu zırh, demokratik ölçülere kavuşturulup suç işleyenlerin sığınağı olmaktan çıkarılmalıdır.
YSK için AYM’nin önü açılmalı: YSK, “idari” ve “yargısal” fonksiyonları ayrılarak bir seçim mahkemesi olarak anayasanın yargıya ilişkin bölümünde düzenlenmelidir.
Cumhurbaşkanı yetkileri daraltılmalı: Bir asırlık geleneğimize uygun olan parlamenter sistem, yeni denge mekanizmalarıyla ve güçlendirilerek yaşama geçirilmelidir. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri, parlamenter sistemle uyumluluk hedefi göz önünde bulundurularak daraltılmalıdır.
Yerel yönetimler güçlendirilmeli: Merkezi yönetim ve yerel yönetimler yeniden yapılandırılmalı, yerel yönetimler, çağdaş demokratik ölçütlere uygun biçimde güçlendirilmelidir.
Sendikal haklar ele alınmalı
Yasa dışında sınır kaldırılmalı: Basın organlarının özgürlüğünün sınırlanmasına yönelik nedenler arasında; yasa ile tanımlanmış ‘gizliliğin ihlali’, ‘başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması’, ‘suça teşviki önlemek’ ve ‘yargı görevinin yerine getirilmesini sağlamak’ dışında bir sınırlama gerekçesine yer verilmemelidir. Bilim ve sanat özgürlüğü, iletişim özgürlüğü de evrensel ölçütlerle belirlenmeli; özellikle bilim ve sanat faaliyetlerinin ‘varlığının’ ancak onların ‘özgürlüklerine’ bağlı olduğu gerçeği ihmal edilmemelidir.
Fırsat eşitliği tanımlanmalı: Toplu olarak kullanılan hak ve özgürlükler önündeki engeller kaldırılmalı; sendikal haklar, grev hakkını da içerir biçimde tüm çalışanları kapsayacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. Yoksulluğa ve sosyal dışlanmaya karşı korunma hakkı, konut hakkı ve aile sorumlulukları bulunan çalışanlar için fırsat ve işlem eşitliği hakkı, anayasada açıkça tanımlanmalıdır.
‘İnanç özgürlüğü sağlanmalı’
Adil yargılanma hakkı düzenlenmeli: İnanç ve ibadet özgürlükleri, aralarındaki ayrım göz önünde bulundurularak, en kapsamlı ve özgürlükçü biçimde sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı, sadece yargı aşaması değil, öncesi ve sonrası da, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir.
Yargı yürütmeden kopmalı: Hâkimlerin mesleki kariyerlerine dair hükümler ile Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu yapısının yeniden ele alınması gerekmektedir. Örneğin her ikisinin de üyelerinin bir kısmının TBMM tarafından seçilmesi mümkün olsa da, söz konusu seçimin mutlaka ‘nitelikli çoğunlukla’ yapılarak yargının, iktidarların hakimiyetine girişinin teknik olarak engellenmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
Anadil eğitim vurgusu
Anadilinde eğitim: Devletin resmi dili Türkçe’dir. Ancak anadilde eğitimi yasaklayan herhangi bir hükme Anayasa’da yer verilmemelidir.
Din dersi seçmeli olmalı: ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersi, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararları da göz önüne alınarak, okullarda seçimlik bir ders olarak verilmelidir.
ANKARA