Meclis’e sunulan 2020 Bütçe Teklifi’nde savunmaya ayrılan payın halkın cebinden çıkacağını dile getiren ekonomist Özgür Müftüoğlu, “Biz bu savaşın bedelini ekmek ve su alırken, doğalgazla ısınırken ya da elektrik kullanırken ödeyeceğiz” dedi.
Meclis’e sunulan 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nde aslan payı savunmaya ayrıldı. Toplamda 1 trilyon 95,5 milyar lira olan bütçe teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerine 6 Kasım’da başlanacak. Geçtiğimiz yıl savunma ve güvenlik harcamalarına 102,8 milyar TL ayrılırken, 2020 yılı için öngörülen ödenek miktarı 141, 1 milyar TL’ye yükseltildi.
‘Borçlanma yeni işsizliğe neden oluyor’
Savunmaya ayrılan bütçenin halkın cebinden çıkacağını hatırlatan ekonomist Özgür Müftüoğlu, “AKP hükümetlerinin başından beri temel politikası dolaylı vergileri arttırmaktı. Sermayeden alınan vergiler değil toplumdan alınan vergiler artıyor. Dolayısıyla biz bu savaşın bedelini ekmek, su, alırken, doğalgaz ile ısınırken ya da elektrik yaktığımız zamanda ödeyeceğiz” dedi. Türkiye’nin silahlanma politikasının sonucu olarak 1 buçuk trilyon civarında borçlandığını belirten Müftüoğlu, “Borçlanmanın ekonomiye etkisi nedeniyle hem yeni istihdam alanları açılamıyor hem de yoğun bir işsizliğe neden oluyor. Aynı zamanda bu nedenle emeklilerin maaşları, sosyal güvenlik harcamaları ve benzeri harcamalara bütçe ayrılamıyor” diye ifade etti.
‘Savaşın bedeli her yönüyle toplum tarafından ödeniyor’
Toplumun bu harcamaları sorgulaması gerektiğini ifade eden Müftüoğlu, “Türkiye savaş yönlü politikalar izlemek zorunda mı? Barış mümkün değil mi? Barış olursa bundan ekonomik anlamda kimler karlı çıkacak? Toplumun bu soruları sorması gerekiyor. Hem ekonomik olarak hem insani olarak barış süreci gerekli bir süreç. Aksi takdirde savaşın bedeli her yönüyle toplum tarafından ödeniyor” dedi.
‘Bütçe sıkışacak’
Türkiye’nin dış borç stokunu ve 2020 bütçe teklifini değerlendiren Prof. Dr. İzzettin Önder ise, özel ve kamu sektörü olmak üzere dış borcunun 450 milyar dolara çıktığını vurguladı. Bu borcun hemen ödenmesi gereken kısmının 80 ile 100 milyar dolara denk geldiğini ifade eden Önder, “Borç dolar üzerinden olduğu için dolar yükseldikçe bu borcun TL karşılığı da yükselecek, bu da bütçeyi sıkıştıracaktır” diye konuştu.
‘Açık bütçe de aslında vergi demektir’
Türkiye’nin bu durumdan çıkabilmesi için bütçesini büyütmesi gerektiğini dile getiren Önder, “Bütçenin büyütülebilmesi için ya yeni vergiler alınması ya da açık bütçe uygulamasına gidilmesi gerekiyor. Açık bütçe de aslında vergi demektir. Aynı zamanda enflasyonun yükselmesi anlamına geliyor. Enflasyon da ürün fiyatlarını yükselttir. Halkın geliri de aynı oranda yükselmediği için ülke olarak fakirleşmiş oluyoruz” diye belirtti. Hükümetin ise borcu bütçenin altında gösterip yeni borç alma yöntemlerini denediğini aktaran Önder, “Bu da borç miktarının artmasına ve Türkiye ekonomisine olan güvenin azalmasına neden oluyor. Aynı zaman da faizleri de yükseltiyor” diye konuştu.
Kaynak: MA