Ekonomik krizle birlikte kadına yönelik şiddet sarmalı da büyüdü. KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, kadınların erkek ve devlet şiddetinin yanı sıra yoksullukla da mücadele etmek zorunda olduklarını söyledi
Dilan Babat/Ankara-Jinnews
Kadına yönelik şiddetin en önemli boyutlarından biri de ekonomik şiddet. Erkek egemenliğinin kendi hakimiyetinde gördüğü çalışma yaşamındaki kadınlar, emek sömürüsünün yanı sıra cinsel taciz, mobbing, işten çıkarma, kayıt dışı istihdam, ücret eşitsizliği ve daha birçok sorunla karşı karşıya. Olağanüstü Hal kapsamında, çeşitli tarihlerde, 24 Kanun Hükmünde Kararname yayınlandı. Toplamda 130 bin kişi meslekten ihraç edildi ve OHAL sürecinde ortaya çıkan işsiz sayısı 700 bin kişi civarında oldu. Yaşanan ihraçlar sonucu kamuoyuna yansıyan haberlere göre, 27 emekçi intihara sürüklenirken, yapılan anket sonuçlarına göre, 95’i kadın olmak üzere 291 kişi intihar girişiminde bulundu. İhraçların yüzde 23’ünü oluşturan 25 bin 523 kadın, kamusal alandan uzaklaştırıldığı gibi ev içine hapsedildi. 112 üniversiteden toplam 4 bin 811 akademisyen ihraç edilirken, ihraç edilen akademisyenlerin yarısını da kadınlar oluşturdu.
‘Şiddet ortak sorun’
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ne sayılı günler kala, kadın emekçiler de alanlara çıkarak taleplerini haykıracak. Kamusal alanda kadına yönelik şiddete ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, şiddetin bu ülkede ortak bir sorun olduğunu vurguladı. Türkiye’deki mevcut kadın nüfusunun büyük bir bölümünün erkek şiddetine maruz kaldığını belirten Atasoy, “Aynı zamanda var olan devlet şiddetinin de, kadına yönelik şiddeti dolaylı yoldan arttırdığını düşünüyoruz. Şiddeti sadece fiziksel şiddet olarak görmemek lazım. Özellikle 2 yıl önce, 4 Kasım’da kadın siyasetçilere yönelik bir tutuklama furyası başlatıldı. Siyaset alanında kadınların geri çekilmesi sağlanmaya çalışıldı. Bunun tek nedeni de eril dilin ve şiddetin daha fazla artırılmasıydı” dedi.
Önleme amaçları yok
Yeni yasal düzenlemelerle kadına yönelik şiddetin sürdürüldüğünü kaydeden Atasoy, böylece iktidarın kadınları ölüme terk ettiğini vurguladı. Kadınların en çok boşanmak istedikleri için katledildiklerini dile getiren Atasoy, “Her ne kadar kadına yönelik şiddettin azaltılması için çeşitli önlemler alınacağı söylense de, aslında tam tersi kadına yönelik şiddeti azaltan değil, bunu sistematik olarak daha da büyüten çeşitli düzenlemeler ve uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılıyor. Devletin kadına yönelik şiddeti önleme gibi bir amacı yok” dedi.
20 binin üzerinde ihraç
İktidarın, kadınların karar mekanizmaları ve kamusal alanda etkin olmasını istemediğini, bundan dolayı da KHK’lerle çalışma yaşamından koparmaya çalıştığının altını çizen Atasoy, “Bu alanda başta iş güvencesi olmak üzere kadınlar çok ciddi saldırılarla karşı karşıya kaldı. OHAL sürecinde, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ciddi oranda bir kadın sayısı var. Kamusal alanda çalışan 20 binin üzerinde kadın ihraç edildi. Bu, hem iş güvencesini ortadan kaldıran hem de çalışma yaşamında kadınların var olmasını istemedikleri için yaptıkları bir uygulama ile sağlandı. Kadınların evlere hapsolması veya geçici işlerde çalışmaları istendi” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar daha yoksullaştı’
Yakın zamanda yaşadıklarımız ve hala etkileri sürmekte olan ekonomik krizi düşününce kadınları daha fazla yoksullaştıran bir süreç yaşandığını vurgulayan Atasoy, “Kadını hem işsiz hem de güvencesiz bırakarak, daha düşük ücretle çalışmaya mecbur kıldılar. Yoksulluğun kadınlar açısından çok fazla etkili olacağını söyleyebiliriz. Bütün bu ekonomik şiddet sarmalında 25 Kasım’a gidiyor olmak, aslında bizler içinde çok daha anlam kazanıyor. Hem var olan erkek, devlet ve sermaye şiddeti ile hem de yoksullukla birebir mücadele etmek zorundayız” dedi
Haklar için alanlara
25 Kasım’a kadar alanları boş bırakmayacaklarını belirten Atasoy, “25 Kasım’da Yoksulluğa, Güvencesizliğe ve Şiddete Karşı Kadınlar Mücadelede Buluşuyor şiarıyla eylem ve etkinlikler düzenleyeceğiz. Alanlarda tüm siyasi partilerden, emek meslek örgütlerden oluşan kadınlar ile birlikte, bütün illerde kitlesel eylemler yapmaya çalışacağız” dedi.