Beyza Üstün
Yaşadıklarımız canımızı kıyasıya yaksa da, çoğu zaman, yanı başımızda olanlara gücümüz yetmeyecek gibi gelir, başkalarının yaşadıklarını derinden hissetsek da, can yakıcı olaylar bir yerlerde sürerken bize öğretilenler, alışkanlıklarımız, egemen algılar baskın geldiğinde mücadeleden, olanları içselleştirmekten uzaklaşabiliriz.
Demokrasiyi dert edinenlerden söz ediyorum; sistemin, müdahaleyi yapanların taraftarlarından değil, Sistemle uzlaşmacılardan, müdahalenin sorunsuz yürütülmesine destek verenlerden hiç değil.
Bir öğretilmiş öteki vardır kodlarımızda, o öğretilerle aklımız ya da birileri -boş ver, bize ne- dedirtiverir. Örgütlü değilsek, örgütlü de olsak henüz olayı kavrayamadıysak, önemsemiyorsak, politik olarak olay karşısında tutum alamıyorsak, gözümüzü kulağımızı kapattığımız o olay bir gün kapımıza dayanıverir. Kaybettiğimizi anladığımızda razı olmaktan başka yapacağımız kalmayacaktır.
Şu an iç sesleriniz satırların arasında dolaşıyor, haklısınız bizler demokrasi mücadelesinde buluşanlarız ve her alanda mücadele veriyoruz hiç kuşkusuz. Ben birlikte politik tutum aldığımızda güçlü olacağımızı, politik karşı çıkışı birlikte örgütlersek yaşadıklarımızın böyle sürmeye devam edemeyeceğini bir daha vurgulamak istedim.
8 Mart ertesinde, Newroz’un arifesinde buluşmaların, alanlara yansıyan, yansıyacak olan coşkunun faturası kadınlara çıkarıldı. Diyarbakır’dan Rosa Kadın Derneği’nden, Sağlık Emekçileri Sendikası’ndan, Tüm Bel Sen’den, Sur ve Bismil belediyesinden, Eğitim Sen‘den, HDP’den, TJA’dan; BTS’den, yerel yönetimlerden (Yenişehir, Bağlar’dan) kadın yöneticiler, sendika sekreterleri, il ilçe eş başkanları, meclis üyeleri kadınlar iki gün önce gözaltına alındı. Dosyada gizlilik varmış. İktidarın “hukuk- adalet” stratejisinin kod ismi gizli, dosyada gizlilikle hukuk mücadelesinin önünü kesme, gizli tanık üreterek iddiayı delillendirme rejimin yaşama yansısı.
Zor bu kadınları algıyla, sistemin promosyonları ile mücadelelerinden, özgürlük ve demokrasi tutumlarından, kadın özgürlükçü politikalarından vazgeçirmek. Patriyarkal sistem o yüzden 8 Mart’ta kadınlara kıyasıya saldırdı, gözaltına almalar, tutuklamalar Newroz öncesinde arttı.
Alanlarda mücadele eden kadınlar patriyarkanın temsilcileri için büyük tehlike. İktidarlarının ipini çekiyoruz çünkü. Çekmeye de devam edeceğiz. Kadınları gizli yürüttükleri politikalarla engellemeleri mümkün değil.
Patriyarkal sistemin ve yürütücüsü siyasi iktidarların yaşamlarımıza sinsice saldırarak yürüttükleri, halkların gündeminde olan iki müdahalede; Kanal İstanbul ve yeni şehir yapılanması ile Sinop Nükleer Santralı’na karşı hukuk mücadelesi sınavı verecek bugünlerde.
Adına Kanal İstanbul denen, aslında su havzalarını ve sulak alanların yapılaşmaya açılması için planlanan siyasi projeye karşı İstanbul ve Küçükçekmece Lagünü, Durusu (Terkos) ve Kilyos havzalarında yaşayanların, ekoloji örgütlerinin, TMMOB’a bağlı meslek örgütlerinin, HDP’nin açtığı, davanın bilirkişi keşfi 24 Mart 2022’de yapılacak.
Sinop Nükleer Santral’ın yapımına karşı duran Sinop NKP (Nükleer Karşıtı Platform), Sinop halkı ve ekoloji örgütleri tarafından açılan davanın ise duruşması 28 Mart 2022’de.
Bu iki olay birlikte mücadelemizi daha da somutlaştıracak, mahkemeler ve uzmanlar ise alacakları tutumla taraflarını belirginleştirecekler. Bu sefer gizlilik olamayacak, açık tanıklıklarla sürecek her iki hukuk mücadelesi de.
İstanbul yeni kent yapılaşmasında da, Sinop Nükleer Santral Projesi’nde de yaşama müdahale, süreç iktidar tarafından aslında yürütülüyor, sinsice hamlelerle ve halkların iradesini, yaşamın meşru hukukunu yok sayarak işlerine devam ediyorlar.
Kanal İstanbul ve yeni şehir yapılanmasına karşı açılan dava yıllarca bekletilirken, üst ölçek planlarla yapılacakları meşrulaştırma çabasının ötesinde havzada el konulan doğal alanlarda iktidarın yaptığı müdahale hukuku devre dışı bırakarak sürüyor. Proje kapsamında 3. Havalimanı’nı yaptıkları gibi, TOKİ (Çevre şehircilik ve iklim bakanlığına bağlı olan “kamu idaresi”) bu günlerde (Mart 2022 tarihli ÇED raporuyla) Arnavutköy ilçesi, Baklalı Mahallesi 1. Etap 864 Konut (+8 Kd) 10 adet dükkan ve 1 adet cami inşaatı ile altyapı ve çevre düzenlemesi ,şini meşrulaştırmaya çalışıyor. Bir yandan bölgede yaşayan halkların evlerine tapu değişikliği ile el koyarlarken diğer yandan yeni yapacakları yapılar için “ÇED” süreci başlatıyorlar.
Siyasi iktidar halkların İstanbul’da da, Sinop’ta da verdikleri yaşam mücadelesini, planlamalarına fiili devam ederek açıkça devre dışı bırakmaya, mahkemeye söz bırakmayarak planladıkları müdahaleyi yürütmeye çalışıyor.
İktidarın yaşam alanlarında sürdürdüğü bu hadsizliğe karşı halklar; yaşama yapılacak ve geri alınamayacak sonuçları oluşturacak bu siyasi müdahaleyi durdurmak için yan yana gelmeye devam ediyor. Halkların, örgütlerin, siyasi yapıların, demokrasi kurumlarının dayanışması ve ortak politik tutumları ile siyasi iktidarın sistemli saldırıları yaşamı özgürleştirmeye doğru evirilecek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Özgürlüğü, yaşamı yok edemeyeceklerini alanlarda birlikte söylüyoruz; vazgeçmeyeceğiz, bu topraklarda özgürlüğü örmeye, yürütülen hukuk dışı müdahalelere karşı durmaya devam edeceğiz.