Binlerce Aysel İnisiyatifi cezaevlerindeki hasta kadın tutsakların serbest bırakılması için mücadeleye devam ediyor. İnisiyatif yürütücülerinden gazeteci Çiftçi, her kesinden itiraz gelmesi gerektiğini vurguladı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un cezaevinde demans tanısı konmasına rağmen tahliye edilmemesine karşı “Aysel Tuğluk’a özgürlük için 1000 kadın” kampanyası başlatan kadınlar, Tuğluk’un tahliye edilmesinin ardından, “Binlerce Aysel İnisiyatifi” olarak yola devam etme kararı alan kadınlar çalışmalarını cezaevlerindeki tüm hasta kadın tutsaklar için sürdürüyor.
İnisiyatifin yürütücülerinden gazeteci Esra Çiftçi, çalışmalarına dair Mezopotamya Ajansına konuştu.
‘Binlerce Aysel olmalıyız’
Aysel Tuğluk’un hastalığının ilerlemesine karşı özgürlüğüne kavuşmamasına karşı 2 Ocak 2022 tarihinde kampanya başlattıklarını hatırlatan Çiftçi, kısa sürede bin imzaya dönüştüğünü belirtti. Amaçlarının farkındalık yaratmak ve Aysel Tuğluk’un durumuna dikkat çekmek olduğunu aktaran Çiftçi, “Çalışmalar neticesinde de Tuğluk cezaevinden tahliye edildi” diye belirtti.
Kampanya grubu olarak Tuğluk’un tahliyesinden sonra yeniden bir araya geldiklerini söyleyen Çiftçi, “Hasta tutsaklar şahsında binlerce Aysel cezaevinde ve biz binlerce Aysel’in sesi olmalıyız dedik. Böylece hasta tutsaklar özelinde inisiyatifin adını ‘Binlerce Aysel’e evrilttik” dedi.
Binlerce Aysel İnisiyatifinin çalışmalarını aktaran Çiftçi, sivil toplum kuruluşların düzenlediği etkinliklere katılıp, durumlarını dile getiriyoruz. Yine paneller düzenleyerek, bu sorunu tartışıyoruz. Özellikle gazeteci arkadaşlar bağlı bulunduğu gazetelerde, ajanslarda yazıp çizemeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
İnisiyatif olarak gündeme dair belli kampanyalar örmeye çalıştıklarını söyleyen Çiftçi, toplumda büyük bir baskı ve korku politikasının hakim olduğunun, bundan kaynaklı cezaevlerinin ötekileştirildiğini belirtti.
Kampanyalarla farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını dile getiren Çiftçi, ilerleyen zamanlarda hasta tutsakların yaşamını konu edinen fotoğraf, karikatür, resim, şiir ve yazılardan oluşan bir sergi açmayı ve hasta tutsakların yaşadıklarını anlatan kitap ve broşür hazırlamayı planladıklarını aktardı.
En önemli sorun ATK
Devlet mekanizmalarının hasta tutsaklara dönük özel politikalar geliştirdiğine dikkat çeken Çiftçi, cezaevlerinde binlerce ağır hasta tutsağın bulunduğunu ve büyük bir bölümünün arkadaşlarının yardımıyla yaşamlarını sürdürmeye çalıştığını söyledi. İnisiyatifin geçici olmadığının altını çizen Çiftçi, “İçerde tek bir hasta tutsak kalmayana kadar bu mücadeleyi, oluşumu ve birlikteliği sürdürmekte kararlıyız” dedi
Türkiye’de hasta tutsaklar meselesinde en önemli sorunlardan biri Adli Tıp Kurumu (ATK) olduğunu belirten Çiftçi, “Gerekçelerle tedavileri engelleniyor. İHD raporlarına göre, cezaevlerinde binlerce hasta tutsak var. Binlercesi de hastalıklarla yüz yüzeler” diye belirtti.
Hasta kadın tutsaklar
Hasta kadın tutsakların durumunun ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Çiftçi, kadınların özgün hastalıklarının çok fazla olduğunu belirtti. Özellikle 40 yaş sonrası kadınların yaşadığı menopoz, meme kanseri ve jinekolojik hastalıkların çok görüldüğünü belirten Çiftçi, “Kadınların yılda bir mamografi ve ultrason çektirmesi zorunlu. Cezaevlerindeki hasta tutsaklar için böyle bir uygulama yok. Yani önlenebilir bir hastalık iken önlenemez bir hastalık haline gelebiliyor” ifadelerini kullandı.
Cezaevlerinde açlık grevine duyarlı olmalıyız
Cezaevlerindeki İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliyelerin engellenmesine de değinen Çiftçi, özellikle siyasi tutsakların hiç bir haktan yararlandırılmadığını söyledi. Devletin Kürtlere bakışının cezaevlerinden anlaşılabileceğini dile getiren Çiftçi, şöyle devam etti: “Dünyada 30 yıl cezaevinde kalan insan vardır ancak bütün dünyadaki sayı Kürtlerin sayısını geçmez.”
İnisiyatif olarak hasta tutsakları için mücadele verdiklerini belirten Çiftçi, “Toplumsal mücadeleyle hasta tutsaklar özgürlüğüne kavuşabilir. Cezaevlerinde açlık grevleri var buna dair hepimizin duyarlı olması gerekiyor. Çünkü günümüz Türkiye’sinde herkes bir tutsak adayı durumunda” çağrısında bulundu.
HABER MERKEZİ