Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Friedrich Naumann Vakfı (FNST), 2018 yılının ikinci yarısında 71 davada izlediği 90 oturuma ilişkin hazırladığı Adalet Gözlem raporunu Beyoğlu’nda bulunan Adahan Otel’de açıkladı.
MLSA Eş Direktörü Barış Altıntaş, hukuk ve basını bir araya getirdiklerini ifade ederek çalışmaları hakkında bilgi verdi. 2018 yılının ikinci yarısında 71 tane dava izlediklerini söyleyen Altıntaş, 90 oturuma dahil olduklarını belirterek, “Davaların yüzde 78’i gazeteciler, yüzde 11’i avukatlar, yüzde 6’sı akademisyen, yüzde 2’si öğrenci, yüzde 2’si sanatçı ve yüzde biri insan hakları aktivistlerinden oluşuyordu” bilgisini paylaştı.
‘Raporu AİHM başvurularında kullanacağız’
Altıntaş’ın ardından rapor hakkında bilgi veren MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel OK da, “Raporda, 15 Temmuz sonrası adil yargılama meselesi hakkının tamamen ortadan kalktığını görüyoruz. 15 Temmuz öncesi Kürtlerin olduğu bölgelerde Alevi, Kürt ve solculara yönelik bu hak ortadan kaldırılmıştı. Ancak 15 Temmuz sonrası aynı sorunların tüm Türkiye’ye yayıldığını görüyoruz” dedi. Birçok dava hakkında AİHM’e başvurularının olduğunu sözlerine ekleyen Ok, “Bizler bu başvurularda AİHM’e Türkiye’de yargının olmadığını anlatamadık. Mehmet Altan ile ilgili başvuruda AİHM Türkiye’de yargının olduğunu söyledi. Ama bu rapor Türkiye’de hukukun olmadığını gösteriyor. Bu raporu AİHM başvurularında da kullanmayı düşünüyoruz. Biz 90 dava izledik. Önümüzdeki yıl için 200 dava izleyip farklı sorunları ortaya çıkarmak isteriz” diye konuştu.
‘Söz ve yazı suç delili’
İzledikleri 90 oturumun yüzde 44’ünde sanıkların tutuklu olduğu bilgisini veren Ok, “Bunlar sanatçılar, gazetecileri gibi kesimlerden oluşuyordu. Bu ifadesi sebebiyle tutuklu olan arkadaşların yüzde 72’si terör suçlaması ile yargılanıyordu. Terör suçu derken ‘propaganda, örgüte yardım etmek, örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek’ gibi kavramlardır. Buralarda suçlamalarda delil kullanılan şey ise sözler, sosyal medya ve verilen demeçler oldu. Yüzde 77’si bu suçlamalar ile yargılandı. Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın AİHM’deki başvurusunda AİHM, tek başına söz ya da yazının suç olarak görülemeyeceğini söylüyor. Ancak raporda da görüyoruz ki yüzde 77’si kullandığı söz ve haberlerden yargılanıyor” dedi.
‘AİHM’e aykırıdır’
Tutukluların duruşma salonuna getirilmemeleriyle ilgili de konuşan Ok, “Sanıkların yüzde 40’ı davalarının görüldüğü şehirlerden farklı şehirlerde cezaevinde bulunmaktadır. Yine sanıkların yüzde 34’ü duruşma salonuna getirilmiyor. Yüzde 34 çok büyük bir rakam. AİHM’de çok çok farkı bir şey yoksa sanıkların duruşmaya getirilmemesi bir hak ihlali olarak belirtilmiştir. İdris Sayılgan 2,5 yıldan beri tutuklu bir kez mahkemeye getirilmedi. 2,5 yıl boyunca SEGBİS’ten duruşmalara katılmak zorunda kaldı. 15 Temmuz’dan önce SEGBİS ile duruşmalara katılma çok nadirdi. Ancak 15 Temmuz’da çıkarılan bir KHK ile SEGBİS ile duruşmaya çıkarılması mahkemelere bırakıldı. AİHM’e aykırıdır. Sanıkların savunmasını ortadan kaldıran bir durumdur” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye’de yargının geldiği noktayı göstergesi’
Tutuklu gazeteci, sanatçı, aktivistlerin duruşma salonuna kelepçeli getirilmesinden bahseden Ok, “Bu sanıkların masumiyet karinesine aykırıdır. Kelepçeli getirilmesiyle suçlu olduğunu gösteriyorlar. Kelepçenin takılması biçimini de bir işkence sistemi olarak ele alabiliriz” diye belirtti. Heyetlerin kapalı müzakere yapma noktasına değinen Ok, “Yüzde 44’ünde heyet kapalı müzakere yapmamıştır. Yine yüzde 56’sında ise savcının duruşma salonuna çıkıp çıkmadığını bilmiyoruz. Bu da müzakerenin kapalı yapma ilkesinin Türkiye’de çiğnediğini gösteriyor. Mahkeme heyetinin nezaketsiz yaklaşımı durumu söz konusu. Bu oturumların yüzde 27’sinde mahkeme heyeti avukatlara saygısız yaklaşmış. Yüzde 27’sinde de sanıklara karşı saygısız davranışlar içerisine girmişler” dedi. Ok son olarak raporlarının Türkiye’de yargının geldiği noktayı gösterdiğini ve AİHM’in “Türkiye’de yargı vardır” tespitinin tersini gösterdiğini söyledi.