Beritan Canözer/Diyarbakır-Jinnews
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) bünyesinde hizmet veren 102 belediyeye 2016 yılında atanan kayyumların ardından kadın kurumları kapatılarak kadın, gençlik ve kültür çalışmaları durduruldu. Çalışmaları durdurmakla yetinmeyen kayyumlar, cinsiyetçi reklamlar ve afişlerle de sık sık gündeme geldi. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Delegeler Eş Sözcüsü Zelal Bilgin, kayyumların bölgedeki politikalarını ve kadın çalışmalarını eleştirerek, değerlendirmelerde bulundu. Kayyumların kapattığı kadın kurumlarının yalnızca şiddete uğrayan kadınlara destek vermediğini, bunun yanında birçok alanda çalışma yürüttüğünü belirten Bilgin, “Kadınlar için istihdam yolunu açan kurumlardık. Bu kurumlar içerisinde, şiddete maruz kalmış kadınları sahiplenirken, devletin prototipi küçük ailelerin içerisinde kadınların neden şiddete uğradıkları gerçekliğini kadınlara öğreterek, kadınları sahiplenen bir pozisyondaydık” dedi.
‘Direnişi yükseltiriz’
Kadın kurumları öncülüğünde açılan sığınma evlerine de değinen Bilgin, “Kadın sığınma evlerine can güvenliği olmayan kadınlar yerleştirilir, hukuksal destek sunulurdu. Kadın kurumlarımızın kapatılması, yükselen kadın mücadelesine bir ket vurma, bilinçli kadın görmek istememe, itaatkar ve bir erkek egemen zihniyetinin çatısı altında köle gibi çalışan kadınların varlığını çoğaltmak amaçlı bir saldırıdır. Yalnız şunun da bilinmesi gerekiyor. En zor şartlarda dahi kadın mücadelesinin önünde engel olamamışlardır, bundan sonra da olamayacakları konusunda tüm kadın kurumları çalışanları olarak hemfikiriz. Alternatifler var, yoksa yaratırız ve bu direnişi her şekilde yükseltiriz” diye vurguladı.
‘Kazanımlar gasp edildi’
Kayyumların bir gasp aracı olarak kullanıldığının altını çizen Zelal Bilgin, son olarak şunları söyledi: “Kayyumlardan önce belediyeler ile ortak çalışmalar yürütüyor, kadınlar için projelerimiz oluyordu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin Mor Market projesi vardı ve tüm bunlar durduruldu. Bunlar kadın kurumu çalışanı olan kadınların baskısıyla yapılmış projelerdi. Bu nedenle kayyımların ilk yaptıkları şey kadın kurumlarının kazanımlarını gasp etmekti. Diyarbakır gibi bir şehirde kadın belediye şoförlerini görür olmuştuk. Cinsiyet ayrımı ortadan kalkmıştı. Belediyeler toplumsal cinsiyet eşitliğinde kadın politikalarını çok doğru ele alan bir noktadaydı. Şuan ise kadını özel alana hapseden cinsiyetçi bir bakış açısı var. Afiş asarken bile kadını özne olarak kullanıyorlar.”