Silivri Cezaevi’nde tutuklu Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, 24 Haziran’da görülecek mahkeme öncesi suçlamalara, ‘hakikatin izindeyiz’ yanıtını verdi
Libya’da hayatını kaybeden Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunun cenaze töreniyle ilgili haber yaptıkları, gerekçesiyle 6’sı tutuklu 8 gazetecinin yargılandığı davanın ilk duruşması 24 Haziran’da görülecek.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanıp 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçlamaları yöneltilen gazeteciler için 8 yıldan 17 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Dava kapsamında Silivri 9 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, yöneltilen suçlamaları ve haklarında hazırlanan iddianameyi Mezopotamya Ajansı’ndan Sadiye Eser’e değerlendirdi.
Gazetecilik yargılanıyor
İddianamenin hukuken hiçbir geçerliliğinin olmadığını belirten gazeteci Ferhat Çelik, iddianame ile bir kez daha gazetecilik mesleğinin yargılandığını söyledi. Gazetelerinde yer verdikleri haberin kaynaklarını ayrıntılı bir şekilde verdiklerini vurgulayan Çelik, “Haberimiz her şeyi anlatmaya yetiyor. Ama bu devlet ‘Ben yaparım, siz yazmayacaksınız’ diyor. Şu unutulmamalı ki asıl suç gerçekleri halktan gizlemektir” ifadelerini kullandı.
Çelik, “Bizler de Apê Musa’nın (Musa Anter) mirasını devralarak hakikatleri halka ulaştırmaya çalışıyoruz. Her ne olursa olsun hakikatin peşinde olacağız” diyerek, gazetecilik faaliyetlerini sürdüreceklerini vurguladı.
‘Gezi’deki özgürlük havasına ihtiyaç var’
Çelik, yıldönümü olan Gezi Parkı direnişine ilişkin de şunları söyledi: “Gezi direnişi, yaşamı ve doğayı savunduğu kadar özgürlük, eşitlik ve adaletin de ne kadar vazgeçilmez olduğunun ispatiydi. Gezi ruhu bir arada olmanın, farklılıkları, zenginlik saymanın adıydı. O günlerde bizzat soluduğum özgürlük havasına bugün daha çok ihtiyaç var. Aradan gecen 7 yılda toplum kutuplaştırıldı, sahte düşmanlıklar ve sahte kahramanlıklar yaratıldı. Artık insanın, hayvanın ve ağacın ne canlısına ne de ölüsüne tahammül ediliyor. Dolayısıyla despotizm ve faşizmden kurtulmak için Gezi ruhunu hatırlamalı ve sahip çıkmalıyız” dedi.
‘Mücadelemiz yeni değil’
Aydın Keser ise, dünya salgınla mücadele ederken, Türkiye’de iktidarın gazeteciler üzerinde baskı kurmakla meşgul olduğunu ifade etti. Keser, “Adalet terazisiyle diledikleri gibi oynuyorlar. Nefret dilini yüceltiyorlar. Ama bu yeni değil. Bu uygulamalara ve yöntemlere karşı koymamız ve mücadele etmemiz de yeni değil. Tıpkı Gezi direnişinde olduğu gibi bugün de bütün adaletsizliklere, özgürlüklere ve tabi ki doğaya yapılan haksızlıklara ve talana karşı gerçekleri dile getirip mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Haklarında suçlama konusu yapılan haberi başka kaynaklardan alarak sayfalarında yer verdiklerini vurgulayan Keser, sadece “gazetecilik” yaptıklarını kaydetti.
HABER MERKEZİ