Kürt sorunu çözülmediği sürece Türkiye’de hiçbir sorunun çözülemeyeceğini söyleyen HDK Eş sözcüsü Sedat Şenoğlu, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın sunduğu çözüm önerileri için, ‘Öcalan, ‘Çözüm derinleşmezse savaş derinleşir’ diye bizleri uyarıyor’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan, DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in öncülüğünde başlatılan açlık grevi ve ölüm orucu direnişlerinin hükümet üzerinde yarattığı baskı sonucunda 8 yıldır görüşmediği avukatlarıyla Mayıs ayı içerisinde iki kez görüşebildi. 2 Mayıs’ta gerçekleşen ilk görüşmeden sonra Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer 3 ismin Kürt sorununun çözüme kavuşturulması konusundaki önerilerini taşıyan mektubunu kamuoyuyla paylaştı. Bu ziyaretin ardından ikinci görüşme ise, 22 Mayıs’ta gerçekleşti. Abdullah Öcalan’ın bu görüşmede açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin sonlandırılması çağrısında bulunmasıyla eylemler son buldu. Mesajında, önceki görüşmede üzerinde durduğu “demokratik siyaset, demokratik müzakere ve onurlu barış” konusundaki poziyonunu ve ısrarını sürdüren Abdullah Öcalan, bu konuda tüm siyasi partilere, demokratik siyaset güçlerine ve devlete sorumluluk alıp, adım atma çağrısında bulundu.
Sorun toplumsallaşmalı
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, 8 yıl aradan sonra yapılan bu görüşmeleri ve Öcalan’ın verdiği mesajları değerlendirdi. Öcalan’ın mesajında ‘derin toplumsal bir uzlaşıya ihtiyaç olduğu’ yönündeki vurgusu üzerinde duran Şenoğlu, bu konuda şunları belirtti: “2013-2015 demokratik ve çözüm süreci döneminde ciddi muhataplıklar oluşmuştu. O zaman 10 maddelik Demokratik Çözüm Manifestosu yayınlanmıştı. Bu manifesto bir bakıma yeni bir anayasanın temel ilkeleriydi. Fakat devlet masayı tekmeledi ve savaş süreci yeniden başlattı. Öcalan’ın burada ‘derinleşme’ dediği şey, sorunun toplumsallaşmasıdır. Sorunun toplumun gündemine yeniden konulmasıdır. Yani Öcalan ‘toplum sürecin takipçisi olmalı, süreci devlete bırakmamalıdır’ diyor. Türkiye’de toplumsal uzlaşma ve barış ancak toplum sahip çıkarsa anlaşılır hale gelir. Öcalan’ın 2013’teki çözüm süreci manifestosuna atıf yapması ve arkasında durduğunu ifade etmesi de kendi misyonunun ne kadar net olduğunu gösteriyor. Öcalan, çözümün ancak demokratik müzakereden geçtiğini, toplumsal barış koşullarının inşa edilmesinden geçtiğini uzun yıllardır söylüyor. Yani Öcalan, ‘çözüm derinleşmezse savaş derinleşir’ diye bizleri uyarıyor.”
Toplumsal güçler rol almalı
Yapılan görüşmeyle birlikte Kürt sorununun çözümünde tek muhatabın Öcalan olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen Şenoğlu, iktidarın ise demokratik çözümden uzak olduğunu dile getirdi. Açlık grevi eylemcilerinin çözümsüzlüğü derinleştiren iktidara ‘dur’ dediğini kaydeden Şenoğlu, “Sayın Öcalan’la yapılan görüşme açlık grevlerinin iktidara yaptığı dayatma sonucu gerçekleşmiştir. Artık toplumsal muhalefet güçleri çözüm için rol üstlenmelidir. İktidarın Suriye hedefleri çöktü. Ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor. Yine Avrupa Birliği ile olan ilişkiler bu iktidarı faklı bir şeye zorluyor. Ama bu iktidarın demokratik çözüm gücü yok. Haliyle bunlar aşılacaktır ve sorun bu iktidarın aşılmasıyla çözülecektir” diye belirtti.
Bizlere büyük görev düşüyor
Kürt sorunu demokratik siyasetle çözülmediği sürece Türkiye’de hiçbir sorunun çözülemeyeceğinin altını çizen Şenoğlu, Öcalan’ın 7 maddelik mesajıyla toplumdaki sorunların çözümü için öneriler sunup, yine bu işin politik muhataplığını üstlendiğine dikkat çekti. Şenoğlu, “Dikkat edin Öcalan mesajıyla devlete, iktidara çağrı yapmıyor. Bu çağrı tamamen toplumadır. Eğer toplum sorunların çözümü için rol üstlenirse 2015’teki gibi kolay kolay masa devrilemez” diye konuştu. Barış için verilen mücadelenin zorlu bir süreç olduğunu, tarihsel deneyimlerin de bunu gösterdiğini ifade eden Şenoğlu şöyle devam etti: “Ama Öcalan’ın topluma seslenebildiği süreçlerde bunların hızla kırılabildiğini görüyoruz. Yapılan son görüşmede bunu bir kez daha gördük. Toplum bir barış ortamına aç. Bunun için toplumsal demokratik güçlerinin, topluma çok güçlü bir şekilde bu barış politikasının çözümünü, onun ilkelerini taşıması gerekiyor. Bizlere çok büyük görev düşüyor. Asıl mücadele şimdi başlıyor.”
‘İmralı’dan gelen sese kulak vermeli’
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Mayıs ayı içerisinde avukatlarıyla gerçekleştirdiği 2 görüşmeyi ve süreci değerlendirdi. İmralı’dan çıkan her sesin Türkiye’nin çeşitli kesimlerinde konuşulduğunu, uluslararası güçler açısından da önem atfedilen bir durum olduğunun altını çizen Kemalbay, “Farklı kesimlerin bir arada yaşayabileceği demokratik bir Türkiye inşası için çabalamak isteyenler bu sese kulak verebilirler. Kürtler olmadan, onlarla konuşulmadan bir şey yapılmıyor. Kürtlerle konuşulmamasının da anlamı baskı demek, otoriterleşme demek. Bu da toplumun bütün kesimlerine yansıyor” diye konuştu. Açlık grevi ve ölüm oruçlarının sonlandırılması ardından cezaevlerinde yaşana hak ihlallerine de dikkat çeken Kemalbay, şöyle devam etti: “Tutuklular hastanelere kaldırılmak yerine cezaevlerinde tutuluyor. TTB’nin hazırladığı algoritmalar hakkında cezaevi savcıları ve idareleri ile görüştük. Bundan sonra beslenme rejimlerini iyi yönetilmesi gerekiyor. Herhangi bir sakatlanma olmasını engellemek için ailelerin dayanışma göstermesi gerekiyor. Bunlar bir daha olmasın diye biz dışarıdakiler üzerimize düşen sorumlulukları yapmalıyız.”