Nazım Daştan
Suriye iç savaşı, 2019’a yeni dengelerle giriyor. ABD’nin çekileceğini belirtmesinden sonra sahadaki aktörler arasında görüşme trafiği sıklaştı. Görüşmelerin nasıl sonuçlanacağı belirsizliğini korurken, 2019’a İdlib’in damga vurma ihtimali yüksek görünüyor. Rejim güçlerinin önceki gece İdlib’in güneyi ve Lazkiye kırsalında grupları bombalaması bu savı güçlendiriyor.
Türkiye “İdlib gündemi oluşmasın” diye Minbic’i öne sürerken, Suriye rejimi Minbic Askeri Meclisi ile sınırların korunması noktasında ortak hareket edeceğini belirtip Bab’ın Arima kasabasına güç gönderdi. Rusya, bu adıma ‘olumlu bir gelişme’ diyerek 2019’a dair ipuçları verirken, Türkiye savunma, dışişleri ve istihbaratın başındakilerden oluşan heyetle Moskova’da önceki gün Rus yetkililerle oturdu. Türkiye, talepleri doğrultusunda olumlu sonuçlar beklese de Rusya’nın gündeminin İdlib olduğu kaydediliyor. Rusya’dan umduğunu bulamayan Türkiye, bölgedeki hesapları için bu kez ABD ile masaya oturacak.
İdlib, Afrin, Bab, Cerablus ve Ezaz’dan getirdiği selefi ve radikal grupları Minbic ile Cerablus sınırına toplayan Türkiye, her gün “Minbic’e operasyon” haberleriyle gündemi belirlemek istiyor. Grupları bu şekilde motive etmeye çalışan Türkiye’nin asıl rahatsızlığı, Suriye rejimi ile Minbic Askeri Meclisi güçlerinin sınırı ortak bir şekilde koruması. Rejimin bulunduğu alana operasyon yapamayacak olan Türkiye’den üst düzey bir heyet, bu durumu ortadan kaldırabilmek için Moskova’ya gitti. Ancak sahada değişikliğin yaşanmaması Türkiye’nin istediğini elde edemediğine işaret ediyor.
Türkiye’nin operasyon için yeni arayışlar içine girmesi bekleniyor. Moskova’da tüm kartlarını öne süren Ankara’nın, bir sonraki durağı ABD. 8 Ocak’ta Washington’da ABD ile masaya oturacak olan Türkiye’nin çantasında Minbic, ABD’nin elinde ise İdlib’in olacağı ve bu noktalarda ABD ile Rusya arasında bir uzlaşma olduğu belirtiliyor.
Moskova görüşmesinin beklenenden kısa sürmesinin Ankara heyetinde bir şaşkınlık yarattığı belirtilirken, görüşmede Türkiye’nin İdlib’in güneyinde bulunan bazı bölgeler karşılığında Minbic’e 3 kilometreye kadarki kuzeyin tamamını almak istediği vurgulanıyor. Buna karşılık Minbic’in güneyinin 3 kilometreye kadar mesafeyle rejime bırakılması, Minbic-Bab ve Halep yolunun denetiminin rejime bırakılması ve Minbic’in yönetiminin lağvedilerek, verilecek PKK’li isimlerin tasfiyesi ve atanacak şahıs ile yönetim ve asayişin yeniden kurulmasının Türkiye’nin talepleri arasında olduğu belirtiliyor. Türkiye oluşturulacak Rus-Türk-ÖSO temsilcileriyle taleplerin gerçekleşmesini izleyecek heyet önerse de Rusya’nın bu taleplere sıcak bakmadığı ve gündeminin İdlib olduğu ifade ediliyor. Rusya’nın tutumunun, 8 Ocak’ta Washington’da ABD ile Türkiye arasında gerçekleşecek görüşmeden sonra netleşeceği belirtiliyor.
Rusya’nın İdlib’i tamamıyla Türkiye ve desteklediği gruplardan istediği belirtilirken, görüşmeden hemen sonra İdlib için varılan İstanbul anlaşmasının gereklerinin yerine getirilmediği açıklaması bu durumu destekliyor. Türkiye’ye verilen selefi ve radikal grupları bölgede temizleme görevinin gereklerinin yerine getirilmediği Rusya tarafından da dile getirilmeye başlandı. Ancak oluşan yeni dengelerde Fırat’ın batısında Cerablus, Ezaz, İdlib, Bab, Afrin gibi yerleri elinde bulunduran Türkiye’nin sıkıştırılacağı ve aşama aşama Suriye topraklarından çıkarılacağı kaydediliyor.
Yine savaşta oluşan yeni durum kapsamında Rusya’nın önümüzdeki günlerde İdlib’i daha fazla gündeme getireceği dillendirilirken, bunun temellerini de önceki gece kentin güneyi ve Lazkiye kırsalına yapılan bombardımanla somutlaştırdığı belirtiliyor. Türkiye’nin İdlib krizinin gündeme gelmemesi için Minbic etrafında gündemi sıcak tutmaya çalıştığı görülürken, İdlib’ten sonra Bab’ın durumunun da masaya yatırılması bekleniyor. 2019 yılı boyunca Suriye sahasında en çok zorlanacak gücün Türkiye olacağı ifade ediliyor. ABD’ye yakınlaşan Türkiye’nin Fırat’ın batısında Rusya ve İran ile giriştiği anlaşma ve ittifakların nasıl bir hal alacağı ise şimdiden merak konusu.
Desteklediği selefi ve radikal grupları Minbic etrafında toplayan Türkiye’nin, Fırat Nehri boyunca Irak sınırlarına kadar uzanan hattı kontrol etmek istediği belirtiliyor. Hat, Minbic, Tabqa, Rakka ve Dera Zor’a kadar uzanırken, Suriye yeraltı kaynaklarının tümü de bu hat üzerinde yer alıyor. Bu şekilde hem Kürtlerin öncülük yaptığı bölgenin hem de rejimin elindeki bölgenin sınırlarını kuşatmak istiyor. Petrol, baraj ve yeraltı kaynaklarının büyük bir bölümünün olduğu bu bölgeye Türkiye’nin girmesi ise ne ABD, ne Rusya, ne de bölgenin diğer güçleri olan İran, Suudi Arabistan ve Suriye’nin çıkarlarıyla uyuşuyor. Türkiye’nin ön gördüğü planın bölgeyi daha fazla kaos ve savaşa sürükleyeceği belirtilirken, birçok güç çıkarı gereği buna sıcak yaklaşmıyor.
Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ABD ve Rusya’nın yaptığı anlaşma kapsamında Şam hükümetine yakınlaştığı ifade ediliyor. ABD’nin çekilme hamlesi ile Suriye sahasında Rusya’nın önünü açtığı belirtilirken, anlaşma kapsamında ABD’nin Esad hükümetini tekrar tanımaya hazırlandığı ileri sürülüyor. Rusya ve ABD anlaşmasında, Türkiye’nin Suriye sahasında elini zayıflatma politikasının gündeme geldiği ifade edilirken, aynı amacın İran için de geçerli olduğu belirtiliyor.