Yıllardır izliyoruz, Akbelen Ormanı için, ormanda yaşayan tüm canlılar için mücadele veriliyor Akbelen‘de. Önceki gün Akbelen Ormanı’nın maden işletmeciliğine tahsisinin ve maden işletme ruhsatı ve izninin iptali için Muğla İdari Mahkemesi’nde açtıkları davanın karar duruşması vardı.
Muğla İdare Mahkemesi’ndeki Akbelen’in kaderini belirleyecek davaların biri şirketin 2021 yılında biten maden işletme ruhsatının izin süresinin 2041’e kadar uzatılmasının iptal davası, diğeri ise 28 Kasım 2020 tarihli Tarım Orman Bakanlığı’nın YK-Enerji’ye Akbelen Ormanı’nı linyit madeni için tahsis izninin iptali için açılan dava.
Hukuk mücadelesinin yaşam mücadelesi olduğunu düşünen, dava katılmak için gelen ve İkizköylülerin nöbet alanından başlayan yürüyüşe katılan İkizköylüler, ekoloji örgütleri, aktivistler, emek ve meslek örgütü temsilcileri “Akbelen için adalet” diye buluştu.
Herkes bulunduğu yerden çıktı yola, İstanbul’dan, İzmir’den, Muğla’nın ilçelerinden, Akbelen’deki nöbet alanından gelen İkizköylülerle buluşma adliyeye kadar yürüyüşle sürdü, sloganlar eşliğinde davanın sonucunu bekledi dayanışanlar. Davalar bitti. Ancak mahkeme, davanın sonucunu sonra tebliğ edecek diye açıklamadı. Dava bittiğinde karar taraflara mahkemede açıklanır. Bu kez öyle olmadı. Adaleti işletememiş olmalılar ki kararı açıklamaktan çekindi mahkeme heyeti.
Sizce karar neydi ki o an açıklanmadı. Büyük olasılıkla hukuku yaşam için işletemedi mahkeme heyeti. Köylülerin, halkların, ekoloji örgütlerinin, siyasi partilerin, emek ve meslek örgütlerinin, çevre aktivistlerinin bekleyişinden ürkmüş olmalılar ki davayı kararı bildirmeden sona erdirdiler. Karar tebliğ edilecek, yani sonra bildirilecek diye bekleyen halkı, ekoloji mücadelesi verenleri, İkizköylüleri adliyeden uzaklaştırmak istediler.
Karar; yürütmenin durdurulması, ormanın tahsisinin, işletme ruhsatının iptali olarak çıksaydı, bunu adliyede bekleyen halka açıklamak da sorun olmayacaktı. Siz bu satırları okurken hepimiz kararı, davanın olumsuz sonuçlandığını büyük olasılıkla öğrenmiş olacağız.
11 Ekim 2023’te Akbelen davasında hukuk işlemedi ama Muğla’da buluşma, yürüyüş, yaşam için adalet arayışı ekoloji mücadelesi tarihine notunu büyük harflerle yazdı.
Yürüyüşe hazırlık aşamasında toplumsal alana yapılan çağrılar, her çağrıyı yapanın neden Akbelen için mücadele ettiğini ifade eden sözleri, kendi alanlarından gidenlerin coşkusu, enerjisi, Akbelen Ormanı’ndan, Bodrum’dan, Datça’dan, Marmaris’ten, Aydın’dan, İstanbul’dan, İzmir’den akan aktivistlere davaya kadar eşlik etti. Pankartlar, dövizler, sloganlar coşkuya eşlik etti Muğla Adliyesi önündeki bekleyişte.
Akbelen, ekoloji mücadelesinin emeğine yaşamın mücadelesinde buluşmanın tarihsel notu ile imzasını attı.
Akbelen için,
Suyumuz, havamız, toprağımız, ormanımız için,
Zeytinlerimiz, köyümüz, hayvanlarımız için adalet,
Kömürsüz Muğla için,
Adalet
Akşam saatlerinde, kararın bekleyişi dileklere dönüştü:
Artık doğa kazansın, emek kazansın, mücadele kazansın, yaşam kazansın…
Aynı gün Marmaris için verilen ekoloji mücadelesini yürüten aktivistler için o mücadeleyi sindirmek için açılmış bir başka dava daha vardı. Marmaris-İçmeler, Sinpaş/Kızılbük GYO’nun yanan ormanlar üzerinde hukuksuz, izinsiz, gayriyasal olarak uzunca süre sürdürdüğü otel inşaatına karşı durduğu için hakkında tazminat davası açılan Marmaris Kent Konseyi Başkanı ve ekoloji aktivistleri için açılmış tazminat davası. Yasal olmayan yapılaşmanın yürütücüsü şirketin açtığı dava, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görüldü. Hatırlayacağınız gibi Marmaris’te çıkan orman yangınının hemen sonrasında yanan yerlerde başlayan otel inşaatı hukuksuz, izinsiz, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen gece gündüz yapılarak Kızılbük Koyu’ndaki ve yanan orman alanlarının yerindeki işgalini beton bloklara dönüştürmüştü. Bugünlerde TV’de kadın erkek ayrı plajlarını duyurarak reklamları izlenen oteli yapan şirket yaptığı kaçak tüm uygulamaları açığa çıktı ve yaşam için mücadele edenlerden şimdi tazminat istiyor. Kendisi için “adalete” başvurarak. Bu davanın sonucu ve Akbelen davasının sonucu yan yana geldiğinde bugün adaletin kimin için işlediği bir kez daha net ortaya çıkacak.
Akbelen’de, Dikmece’de, Cûdî’de, Marmaris’te ormanlar yakılarak, zeytinlikler, tarım alanları, karbon yutakları, su, oksijen rezervleri, maden, enerji, elektrik şirketlerine teslim edilip yok edilirken yeni adı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yeni hazırladığı yasa değişikliği ile iklim yasasını revize ediyor diğer yandan. Yasa tasarısı ekoloji, emek, meslek örgütlerinden, siyasi partilerden saklanarak TOBB’ye servis edilip şirketlerin, büyük sermayenin görüşüne sokulmakta. Halklara, küçük üreticiye bu yasa tasarısı ile “karbon vergisi” getirmeye çalışılıyor. Yasa tasarısının detayları halklardan ve demokratik kitle örgütü ve siyasi partilerden gizleniyor. Bakanlık, kurulacak belli denetleme ve düzenleme kurumlarına, kişilere faaliyet izni verip vermeme gibi hayati yetkilerle donatıyor.
Zeytinlikler, ormanlar, sular, yaşam “adalet”in, sermayenin eliyle yok edilirken siyasi iktidarlar eliyle yürütülen ekonomi politik stratejilerin önünde Akbelen’de ve yaşam alanları için verilen tüm ekoloji mücadelelerinde halklar, ekoloji ve kent örgütleri dimdik durmaya devam ediyor. Yaşamı korudukları için bedel ödeseler de yargılansalar da gözaltına alınsalar, tutuklansalar da yaşam alanlarında şirketlerin, devletin güvenlik kuvvetlerinin saldırısına uğrasalar da ekoloji örgütleri, bölge halkları birlikte mücadele etmekten yaşamı özgürleştirmek için yan yana durmaktan vazgeçmiyorlar.
Bu sadece adaletle, şirketlerle verilen sınav olmaktan çıkalı nice zaman oldu. Bu mücadele hepimizin yaşamı özgürleştirme mücadelesi. Bu mücadele yaşam için bizlerin birlikte mücadelesi. Mutlaka kazanacağız…